Tiftiğin sof kumaşa dönüşüm hikayesi
Nisan ayının gelmesi ile Ankaralı tiftik üreticilerini tatlı bir telaş alıyor. Üreticiler, hem yeni doğan oğlakları karşılarken hem bir yıl bekledikleri tiftikleri kırkma telaşı yaşıyor.
Nisan ayının gelmesi ile Ankaralı tiftik üreticilerini tatlı bir
telaş alıyor. Üreticiler, hem yeni doğan oğlakları karşılarken hem
bir yıl bekledikleri tiftikleri kırkma telaşı yaşıyor. Arazide
doğan oğlaklar, çobanlar tarafından ağıllara taşınırken,
yetiştiriciler ısınan havalar nedeniyle keçilerin tiftiklerini
araziye atmadan toplanması gayreti içinde.
Keçiler yakalanarak kırkım için hazırlanan alana getiriliyor, keçi
ve kırkacak kişi arasındaki mücadele kırkım sırasında da devam
ediyor. Kırkım işlemi kırklık adı verilen makasların yanında
elektrikli makinalar kullanılarak da yapılıyor. Kırkım işlemini tek
kişi yapabilse de daha hızlı olması için iki kişi birlikte yapıyor.
Ankara bölgesinde yetişen bir keçi ortalama 2 kilogram tiftik
verirken, tekelerden ve erkeç adı verilen erkek keçilerden alınan
tiftik miktarı 4 kilogram civarında oluyor. Kırkılan tiftik özenle
toplanarak tartı işlemine geçiliyor. Tartı işi sırasında her
hayvandan ne kadar tiftik elde edildiği dikkatlice not alınıyor. Bu
notlar veri olarak ilçe tarım müdürlüklerine aktarılıyor. Elde
edilen bu veriler sonucu tiftik verimi düşük olan keçiler damızlık
olarak kullanılmıyor. Böylelikle daha çok tiftik veren keçilerin
üretimine devam ediliyor.
Bütün günü tepe ve meralarda otlayarak geçiren tiftik keçisi,
arazide oğlaklarını dünyaya getiriyor. Keçiler arasında ikiz yapma
oranı bir hayli yüksek, çobanlar arazide doğum yapan oğlakları
toplayarak ağıla getiriyorlar. Oğlaklar gelişene kadar araziye
çıkmıyorlar. Sabahları otlamak için araziye çıkarılan keçilerin
akşam oğlaklarla kavuşma görüntüleri izleyenleri hayranlık içinde
bırakıyor. Daha 3-5 günlük oğlaklar onlarca keçi arasından kendi
annelerini buluyorlar.
Selçuklu hükümdarlarından Süleyman Şah’la birlikte Türkistan’dan
Anadolu’ya gelen ve Ankara’nın sembollerinden biri haline gelen
tiftik keçisi üretimi; Avrupa’nın kalitesi ile rekabet edemediği
sof kumaşların üretildiği dönemlerden uzak devlet tarafından
sağlanan desteklerle ayakta durmaya çalışan bir sektör olarak
varlığını devam ettirmeye çalışıyor.
İç Anadolu’nun tamamında, 1850’lere kadar yaygın bir şekilde devam
eden tiftik keçisi yetiştiriciliği ve tiftik üretimi, Ankara’nın
birkaç ilçesinde sürdürülmeye çalışılıyor. Tiftik üretiminde
yaşanan bu tarihsel gerilemenin ardındaki en önemli neden, tiftik
keçisinin ekonomik anlamda değer yitirmiş olmasından kaynaklandığı
yetiştiriciler tarafından ifade ediliyor. Tiftikten üretilen sof
kumaşlar, 1850’li yıllar Avrupa’daki sanayi üretimi sonucu elde
edilen ucuz kumaşlarla rekabette zorlanmaya başladı. Bir zamanlar
padişahların giysi ve kaftanlarının yapıldığı sof kumaş üretimi
yapılmaz hale gelince, Tiftik keçisinin en önemli ürünü olan
tiftiğin de değer kaybettiğini anlatıyor, bu işi devam ettirmeye
çalışan üreticiler.
Ankara’nın Ayaş ilçesinde yetiştiricilik yapan Salim Çınar; tiftik
keçisinin genetik anlamda et ve süt verimlerinin düşük olduğunu
anlattı. Çınar, “Aynı anda doğan bir kıl keçisinin oğlağı 5-6
aylıkken 17-18 kilogram gelirken, tiftik keçisinin oğlağı 8-10
kilogram gelir, sütü az olduğu için onu da değerlendiremeyiz, en
önemli ürünü ince ve elastik olan kıllarıdır. En kaliteli kumaş
bundan olur.” diyerek, devletin tiftik üretimine olan
desteklemelerinin devam etmesi gerektiğini vurguladı. Çınar,
"Devletimiz bu işi desteklemeyi kesmesin, keserse bu işte biter.”
diye konuştu.
"BU DAĞLARIN, TEPELERİN, BU DERELERİN SEMBOLÜ BU KEÇİ"
Ankara tiftik keçisi yetiştiriciliğinin dedesinden babasına, ondan
da kendisine geçmiş tarihi bir meslek olduğunu hatırlatan Çınar,
“Bu dağların, tepelerin, bu derelerin sembolü bu keçidir, otlakta
yayılırken baktığında zevk alırsın, yani şehirde gezenler oradan
zevk alır, biz de bunların o rampalarda, yamaçlarda gezdiğinden,
yayıldığından zevk alırız.” diyerek duygularını anlattı.
