Suikastçi darbeci farkında olmadan itiraf etti: Ölüm makinesiyim!

Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik suikast girişiminde bulunmakla suçlanan darbeci asker mahkemede farkında olmadan itirafçı oldu. Darbeci SAT komandosu asker, 'Ölüm makinesi olduğunu, bunun için yetiştirildiğini' hakim karşısında itiraf etti. Askerler, "Biz Cumhurbaşkanını sağ salim almaya gitmiştik" şeklinde iddialarla kendilerini savunmuşlardı.

Google Haberlere Abone ol
Suikastçi darbeci farkında olmadan itiraf etti: Ölüm makinesiyim!

Sonhaberler | Haber Merkezi

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe teşebbüsü sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik suikast girişimi ve iki polisin şehit edildiği saldırıya ilişkin davanın sanıklarından Ali Sarıbey, bugüne kadar "ölüm makinesi" olarak yetiştirildiğini belirterek, kendisine bir terör operasyonuna katılacağı söylendiğinde mutluluk duyacağını belirterek kabul ettiğini söyledi.

Muğla Ticaret ve Sanayi Odası Salonu'nda yapılan duruşmanın üçüncü gününde mahkeme heyeti, SAT (Sualtı Taarruz) ekibinden Ali Sarıbey'i dinledi. Telefonunda FETÖ üyelerinin gizli haberleşme uygulaması "ByLock" olduğu iddiasını reddeden Sarıbey, "Son dakika golü niteliğinde olan ByLock iddiasını kabul etmiyorum. Ben ByLock diye bir uygulamayı ilk defa cezaevinde yatarken ağustos ayında gazetelerden öğrendim. Nasıl bir uygulama olduğunu koğuştaki arkadaşlarımla da tartıştık ancak bu uygulamayı hiç kimse bilmiyordu." iddiasında bulundu.

Telefonunun ya helikopterde ya da brifing odasında kalmış olabileceğini ifade eden Sarıbey, telefonunun bulunarak incelenmesini talep etti. Söz konusu programın ne olduğunu ve nasıl kullanıldığını bilmediğini ileri süren Sarıbey, "FETÖ ile hiçbir şekilde irtibatım yok ama nasıl oluyorsa iddianamede FETÖ'nün en sadık insanları olarak görülüyoruz. Benim MAK ve özel kuvvet ekibiyle de hiçbir irtibatım olmadı. Hiçbirini daha önce görmedim." diyerek suçlamaları kabul etmedi.

Eski SAT komandosu Sarıbey, 14 Temmuz'da sanıklardan Özay Cödel ile telefonda konuşup, ardından lojman kafeteryasında sohbet ettiklerini belirterek, daha sonra sanık Haldun Gülmez'in yanına giderek kendisinden evini boyamak için malzeme aldığını anlattı.

"Ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim"

Eski üsteğmen Sarıbey, 15 Temmuz mesai bitiminden sonra ise Gülmez'in kendisini arayarak bir görev çıktığını ve beraber göreve gideceklerini söylediğini ifade ederek, Gülmez'in, görevin kendisine Özay Cödel tarafından iletildiğini söylediğini aktardı.

Sanık Sarıbey, şunları söyledi: "Bugüne kadar ben ölüm makinesi olarak yetiştirildim. Bir terör operasyonuna katılacağım için mutluluk duyarım dedim. Haldun Gülmez 'Gel beni al, göreve birlikte gideceğiz' dedi. Evden malzemelerimi hazırlayarak çıktım. Eşime de hakkını helal etmesini, göreve gittiğimi söyledim. Yolda Gülmez'e 'Görev nedir' diye sordum. O da gizli bir operasyon olduğunu söyledi. Akşam saat 20.00 gibi Hava Harp Okulu apronunda buluştuk. Bize gizli bir görev olduğu söylendiği için eşim dahil hiç kimseye hiçbir şey söylemedim. Bu göreve koşa koşa, sevinerek gittim. Görevden amirimin bilgisi yoktu. Zaten iletişime geçmem de mümkün değildi. Bizde böyle bir iletişim de kurulmaz."

