Talha Uğurluer, Seydişehir'de Kanuni'yi anlattı
Konya’nın Seydişehir ilçesinde faaliyet gösteren Seydişehir Sanayici ve İş Adamları Derneği (SESİAD)’nin davetlisi olarak ilçeye gelen Tarihçi-Yazar Talha Uğurluer, Belediye Düğün Salonu’nda Kanuni Sultan Süleyman’ı anlattı.
Konya’nın Seydişehir ilçesinde faaliyet gösteren Seydişehir
Sanayici ve İş Adamları Derneği (SESİAD)’nin davetlisi olarak
ilçeye gelen Tarihçi-Yazar Talha Uğurluer, Belediye Düğün
Salonu’nda Kanuni Sultan Süleyman’ı anlattı.
Seydişehir Yeni Bahar Derneği, Kazım Cingöz İlköğretim Okulu ve
Sabah Dershanesi sponsorluğunda gerçekleştirilen program yaklaşık 2
saat sürdü. Tarihçi Yazar Talha Uğurluel, Kanuni Sultan
Süleyman'ın, şatafatı seven, her gün bir başka kadınla gönül
eğlendiren, hazine mallarını dağıtan, zevk ve sefa içerisinde
yaşayan, içki içen biri olmadığını söyledi. Uğurluel, bu tür
yakıştırmaların Avrupalı oryantalistlerle, bunların Türkiye'deki
uzantıları tarafından, özellikle diziler aracılığı ile yapıldığını
kaydetti. Yurt içinde ve yurt dışında üç yıldan fazla süren Kanuni
Sultan Süleyman ve Topkapı Sarayı araştırmaları sonrasında bulduğu,
tamamı orijinal belgeler ve kendi çektiği fotoğraflardan oluşan
arşivle konferanslar verdiğini ifade eden Uğurluel, televizyonda
gösterilen Kanuni dönemini veya Osmanlı’yı anlatan dizilerde
senaristlerin çarpıtma yaptığını söyledi. Uğurluel, "Eğer bir kez
bile konuyu bilen sanat danışmanları ve müze yetkilileri ile Harem
ve sarayın diğer bölümlerine gitselerdi, konuyu çarpıtamazlardı.
Harem, Hürrem Sultan ve diğer padişah eşlerinin entrikalar
çevirdiği yerler değildir. Osmanlı Hanedanı fedakarlık üzerine
kurulmuştur. Osmanlı devlet geleneğinde şehzadeler, 10 yaşlarına
gelince sancak beyliklerine, devrin alimleri ile birlikte
gönderilirlerdi. Şehzadelerin başında da padişah eşleri, yani
annelerinin gitme şartı vardı. Bunu hiçbir padişah veya eşi
bozmadı. Şehzade Süleyman, Trabzon’da doğdu. Annesi Hafsa Hatun’un
sütü yetmediği için süt anne emzirdi. En ünlü din alimlerinden
Yahya Efendi, süt kardeşidir. Böyle bir kişiliğin süt kardeşi olan
Sultan Süleyman nasıl yaşar, nelerden sakınır, iyi bilmek gerekir.
Padişahlar kafalarına göre devlet yönetemezler. Divan-ı Hümayun,
sadrazam başkanlığında toplanır, karar alır. Padişaha gider.
Onaylar veya onaylamaz. Sonrasında Şeyhülislam’a gider.
Şeyhülislam’ın kararı ile yürürlüğe girer. "Padişah’ın dediği
dedik, kestiği kestik” söylemleri oryantalistlerin uydurmasıdır.
500 yıl önce Ortaçağ Avrupasında mutlak monarşi vardır. Krala karşı
gelenin kellesi vurulur, tek karar verici kraldır. Ama Osmanlı’da
mutlak monarşi yoktur. Bugünkü anlamda Bakanlar Kurulu vardır,
başbakan vardır. Bunları padişah atar ama yetkileri vardır. Çoğu
konuda padişaha fikir değiştirtebilirler." diye konuştu.
Tarihi anlamak için tarihi güne ait değer yargılarıyla hareket
edilmesi gerektiğini söyleyen Uğurluel, "2014’den bakarak 500 yıl
öncesini anlamak mümkün değildir. Her devir, kendi bulunduğu ortam
içerisinde değerlendirilmelidir. Osmanlı hanedanı zevkten,
şatafatlı yaşamdan kaçınırdı. Toplumdan uzak yaşantıları yoktu.
Bunu sağlamak için ileride devlet yönetimini alacak kişilerin
yetiştirildiği Enderun mekteplerinde demir işlerinden mutfak
işlerine, tuvalet temizliğine kadar çeşitli görevlerde
bulunurlardı. Bunları yapmayan sadrazam yoktur. Osmanlı’da
ırkçılık, kölelik yoktu. Bir Sırp asıllı veya Arnavut asıllı biri
başarılı ise devletin en üst makamına gelirdi. Rüstem Paşa bir
Hırvat idi ama sadrazam olmuştu. Bunun örnekleri o yılların
Avrupa’sında görülemez." dedi.
Avrupa’dan gelen tarihçilerin, Osmanlı’yı anlamalarının mümkün
olmadığını kaydeden Uğurluel, şöyle devam etti: "Kanuni Sultan
Süleyman, bazı kişilerin yanlış söylemleriyle aktardığı gibi içki
içen biri değildi. Bu yanlıştır. Günde 5 vakit namaz kılan birinin
içki içmeyeceği bilinen bir gerçektir. Kanuni, gut hastası idi.
Gut, çok şiddetli ağrı veren bir hastalıktır. Ağrı kesici vermeden
dayanmak mümkün değildir. O zamanki hekimlerde uyuşturucu madde
olan afyonun da bulunduğu karışım veriyorlardı. Bu da kafa
dönmesine neden oluyordu. Cuma namazına giderken padişahın kafası
dönüyor, yalpalıyordu. Bunu gören Avrupalılar da 'sarhoştu, içki
içiyordu.' diyordu. Halbuki Kanuni kesinlikle içki içmezdi. En çok
sevdiği içecek demir hindi şerbeti idi. O dönemde Avrupa'da
Osmanlı'ya özenti vardı. Avrupa'da şark geceleri düzenlenirdi.
Şimdi bir takım yerlerde gösterildiği gibi Kanuni Sultan
Süleyman'ın annesi Hafsa Sultan dekolte kıyafetlerle sarayda
dolaşmazdı. Bu tür giyime ancak Fransız saraylarında rastlanır.
Hafsa Sultan, Kanuni sefere çıktığı zaman gece kalkıp dua
ederdi."
Uğurluel, Kanuni Sultan Süleyman'a 'Kanuni' denmesinin nedeninin
ise pek çok kanun koyarak, bunları doğru şekilde uygulamasından
kaynaklandığını anlattı. Özellikle, Kanuni Sultan Süleyman’ın 46
yıllık padişahlığı süresinde bir veya bir buçuk senesini sarayda
geçirdiğini kaydeden Uğurluel, "Diğer zamanlarını at sırtında
seferlerde geçirdi. Kanuni’nin ölümü bile, 72 yaşında çıktığı
seferde, Zigetvar Kalesi’nin yanında olmuştur. Böyle bir padişahı,
zevk düşkünü, her gün bir kadınla beraber olan, para, inci dağıtan
biri gibi göstermek büyük iftiradır." ifadelerini kullandı.
Araştırmacı Yazar Talha Uğurluer, program sonrası ise sevenlerine
kitaplarını imzaladı.
CİHAN
Yorumlar