'Taksirle ölüme sebebiyet verme' iddiasıyla dava açılan iki doktor beraat etti
Sakarya'da beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden hastanın ölümünde ihmalleri oldukları gerekçesiyle haklarında taksirle ölüme sebebiyet verdikleri iddiasıyla dava açılan 2 doktor, beraat etti.
Sakarya'da beyin kanaması sonucu hayatını kaybeden hastanın
ölümünde ihmalleri oldukları gerekçesiyle haklarında taksirle ölüme
sebebiyet verdikleri iddiasıyla dava açılan 2 doktor, beraat
etti.
4 yıl önce meydana gelen olayda, Güleser Sarı, baş ağrısı, bulantı
şikayetiyle Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesine başvurdu.
Konversiyon ön tanısı konarak takibe alınan Sarı'nın yapılan
kontrollerinde anevrizmaya bağlı beyin kanaması geçirmiş
olabileceğinden şüphelenildi. Kesin teşhis için hastanede
anjiyografi çekme imkanı bulunmaması nedeniyle Sarı, Marmara
Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'ne sevk edildi. Özel Sema
Hastanesi'nde anjiyografi çekildikten sonra Marmara Üniversitesi
Tıp Fakültesi Hastanesi'nde tedavi altına alınan Sarı, 5 gün sonra
hayatını kaybetti.
Sakarya'daki hastanenin acil servisine giriş esnasında beyin
kanaması ihtimali olduğu halde sadece baş ağrısına yönelik tedavi
yapıldığı, daha sonra beyin kanaması olabileceği değerlendirilerek
sevk yapıldığını öne süren Sarı'nın eşi Sadi Sarı, gecikmeden
dolayı eşinin hayatını kaybettiğini iddia ederek doktorlar hakkında
şikayetçi oldu.
Soruşturma sonucu doktor Muhammed İsmail Tepe ve beyin cerrahı
uzmanı Davut Ceylan hakkında taksirle ölüme sebebiyet verdikleri
iddiasıyla Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Davut
Ceylan savunmasında, kendisine haber verilir verilmez acil servise
gelerek hastayı gördüğünü belirterek, "Hastanemizde hastayı
ameliyat etme imkanı olmadığından kanamanın tekrarlayıp durumunun
daha da kötüleşme ihtimaline karşılık anjiyografi çekme ve cerrahi
olarak müdahale edebilme imkanı olan daha ileri bir merkeze sevk
etmeye karar verdim. Bu durumu hastanın eşine ilettim. Hastayı önce
anjiyografi çekilmesi için Özel Sema Hastanesine daha sonra da
Marmara Üniversitesi Beyin Cerrahisi'ne sevk ettim. Bütün bu
aşamaları oradaki hekimlerle görüşerek sevk için onay aldım.
Hastanın sevk işlemi 40 dakikada tamamlandı. Sevk işlemini
gerçekleştirdikten sonra hasta ile ilgili hiç aranmadım." dedi.
Diğer doktor Tepe ise hastaya yapması gereken müdahaleyi yaptığını
ifade ederek uyguladığı tedavi ile hastanın ölümü arasında her
hangi bir ililiyet bağının bulunmadığını söyledi.
Maktulün eşi Sadi Sarı da rahatsızlanan eşini Sakarya Eğitim ve
Araştırma Hastanesi acil servisine götürdüğünü, ilk müdahaleyi Dr.
Muhammed İsmail Tepe'nin yaptığını söyledi. Eşine serum
takıldığını, serum bitince eve gönderilmek istendiklerini, ancak bu
sırada başka bir doktorun gelerek eşini tekrar muayene ettiğini
belirten Sarı, şunları söyledi: "Daha büyük bir serum bağlandı.
Eşim kendine gelmedi, seslere cevap vermiyordu. Beyin tomografisi
çekildi. Eşimin beyin kanaması geçirdiği söylendi. Sabah 06.30 gibi
hastaneye geldik.Teşhisin saat 10.30'da kondu.Yaklaşık olarak 4
saat kaybedildi. Daha sonra eşimin sevk işlemleri yapıldı. Ancak
önce eşimin beyin anjiyosu çektirmemiz gerektiğini, bunun için
İstanbul'da özel bir hastaneye götürmemiz gerektiğini söylediler.
Gittiğimiz ambulansla bir süre hastaneyi bulamadık. Polislerin
tarifi üzerine bulduk. Daha sonra hastamızı Marmara Üniversitesi
Maltepe Nörolojik Bilimler Enstitüsü'ne götürdük. Hastamı oraya
götürdüğümde saat 17.00 olmuştu. 5 gün burada tedavi edildi, ancak
5 gün sonra eşim vefat etti. Ben gecikmeli davranıldığını ihmal
olduğunu düşünüyorum."
Yüksek Sağlık Şurası raporunda, maktul Sarı'nın ilk müracaatında
değerlendirme ve tanı yönünden bir eksiklik olmadığı, hastaya
anammez ve fizik muayene bulguları göz önüne alınarak doğru
müdahale edildiği, zamanında tanı ve sevk yapıldığı kaydedilerek
sanıklara her hangi bir kusur atfedilemeyeceği belirtildi. Davayı
karara bağlayan mahkeme, doktorların kusurlarının bulunmadığı
gerekçesiyle beraatlerine karar verdi. CİHAN
Yorumlar