"TİFTİK ÜRETİCİLERİ ESKİ GÜNLERE DÖNMEK İSTİYOR ANCAK YENİ NESİL
ÜRETİME İLGİ DUYMUYOR"
Türkiye İstatistik Kurumu’nun 2013 verilerine göre, tiftik keçi
sayısı tüm Türkiye’de 89 bin civarında. 50 yıldır keçi çobanlığı
yapan Osman Gülen, “Gençler ben bu mesleği yapmam diyor, zaman
gelecek davar kalmayacak, ağalar kendisi güden olursa güdecekler,
ağaların çoğu bu malı satacaklar, çoban sorunu çok, arkadan gelen
bir nesil yok." şeklinde düşüncelerini paylaştı.
Kırk yıllık çobanlardan Mevlüt Nar ise tiftik keçisi işinden fazla
bir gelir sağlanamadığını aktararak, “Tiftiğin fiyatları düşük
çoban maaşları 2 bin liradan aşağı değil, ağalar tatmin olmayınca
mecburiyet karşısında bu bu üretim azalacak.” şeklinde konuştu.
Nar, sektörün geleceğinin aydınlık olmadığı yönündeki düşüncelerini
aktardı.
"YAĞMUR YOK HAYVANLAR AÇ GEZİYOR"
Üretici Salim Çınar da bir yıl peşinden koştukları ürünleri elde
etmenin telaşı ve yoğunluğunu bir arada yaşadıklarını ifade ediyor.
Çınar, şunları ifade etti: “Bu dönem mevsim kurak geçti. Oğlak alma
açısından kuraklık iyi, yağışlı yıllarda ise tiftik iyi olur.
Kuraklıkta kırkım zamanı tiftik temiz olur, ancak ot yok, hayvanlar
aç geziyor. Beslenme süreci Allah’a bağlı, meralarda ot olması
gerekir. Tamamen yağmurla ilgili şu anda, buna yem vererek
besleyemezsiniz bir yaz dönemi, bunlar mera hayvanıdır, kuraklığın
devam etmesi bir sonraki seneki verimi düşürür, bu sene verimi
aldık ancak havaların kurak gitmesi hayvanların yavru tutması ve
tiftik verimini de düşürür, onun için yağmurdan dolayı bir sıkıntı
yaşıyoruz.” şeklinde konuşarak, havaların kurak gitmesinden
duydukları endişeyi aktardı.
TİFTİKLER ELLE İPLİK HALİNE GETİRİLİYOR
Dağlarda zor şartlarda elde edilen tiftikten iplik üretecek tesis
Türkiye'de yok. Ankara ve çevresinde elde edilen tiftikler,
geleneksel yöntem elle iplik haline getiriliyor. Tiftikten elle
elde edilen iplik, yine geleneksel insan gücüyle işletilen
atölyelerde dokunarak ham kumaşa dönüşüyor. Tiftik ve Sof Araştırma
ve Geliştirme Derneği, geleneksel yöntemlerle tiftikten ip üretmeyi
başarmış durumda. Konu ile ilgili konuşan Tiftik ve Sof Araştırma
ve Geliştirme Derneği Başkanı Doç. Dr. Yakup Ömeroğlu, sof kumaş
üretiminde kullanılan iplerin geleneksel yöntemlerle üretildiğini
ifade ederek, “Bu iplerin üretilmesi, bundan 200-300 sene önce
üretilen yöntemlerle yapılmaktadır. Yıkanıp, temizlenip tava
getirilin ipler, köylerde eğrilerek sof dokuma yapabilecek bir hale
getirilmektedir. Üretilen bu iplerle Kazan’da kurduğumuz tesiste
sof üretimi yapılmaktadır.” şeklinde konuştu.
Öğretici Süreyya Zile ise Kazan’da bulunan sof atölyesinde,
yaptıkları denemeler sonrası sof kumaş üretmeyi başardıklarını
anlatarak, tiftikten ip elde etme sürecinin ve dokuma yapmanın
zorluğuna değindi. Zile, “Üretilen bu ipler çok hassas dikkat
ederseniz, dokuma yapan arkadaşlar da çok yavaş olarak çalışıyor.
200-250 sene sonra bu ipler yeniden elde edilmiştir. Bu işi yapan
Ermeniler ayrıldıktan sonra bu işi yapacak kimse kalmamıştır.
Ermeniler, ipin yapılmasını kimseye öğretmemişler onlar gittikten
sonra da üretim durmuştur.” dedi.
"SOF KUMAŞA ULAŞMAK ZOR"
Sof kumaş üretim atölyesinde çalışan Süreyya Zile, geleneksel
yöntemlerle üretilen tiftikten sof kumaş yapımının şu anda pahalı
olduğunu ifade ederek, “İlk etapta maddi durumu iyi olanlar bu
kumaşı kullanabilecekler, bundan sonra üretimi daha da geliştirip
ürünü çoğaltırsak halkın alabileceği bir seviyeye ineceğiz. Şu
aşamada gerçekten çok pahlı bir ürün, üretimde kullanılan bir
makara ip ortalama 500 TL gibi bir fiyata sahip, buna emek ücreti
de mutlaka eklenecektir.” şeklinde konuştu.
CİHAN
Yorumlar