Sürekli baskı ve 'densiz' sözü mobbing sayıldı

Bir banka şubesinde işten çıkarılan bankacı, yasal haklarını Yargıtay kararıyla tahsil edecek. Yerel mahkemenin aleyhte kararına rağmen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, çalışana elektronik posta ile ‘densiz’ denildiği, peş peşe disiplin...

Google Haberlere Abone ol
Sürekli baskı ve 'densiz' sözü mobbing sayıldı

Bir banka şubesinde işten çıkarılan bankacı, yasal haklarını Yargıtay kararıyla tahsil edecek. Yerel mahkemenin aleyhte kararına rağmen Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, çalışana elektronik posta ile ‘densiz’ denildiği, peş peşe disiplin soruşturmaları açılarak savunmalar alındığına dikkat çekip, yerel mahkemenin hastalığını dikkate almadığına hükmetti.

İzmir’deki bir banka şubesinde 16 yıl çalıştıktan sonra iş sözleşmesi feshedilen bankacı, işe iade davası açtı. Dava devam ederken 2012 yılında işyerinde uğradığı baskılar sebebiyle tazminat ve fazla mesai isteyen bankacı, İzmir 10. İş Mahkemesi’ne müracaat etti. Mahkemedeki savunmasında, davalı işyeri çalışanlarının kendisine yönelik sinirli tavırlar gösterdiğini öne süren bankacı, bazı çalışanların ellerinde bulunan kâğıtları ve zarfı masasına ve üzerine fırlattığını dile getirdi. Davacı bankacı savurmasında şu iddiaları gündeme getirdi: "Bireysel pazarlama yetkilisi olarak çalıştığım sırada cari hesaplar yetkilisi olan bir kişi yerime görevlendirildi. Bu görev değişikliği nedeniyle mağdur oldum ve hastalandım. Bankacılık işlemleri konusunda kurallara uygun hareket etmek istediğim için amirlerimle sürekli sorun yaşadım. Uyarı, itham ve kırıcı üsluplarla baskılara maruz kaldım. Banka müdürü tarafından, ‘sorun çıkaran, uyumsuz, sevilmeyen ve kavgacı biri olarak’ suçlandım. Süreç içinde bana yönelik bu ve benzeri olumsuz davranışların tekrarlandı. Bir başka personelin yapması gereken işler bana verildi. Banka müdürü tarafından cumartesi günleri mesai yaptırıldım, işyerinde düzenli bir çalışma şekli oluşturulmadı. Benimle aynı pozisyonda olan diğer çalışanlara anahtar ve şifreler verildiği halde tarafıma verilmedi. Stresli çalışma ortamında bulunmanın da etkisiyle sindirim sistemi rahatsızlığı çektim. Banka şubesinin yapılan iç denetimde düşük performans gösterdiğim belirlendi. İşyeri içindeki diğer çalışanlardan soyutlandırıldım, son dört ay içinde yirmişer günlük sağlık raporları aldım. Son bir yıl içinde peş peşe disiplin soruşturmaları geçirdim ve sürekli savunma istenildi. Şube içi elektronik posta ile yapılan yazışmalarda ‘densiz’ denilmek suretiyle hakarete maruz kaldım. Yapılan yazışmalarda nezaket sınırlarının aşıldı. Yaşadığım olumsuzlukları işyerindeki amirlerime ilettiğim halde sorunlara çözüm getirilmedi. Sürekli kusur bende bulundu. Yaşanılan olumsuzluklar sonunda anksiyete bozukluğu çektim ve sağlık sorunlarıyla uğraştım. Bir yıllık maaş artışım yalnızca 1,96 olarak öngörüldü."

Davalı banka avukatı ise davacının ücretine fazla mesainin dahil olduğunu, personelle sık sık tartıştığını, yazılı olarak iki defa uyarıldığını, çalıştığı şubede verimli olmaması nedeniyle şubesinin değiştirildiğini ve bu nedenle iş sözleşmesinin feshedildiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etti. Kararını açıklayan mahkeme davacıya sistematik ve sürekli psikolojik baskı uygulandığını gösterir kuvvetli deliller bulunmadığı, kişilik hakları veya sağlığının sistematik ve ağır bir saldırıya uğradığı yönünün kuşkudan uzak delillerle yeterince ortaya konulmadığı kanaatiyle davanın reddedilmesine hükmetti. Karar davacı bankacı avukatı tarafından temyiz edildi.

"DAVACININ YAŞADIKLARI MOBBBİNGDİR"

Dava dosyasını değerlendiren Yargıtay 22. Hukuk Dairesi, davacının savunmasında dile getirdiği hususların mobbing teşkil ettiğine dikkat çekti. Yargıtay kararında, "Davacı, son bir yıl içinde peş peşe disiplin soruşturmaları geçirerek kendisinden savunmalar istendiği, şube içi elektronik posta ile yapılan yazışmalarda ‘densiz’ denilmek suretiyle hakarete maruz kaldığı, yapılan yazışmalarda nezaket sınırlarının aşıldığı gibi işyerinde yaşadıklarını ‘Olaylar’ başlığı altında kaleme aldığı, söz konusu yazıda tutarlılık, samimiyet ve iddia edilen hususlarla bir bütünlük görüldüğü, bu hususların mobbing teşkil ettiği tüm dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Mobbingin varlığı için kişilik haklarının ağır şekilde ihlaline gerek yoktur. Kişilik haklarına yönelik haksızlığın yeterli olduğu, ayrıca mobbing iddialarında şüpheden uzak kesin deliller aranmayacağı; davacı işçinin, kendisine işyerinde mobbing uygulandığına dair kuşku uyandıracak olguların ileri sürmesinin yeterli olduğu da ortadadır. İşyerinde mobbing gerçekleşmediğini ispat külfetinin davalıya düştüğü; tanık beyanları, sağlık raporları, bilirkişi raporu, kamera kayıtları ve diğer tüm deliller değerlendirildiğinde mobbing iddiasının yeterli delillerle ispat edildiği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir. Temyiz olunan kararın bozulmasına peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine oyçokluğuyla karar verildi." denildi.

CİHAN

Yorumlar