'Tıbbi uygulama hataları' yapılan panelle değerlendirildi
Çağlayan Adliye'sinde İstanbul Barosu Sağlık Hukuku Merkezi, İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Adli Tıp Kurumu tarafından yapılan 'Sağlık Hukuku'nda Malpraktis Dosyalarına Adli Tıp Kurumu Yaklaşımı' adı altında ortak panel gerçekleştirdi.
Çağlayan Adliye'sinde İstanbul Barosu Sağlık Hukuku Merkezi,
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi ve Adli Tıp Kurumu
tarafından yapılan 'Sağlık Hukuku'nda Malpraktis Dosyalarına Adli
Tıp Kurumu Yaklaşımı' adı altında ortak panel gerçekleştirdi.
Panele İstanbul Barosu Sağlık Hukuku Merkezi Başkanı Ümit Erdem,
İstanbul Medeniyet Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr.
Hakan Hakeri, İstanbul Adli Yargı İlk Derece Mahkemesi Adalet
Komisyonu Başkanı Hakim Sabri Bayındır, avukatlar ve yüksek lisans
öğrencileri katıldı.
Panelde konuşan Hakan Hakeri, burnun durumunu dahi Adli Tıp
Kurumu'na sorduklarını söyledi. Hakeri, "Bir estetik ameliyat
sonrasında artık Adli Tıp Kurumu'nun ölçütlerine uygun mu değil mi
ona göre karar veriliyor. Adli Tıp bugün bizim açımızdan Tıp Hukuku
alanında çok belirleyici bir alana sahip. Dolayısıyla biz
hukukçular olarak onların bu dosyalara nasıl yaklaştığını, ne tür
kararlar verdiklerini, bakış açılarının ne olduğunu görmemiz bize
çok büyük bir açılım sağlayacak." dedi.
Konuşmacılardan Sabri Bayındır ise 'Tıbbi Uygulama Hataları'
dosyalarına Adli Tıp Kurumu'nun yaklaşımını değerlendirmek amacıyla
paneli düzenlediklerini söyledi. Bayındır, "Hepimizin bildiği gibi
bilim ve teknolojinin gelişmesiyle birlikte sağlık sektöründe, özel
hastane ve kuruluşlarının artması sonucu bu tür şeyler gündeme
gelmiş olmaktadır. Hekimlerimizin müdahaleleri sebebiyle meydana
gelen zararlara hastaların ve ilgililerin tepkileri çoğalmıştır. Bu
kaygılar bireyin en önemli ve anayasal hakkı olan sağlıklı yaşama
hakkını ön plana çıkartarak tıp ile hukuk arasında hekimlik
müdahalelerinin yorumlanmasıyla hekim ve hasta hakları dikkate
alınarak değerlendirilmesine neden olmuştur. Bu durum hekimlerin
tıbbi durum hatalarında yani tıbbi malpraktisten doğan sorumluluğu
gündeme getirmiştir."
Bayındır, şunları ifade etti: "Bütün meslekler kutsaldır buna
inanırım ama hakimlik mesleği mi yoksa doktorluk mesleği mi
kutsaldır tartışmasında ben her zaman şunu savunmuşumudur.
Doktorluk mesleği kutsaldır. Biz Yargıç'lar olarak verdiğimiz
kararlar bir şekilde Yargıtay'dan döner. Ama teşhis ve tedavi
doktora aittir bunun sonunda hepimizi mutlu eden insanın sağlığına
kavuşması veya Allah göstermesin bunun aksi de olmaktadır ve bunun
dönüşü yoktur. O bakımdan doktorun teşhis ve tedavisinin biz
Yargıç'lar gibi Yargıtay'dan dönecek gibi bir durumu yoktur ki
Yargıtay'ın son yıllardaki kararları da doktorun özen borcundan
kaynaklanan konulara önemle parmak basmaktadır." CİHAN
Yorumlar