Tahlisiyeciler, Soma faciasının derinliklerinde yaşanan dehşeti anlattı

Cumhuriyet’in ilk yıllarında (1938) kurulan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Merkez Tahlisiye İstasyonu, maden iş kazalarında arama kurtarma ve tehlike anında işçiyi ocaktan tahliye etme görevi yürütüyor. Tahlisiye ekipleri, Türkiye’de...

Google Haberlere Abone ol
Tahlisiyeciler, Soma faciasının derinliklerinde yaşanan dehşeti anlattı

Cumhuriyet’in ilk yıllarında (1938) kurulan Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Merkez Tahlisiye İstasyonu, maden iş kazalarında arama kurtarma ve tehlike anında işçiyi ocaktan tahliye etme görevi yürütüyor. Tahlisiye ekipleri, Türkiye’de maden kazalarının yanı sıra deprem ve heyelan gibi doğal afetlerde, göçük altında kalan canlıları maden teknikleriyle tahkimat yaparak kurtarma konusunda da ilk aranan ekibin başında geliyor. Ancak bütün ülke yeraltından gelecek haberlere kilitlenirken, onlar, yerin yüzlerce metre altında gözlerden uzak hayat kurtarma görevini sıra dışı bir şekilde ifa ediyor.

TTK Kozlu Müessesesi 2. Ocak Şef Yardımcısı, Maden Nezaretçisi 15 yıllık madenci Erol Şekerci (42) ve 15 yıllık madenci TTK Kozlu Müessesesi Büyük Hazırlık Şefi Şendoğan Arık (38), Soma maden faciasının isimsiz kahramanlarından. Onlar aynı zamanda TTK Merkez Tahlisiye İstasyonu tarafından eğitilerek profesyonel kurtarma ekibi (Tahlisiye) olarak görev yapan iki arkadaş. Ekip, şu anda soruşturma kapsamında tutuklanan İşletme Müdürü Akın Çelik ve yanındaki işçisini baygın haldeyken kurtarmış. Ayrıca, karbonmonoksit gazından kaçarken yere yığılan birçok işçiyi de tutup ocaktan tahliye ederek kurtulmalarını sağlamışlar. Tavanın yangından dolayı çökme tehlikesine rağmen, işletme müdürü ve beraberindeki işçileri kurtardıktan 7-8 dakika sonra içinde geçtikleri yerde göçük olmuş.

Olayın meydana geldiği akşam 16 kişilik Tahlisiye ekibinin içinde yer alan TTK Kozlu Tahlisiye Müdürlüğü bünyesinde görevli Arık ve Şekerci, ocakta yaşanan dehşet anlarını anlattı.

"OCAĞIN İÇİ KARMAŞA İÇİNDEYDİ"

Şekerci, olay yerine ulaştıklarında, 3 kişilik öncü ekibin ocakta keşif yapmasının ardından bütün ekiplerle arama kurtarma çalışması başlatıldığını söyledi. Olay yerine ulaştıklarında ilk ocak çevresi ve içindeki kargaşa ortamının göze çarptığını belirten Şekerci, gördüğü manzara hakkında, “Ocağa kimin girdiği kimin çıktığı belli değildi. Ocakta mahsur kalanların yakınlarından lambayı kapan, bazı alakasız özel kurtarma ekipleri ocaktaydı. Hiç ocak tecrübesi olmayanlar, bellerinde maske dahi bulunmayan veya bazılarının belinde maske olup kullanmayı bilmeyen özel kurtarma ekiplerini ocakta gördük. Bunların tam bir kargaşa içinde kendilerini göstermek veya bir işe yaradığını zannetmek için orada olduğunu düşünüyorum. Çünkü bunlar asıl kurtarma ekiplerinin çalışmasının engellediği gibi hayatını da riske atıyordu. Çünkü açılmaması gereken kapıları açabilir ve yanlış düğmeye basabilirlerdi. Nitekim böyle bir olay yaşandı. Açılmaması gereken bir kapı açıldığı için yangını söndürmeye çalışan işletme müdürü ve beraberindekiler, yangının ters dönmesiyle zehirlendiler. Biz de o anda oraya yakın olmasaydık Allah muhafaza ölmüşlerdi.” ifadesini kullandı.

Şekerci, kriz yönetiminin Zonguldak ekibine verilmesiyle kurtarma faaliyetlerinin düzene girdiğini ve ilgisiz kişilerin jandarma ekibiyle ocak çevresinden uzaklaştırıldığını kaydetti. Şekerci, ocakta 301 kişinin dışında ölümler olduğu ve bunların saklandığı iddialarının doğru olmadığını belirtti.