Gülmez'in burada sanıklardan Şükrü Seymen ile selamlaşıp bir süre sohbet ettiğini belirten Sarıbey, daha sonra uçağın gelmeyeceği, helikopterle gidileceğinin söylendiğini kaydetti. Bu sırada Seymen'in sürekli telefonla konuştuğunu ve büyük bir telaş içinde olduğunu aktaran Sarıbey, "Çiğli'ye gitmek için havalandık. Bizi göreve çağıran Cödel ise gelmemişti. Gülmez sürekli telefonla ulaşmaya çalıştı ancak ulaşamadı. Çiğli'ye vardığımızda Sönmezateş (Sanıklardan eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş) ve MAK ekibini gördüm. Malzemeleri kuşanıyorlardı. Özel kuvvet personelini de gördüm." dedi.

Helikopterden inmelerinin ardından bir araçla ambara götürüldüklerini ve burada, "Hemen malzemeleri kuşanın" emri aldıklarını söyleyen Sarıbey, malzemeleri aldıkları sırada herhangi bir zimmet imzalatılmadığını ifade etti. Ambarın bulunduğu kısımda Gökhan Şahin Sönmezateş'in bir açıklama yaptığını kaydeden Sarıbey, "Sönmezateş, 'TSK ülke çapında yönetime el koydu. Şu an hepimiz Genelkurmay Başkanlığı tarafından yönetiliyoruz' dedi. Ben darbe yapıldığını orada anladım. Sönmezateş, oradaki personele bundan itibaren emir komutanın Şükrü Seymen'de olduğunu ve VIP bir kişinin kurtarılacağını, alınacağını söyledi ancak bu kişinin kim olduğunu söylemedi." diye konuştu.

"Göreve gitmek istemeyen var mı?" sorusuna kimse itiraz etmemiş

Orada "Hava Kuvvetleri Komutanı'nın darbeye itiraz ettiği ve bacağından vurulduğunun" da söylendiğini ancak daha sonra bunun doğru olmadığını öğrendiklerini dile getiren Sarıbey, şunları kaydetti:

"Sönmezateş oradaki personele 'Göreve gitmek istemeyen, itirazı olan var mı?' diye sordu. Kimseden ses çıkmadı. Orada bir brifing yapıldı. Görev icra edilecek yerin hava fotoğrafı gösterilerek kimlerin nasıl görev alacağı anlatıldı. Şükrü Seymen ise operasyonun nasıl yürütüleceğini anlatarak bize 'Aranızda bir makineli tüfekçi belirleyin' dedi. Ben de Haldun Gülmez'de çelik yelek olmadığı için ona helikopterde makineli tüfekçi olarak kalmasını söyledim. Seymen bizi tanımadığı için timin arkasında görevlendirdi."

 "Amatörce yapılmış bir görev olduğunu hissettim"

Çiğli'de aldığı silahı denemek için 3 defa ateş ettiğini belirten Sarıbey, "Bu arada bu görevin planlanmış bir görev olmadığını, amatörce yapılmış bir görev olduğunu hissettim çünkü adeta tüm birimler birbirine girmişti. Seymen'e nereye gideceğimizi sordum. Bir şey söylemedi ancak daha önce de tatil ve görev için gittiğim bir yer olan Marmaris olduğunu havada disko ışıklarını görünce anladım. Çok amatörce yapılan böyle bir operasyonda Cumhurbaşkanı'nın alınacağı hiç aklıma gelmedi. Ben vali, kaymakam veya emniyet müdürünü almaya gideceğimizi düşündüm." diye konuştu.

"Helikopterden ateş açılmadı" 

Sarıbey, Marmaris'e indikten sonra helikopterden ateş açılmadığını iddia ederek, sanıklardan Şükrü Seymen'in otelin yerini birine sorduğunu belirtti.

Otele doğru ilerlerken silah sesleri geldiğini ifade eden Sarıbey, "(Dur teslim ol) sesinin geldiğini duydum. Bu sesin bizden mi karşı taraftan mı geldiğini anlayamadım. Bu sırada ben siper aldım. Şükrü Seymen 'Dışarı çıkın teslim olun sizinle bir işimiz yok' dedi. Buna karşılık içeriden 'Yaralı var' dediler. Bomba atılacağı söylendi. Yeniden siper aldım. Bombayı kimin attığını ve içeriye mi dışarıya mı attığını görmedim." diye konuştu.

