Süleyman Şah'ın Tabutunu Açan Alkulaç'ı Şaşırtan Detay

1974'te Süleyman Şah'ın naklinde bulunan Diyanet İşleri eski başkanlarından Tayyar Altıkulaç, kemikleri ilk defnedildikleri gibi muntazam bir vaziyette görünce şaşırmış.

Google Haberlere Abone ol
Süleyman Şah'ın Tabutunu Açan Alkulaç'ı Şaşırtan Detay

Habertürk gazetesi yazarı Murat Murat Bardakçı, bugünkü yazısında 1974'te Süleyman Şah'ın naklinde bulunan Diyanet İşleri eski başkanlarından Dr. Tayyar Altıkulaç'ın hatıralarına yer verdi.

Tayyar Hoca, türbenin Suriyeliler'in inşa ettiği barajın dolayları altında kalmaması için 1974'te Caber Kalesi'nden Karakozak'a nakli esnasında Diyanet'in mümessili şekilde görev almış ve naklin ayrıntılarını önceki zamanlarda yayınladığı 'Zorlukları Aşarken' adlı hatıralarında anlatmıştı. IŞİD tehdidi sebebi ile türbenin Eşme'ye nakliyle gündeme gelen Süleyman Şah'ın naaşı üstüne enteresan bir ayrıntıyı da kaleme sektör Bardakçı, öncelikle Tayyar Hoca'nın hatıralarından bir kısmı nakletti.

İşte Tayyar Altıkulaç'ın hatıralarından bir kısım;

'...Nakli gerçekleştirmek üzere kurulan heyette Diyanet işleri Başkanlığı'nı temsilen ben görevlendirilmiştim. Dışişleri Bakanlığı'ndan bir yetkilinin başkanlığında görevlendirilen heyette benden öteki muvazzaf bir albay ile İçişleri Bakanlığı'ndan bir mümessil yeralmıştı. ...Halep'te buluştuktan sonra otomobille oradan 130 kilometre mesafedeki türbeye ulaştık. Kabirler türbe zemininin altındaki mahzende bulunuyordu. Mahzene kim girecek ve kabirleri kim açacak ve çıkaracaktı? Bu hiç konuşulmamış ve hattâ programda bundan hiç sözedilmemişti. Herkes birbirine bakıyor, işin ortada kaldığı anlaşılıyordu.

MAHZENE GİDEN KAPAK

Türbenin yanındaki karakolda birkaç askerimiz vardı, bu iş onların da yapabileceği bir şey değildi. Çünkü yeraltından hazine filân çıkarılmayacak, dinî bir duyarlılıkla ve dikkat çekici bir dikkatle birkaç ölünün kemikleri alınacaktı.

KEMİKLERİ İLK DEFNEDİLDİKLERİ GİBİ MUNTAZAM VAZİYETTE BULUNUYORDU

Kısa bir duraklamadan sonra, bir erin sayesinde bu işi benden öteki yapıcak kimse bulunmadığı anlaşılmıştı yahut ben halden görev çıkararak bu görevi yapmam gerektiğini anlamıştım. Herhalde heyette Diyanet'ten bir mümessilin bulundurulmasının gerekçeleri içerisinde -söylenmese de- bu da vardı. Bunun üstüne ben mahzen kapağını açtırarak bir erle aşağıya indim. Süleyman Şah'ın kabrinden öteki iki yahut üç mezar daha bulunuyordu, ölülerin tamamı ahşap tabutlar içerisinde idi. Rutubet yüzünden tabutların bir hayli çürüdüğü görülüyordu. Cesetlerin kemikleri ilk defnedildikleri benzeri muntazam durumda bulunuyordu. Onları herbiri için önceden hazırlanmakta bulunan torbalara koyduk, yukarıda sözünü ettiğim ve Türkiye'ye daha yakın bir noktada bulunan yere götürdük, cenaze namazlarını kılıp kendileri için oluşmuş mezarlara defnettik. Tabiatiyle, cenaze namazlarını ben kıldırmıştım...'

DEVLET BÜYÜKLERİNE UYGULANAN ESKİ TÜRK GELENEĞİ

Tayyar'ın hatıralarının şimdiye kadar üstünde durulmamış bir hususu aydınlığa çıkardığını yazan Bardakçı, o ayrıntıyı okurlarıyla böyle paylaşıyor: 'Tayyar Altıkulaç mezarların mahzende olduğunu ve mahzene bir kapağı açarak indiklerini yazıyor... Hoca'nın sözünü ettiği 'Kapak açılarak inilen mahzen' şeklindeki mezarlar eski Türk geleneğidir, Selçuklular'ın yanısıra Osmanlılar'ın ilk zamanlarında da mevcuttur, bunlara 'yer düzeyinin altında' mânâsına gelen 'zîr-i zemîn' denir. Mevlânâ'nın, Selçuklu hükümdarlarının ve ülke büyüklerinin, ilk Osmanlı padişahların türbeleri ve hattâ Anıtkabir'in mezar odası da bu biçimde inşa edilmiş ve mozoledeki ünlü mermer, mezarın tam üstüne gelen yere konmuştur.

Bu bilgi, elde döküman bulunmamasına karşın asırlardan beri Süleyman Şah'a ilişkin olduğuna inanılan mezarın 'önemli' birine ilişkin olduğunu doğruluyor; sebebi ise mezarın zîr-i zemîn biçiminde inşa edilmesi, orada sözü geçen birinin yattığını gösteriyor. Bizim için son derece ciddi bulunan ve bu kadar yüzyıl sonra dahi memleketin gündemini meşgul eden 'Türk Mezarı' acaba hakikaten kime aitti? İşte, asırlardan beri çözülmemiş bulunan ve halli bundan sonra bundan sonra olası bulunmayan iri muamma!'

Kaynak: HABERLER.COM

Yorumlar