ÖLMEYE YATAN İŞLETME MÜDÜRÜ VE YANINDAKİ MADENCİLERE HIZIR GİBİ YETİŞTİLER

Tahlisiye uzmanı Şendoğan Arık’ın anlattıkları ise Soma faciasında yaşanan dehşeti en ince ayrıntısına kadar ortaya koyuyor. Sözlerine, kazada hayatını kaybetmiş olan meslektaşlarının yakınlarına başsağlığı dileyerek başlayan Arık, “İlk gittiğimizde içinde benim de bulunduğum 3 kişi ocağa inip tespit yaptık. Ocakta tamamen kaos ortamı oluşmuş durumdaydı. Madencilik bilgisi olan olmayan herkes oradaydı. Bizim ekibin başındaki İş Güvenliği Şube Müdürü Ahmet Sarıalioğlu, hemen işi organize etti ve askerden yardım isteyerek kaosa neden olan kalabalığı kuyu başından uzaklaştırdı. Sonra bütün ekip ocağa gittik. Tam merkezine düşmüştük. İndiğimiz yer tam yangının olduğu bir yerdi. Hatta bir geçiş yeri vardı. Oradan yoğun dumanın gelmesiyle beraber kaçışanlar oldu. Bazıları kaçtılar, yanımıza geldiler; bazıları kaçamadılar, düştüler. Biz onları hemen aldık. Bize içeride işletme müdürleri Akın Bey ve bir kişinin daha kaldığını, dumandan zehirlendiklerini, düştüklerini, onların kaçamadıklarını söylediler. Ortamda çok aşırı derecede duman vardı.

"OCAĞIN TAVANI GÖÇMEK ÜZEREYDİ, RİSK ALIP 2 KİŞİYİ SAĞ KURTARDIK"

Bir de işin ters tarafı, yangının olduğu yerin tahkimatı yanmış ve tavan göçmek üzereydi. Göçtü göçecek diye bir kanı oluştu bizde. Çok riskliydi. Bizim Tahlisiye ekiplerinin bir özelliği vardır; önce kendi emniyetimizi almak, ondan sonra başkalarına yardımcı olmak. İlk etapta göçecek mi göçmeyecek mi diye 4 kişilik ekip birbirimize baktık ondan sonra girmeye karar verdik. Bizim Tahlisiye'nin en büyük özelliklerinden biri de hızlı düşünebilmek, hızlı karar vermek ve verilen kararı harfiyyen uygulamaktır. Yedek cihazlarımızı kuşandık. Yanımıza, oksijeni içinden temin eden ve dışarıdaki hiçbir havayla irtibatı olmayan ferdi kurtarıcı maskelerden (OFK) aldık." diye konuştu.

"ÖLMEK ÜZERE BANDIN ÜZERİNE YIĞILMIŞLARDI"

Arık, bütün Türkiye ocaktan gelecek haberi beklerken, Tahlisiye ekibi olarak içeride ölümle burun buruna yürüttükleri kurtarma anlarında yaşananları şöyle sıraladı: "Göçük tehlikesi olan yangın yerini aşıp içeriye girdiğimizde, ilk önce ismini bilmediğim bir madenci arkadaşımız bandın üzerine yığılmıştı. Artık gözlerini kapatmak üzereydi. Nefes almaya çalışıyordu ama içinde oksijen olmadığı için nefes alamıyordu. Hemen orada müdahale ederek ağzına yedek maskeyi koydum. Burnunu kapatarak bütün solunumunu bizim getirdiğimiz maskeden almasını sağladık. O arkadaşımız birkaç nefes alıp verdikten sonra gözlerini açtı. İyi misin dediğimde, kafasını sallayarak iyi olduğunu beyan etti. Ondan sonra biz ona ‘orada 5 dakika kal’ deyip oturmasını söyledik. Daha sonra biraz daha aşağıya indiğimizde Akın Bey'i (tutuklanan İşleme Müdürü Akın Çelik) taşın arasına düşmüş halde gördük. O da tamamen şuurunu kaybetmişti. OFK maskesi takarak solunumunun devam etmesini sağladık."

ÇELMEYLE YERE DÜŞÜRÜP KOLUNDAN TUTARAK HIZLA UZAKLAŞTILAR

Tahlisiye ekibi, kurtardıkları İşletme Müdürünün riskli bölgeden geçişleri sırasında şuurunu kaybedip panik olunca, zaman kaybetmemek adına ilginç bir yöntem geliştirmişler. Çelme takıp önce yere düşürmüşler, sonra kolundan tutup hızla uzaklaştırdıklarını ifade eden Arık, "Birkaç nefes aldıktan sonra o da gözlerini açtı. İyi misin diye sorduk, iyi olduğunu söyledi. Yürüyebilecek misin diye sorduğumuzda kafasını salladı. Onunla beraber yukarıya kadar geldik. Belli bir zaman sonra almış olduğu karbonmonoksitin de etkisiyle şuurunu kaybetti. Yürüyemiyordu ve devamlı panik halindeydi. Bize de zararı olacaktı. Biz onu yere düşürüp öyle intikal ettirmeye karar verdik. Bir arkadaş ona çelme takarak yere düşürdü, kollarından çekerek hızlı bir şekilde oradan uzaklaştık. Zaten kısa bir süre sonra o geçtiğimiz yer göçtü. Yaklaşık 7-8 dakika geç kalsak göçük altında kalacaktık." diye ifade etti.