İçeriden polis olduklarını sonradan öğrendiği kişilerin geldiğini anlatan Sarıbey, gelenleri arayanlar arasında kendisinin de bulunduğunu kaydetti. Sarıbey, arama yaptığı kişilerden birinin "Ben polis memuruyum ne suçum var?" demesi üzerine şaşkınlık yaşadığını ve "İkimiz de devlet için görev yapıyoruz." diye düşündüğünü dile getirdi.

Binanın içini aradıklarını, yaralı ya da şehit kimseyi görmediğini iddia eden Sarıbey, Seymen'in "Ayrılıyoruz" emriyle dönüşe geçtiklerini ifade etti. Polisler ateş açınca yol üzerindeki başka bir otele girdiklerini anlatan Sarıbey, burada Seymen'in "Polisle işimiz yok. Ateş etmeyin" şeklinde birkaç kez uyarıda bulunduğunu iddia etti. Bu sırada helikopterin geldiğini belirten Sarıbey, helikopterden ateş açan polislere karşılık verildiğini ve Seymen'in kesinlikle ateş etmediğini ileri sürdü.

Sarıbey, helikopterin "Adam vuruldu" denilerek kendilerini almadan ayrıldığını söyledi. Havaya ateş ederek temastan kurtulmaya çalıştıklarını ve sahil boyunca koştuklarını belirten Sarıbey, teslim olmayı düşündüğünü ancak yoğun ateş nedeniyle bunu gerçekleştiremediğini iddia etti.

"Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?" sorusunu duymamış

Eski Başçavuş Zekeriya Kuzu'nun savcılıktaki ifadesinde ve iddianamede geçen, sanıklardan İsmail Yiğit'in kaçış esnasında mola verdikleri sırada beraberindekilere dönerek "Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?" şeklindeki sorusunu duyup duymadığı sorulan Sarıbey, "Aranızda hizmet hareketinden olmayan var mı?" sorusunu duymadığını ileri sürdü.

Sarıbey, polis memurlarının cüzdanlarından çıkan paraları da görmediği iddiasında bulundu.

Sanıklardan eski Tuğgeneral Gökhan Şahin Sönmezateş'in helikopterle havalanmadan önce söylediği "TSK yönetime el koydu, sıkı yönetim ilan edildi. Karşı çıkan hava kuvvetleri komutanı bacağından vuruldu." sözlerini tehdit olarak algıladığını ifade eden Sarıbey, bu nedenle göreve karşı çıkamadığını savundu.

"Benim rütbemde birinin çıkıp 'Ben darbeye karşıyım' diyerek direnç göstermesi mümkün değildir." savunmasında bulunan Sarıbey, suikast iddiasını kabul etmediğini ve çıktıkları görevin suikast amaçlı olduğunu bilmediğini öne sürdü. Sarıbey, "Görevde sadece 2 polis şehit olduğu için dua edilmesi gerekir. Böyle bir şeyin yanlış olduğunu düşündüğüm için polise ateş etmedim. 15 Temmuz öncesi kahramanken şimdi insanların gözünde hainiz." dedi.

FETÖ ile hiçbir bağlantısının olmadığını iddia eden Sarıbey, "Ben ve ailemden FETÖ okullarında okumuş, yurtlarında kalmış, dershanelerine gitmiş kimse yok. Ailem her zaman bu yapıya karşıydı. Bank Asya'da hesabım yok. Evimde yapılan aramada herhangi bir suç unsuru çıkmadı." şeklinde savunma yaptı.

Sarıbey'in "Genelkurmay Başkanı çıkıp 'Bütün birlikler kışlaya dönsün. Kimse sokağa çıkmasın' deseydi ben de evimden çıkmazdım." sözleri üzerine sanık yakınları ve avukatlarının bulunduğu bölümden alkış sesleri duyuldu. Bunun üzerine mahkeme başkanı, bu davranışın uygun olmadığı uyarısında bulundu.

Sanık Ali Sarıbey'in ifadesinin ardından duruşmaya ara verildi.

Duruşma öğleden sonra diğer sanıkların dinlenmesiyle devam edecek.

Yorumlar

Demirok Ölüm makinesi oldugun icinmi lagamda yakalandin