"İÇERİDEKİ CESETLERİ ALIP AİLELERE TESLİM ETTİK"

Madene girmeden önce ocak planlarını inceleyerek, yeraltının tamamını öğrenerek yol haritası çizdiklerini anlatan Tahlisiye uzmanı Arık, şunları ifade etti: "Şu anda diyebilirim ki o ocağın haritasını gözüm kapalı çizebilirim. Bizim ekibimizin en büyük özelliği planları iyi okuyup adapte olmaktır. Mesela orası kapanmış olsaydı, biz kendimizi bir şekilde başka yoldan doğru kurtarırdık. Ancak o arkadaşlarımızı orada bırakmak zorunda kalabilirdik. Zaten orada hava kapandığı için devresini tamamlayamadı ve yukarı doğru dönmeye başladı. Bu sefer biz diğer yaralıları da alarak hızlı bir şekilde nakletmek zorundaydık ve hepsini dışarıya çıkarttık. Bunun mukabilinde zaten canlı aramaya son verilmiş oldu. Çünkü çok yoğun bir duman gelmişti. Canlı kalmasının şansı yoktu. Biz olmasaydık Akın Bey de ölmüştü. Ona da ayrıca teşekkür ediyoruz. Çünkü son ana kadar yapmış olduğu çalışmada havanın yönünü değiştirerek yüzlerce kişinin kurtulmasına vesile oldu. Soma, mesafe olarak yakınımızda olsaydı daha farklı şeyler olabilirdi. Biz orada tam solunum aktiviteleri durmuş 2 kişiyi kurtardık. Ayrıca, yangın olan yerde düşüp kalanları, son anda koştuk çektik. Öyle 5-6 kişiyi de kurtardık. Daha yakınımızda koşarken dumandan yere yığılan birçok işçiyi tutup çıkardık."

160 YILLIK BİRİKİM

TTK’nın 160 yıllık bir geçmişi olduğunu hatırlatan Arık, şu bilgiyi verdi: "Madenciliği ve ocak şartları en üst düzeyde biliniyor. Bu tür olaylarda önemli olan koordinasyonu sağlamaktır. Biz gitmeden önce bir sürü kişi ocağa girip çıkıyordu, bunu kestik. Dışarıdaki koordineyi TTK Genel Müdürümüz Burhan İnan, ocaktaki kurtarma çalışmalarıyla ilgili koordineyi ise Ahmet bey sağladı. Devamında da sistem oturdu. Ondan sonra ocakta kalan canlılar derhal tahliye edilerek kurtarıldı. En son işçilerin cesetleri sırayla oradan alınarak ailelerine teslim edildi."

Soma’daki linyit kömürünün genç kömür olması bakımından, oksijenle temasıyla hızlı bir şekilde oksitlenip yanma özelliğine sahip bulunduğuna işaret eden Şendoğan Arık, bazı kurtarma kuruluşlarının ocak içerisinde kamera kaydı almasının, Tahlisiye ekibinin tepkisini çektiğini söyledi. Türkiye'de maden ocaklarında anti grizu özelliği olmayan cihazların kesinlikle ocağa sokulmaması gerektiğini hatırlatan Şendoğan Arık, "Eğer görüntü kaydı yapan cihaz anti grizu özelliğine sahip değilse orada herhangi bir metan gazıyla buluşmasıyla patlayabilirdi.”

TAHLİSİYE NEDİR?

Tahlisiyeci, ocaklarda meydana gelen bir felaket veya olaydan sonra ocakta mahsur kalan insanları, ölüleri veya malzemeleri kurtarmak amacıyla özel olarak yetiştirilmiş kişilere deniyor. Tahlisiyeciler, en az 3, en fazla 6 kişiden oluşan ekipler halinde çalışıyor. Suni solunum cihazları takılı bir şekilde, ortam havasından bağımsız olarak kurtarma faaliyeti yapıyorlar.

TTK İş Güvenliği ve Eğitim Daire Başkanı Mesut Öztürk, TTK Merkez Tahlisiye İstasyonu'nun, TTK’nın haricinde Türkiye’deki 40 istasyona hizmet verdiğini açıkladı. Öztürk, "Bizim 700 civarında tahlisiyecimiz var; ama ülke çapında 1040 civarında eğittiğimiz tahlisiyeciler var. Bu sistem 1938’den beri işliyor. Ülke çapında hizmet vermeye devam ediyoruz." diye konuştu. Maden iş kazalarına karşı 1938 yılında kurulan Merkez Tahlisiye İstasyonu’nda, kısa süre önce tarihinde ilk kez tatbikat gerçekleştirilmişti.

CİHAN

Yorumlar