STK'lar: Yolsuzlukları perdeleme girişimini düşündürücü buluyoruz
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde 9 sivil toplum kuruluşu, Hizmet Hareketi'ne yönelik iftira ve karalama kampanyasına tepki gösterdi.
Kocaeli'nin Gebze ilçesinde 9 sivil toplum kuruluşu, Hizmet
Hareketi'ne yönelik iftira ve karalama kampanyasına tepki gösterdi.
9 sivil toplum kuruluşunun oluşturduğu Gebze Sivil Toplum
Platformu, düzenledikleri basın toplantısında ortak deklarasyon
yayınladı.
Deklarasyonu okuyan platform sözcüsü Ahmet Kurtuluş, "Ülkemiz uzun
ve çalkantılı koalisyon yılları sonrası istikrarlı bir dönem
yakaladı. Askeri vesayet geriledi. AB sürecinde ciddi ilerlemeler
kaydedildi. Bu dönemin devam edeceği ve çağdaş bir AB ülkesi
olacağımız umudunu taşırken bir anda ümitlerimizi kaybetmemize
sebep olan gelişmelerle karşı karşıya kaldık. Gebze Sivil Toplum
Platformu olarak yaptığımız iştiraki toplantılarda son aylardaki
olumsuz olayları değerlendirdik. Düşünce ve endişelerimizi ortak
bir deklarasyonla kamuoyuna ifade etmeyi sorumluluk olarak gördük."
dedi.
Yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarının ardından ilgili savcılara
baskı yapılmasını ve hepsinin görevden el çektirilmesini üzüntüyle
karşıladıklarını belirten Kurtuluş'un açıklamaları şöyle: "Parti
tüzüğünde yolsuzluklarla mücadele için başsavcılıkların yetkileri
artırılacağı vaadi bulunan bir hükümetin 4 bakanın istifasına yol
açan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarını örtbas etmesini, ilgili
savcılara baskı yapılmasını hatta hepsinin görevden el
çektirilmesini üzüntüyle karşılıyoruz. Yargı tarafından
soruşturulamayan her yolsuzluk iddiasının şüyuunun vukuundan beter
olacağından korkuyoruz.
Geçtiğimiz günlere kadar demokrasi ve yargı bağımsızlığını
bayraklaştıran AK Parti'nin bunları tekzip edercesine yargıyı HSYK
aracılığıyla Adalet Bakanına bağlama girişimini anlamakta güçlük
çekiyoruz. Maalesef bunun bir takım yolsuzlukları perdeleme
girişimi olarak algılanacağından ürküyoruz. Ayrıca yürütme
organlarındaki bu olağanüstü telaşı düşündürücü buluyoruz. Gözleri
ve vicdanları kör eden bu anlaşılmaz tutumun temelinde, hukuk
devleti, güçler ayrımı, temiz siyaset gibi vazgeçilmez demokratik
kavramlar konusundaki zaaflarımızın yattığı açıkken, bu meseleye
sistemi, kurumları alt üst ederek çözüm bulmaya çalışmanın doğru
olmadığını düşünüyoruz.
Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu'nu düzenleyen yeni kanun
teklifinden de, büyük rahatsızlık duyuyoruz. HSYK modelini bugün
bir kez daha değiştiren gündemdeki kanun teklifi, son günlerde
izlediğimiz hukuksuzluğu, yürütmenin yargı üzerindeki etkisini
biraz daha artırarak aşmaya çalışmaktadır. Bu durum ise gelecek
nesillerde adalete ve hukuka olan güveni yerle bir edecektir.
Çözüm, yargı bağımsızlığı veya tarafsızlığını gerçekten sağlayacak
Kopenhag Kriterleri'ne ve Venedik Komisyonu'na uygun bir anayasal
reformda yatmaktadır. Eğer HSYK'da değişiklik yapılacak ise (2010
Anayasa değişikliği halk tarafından yüzde 58 ile kabul edildiği
için ve HSYK’nın yapısı burada değiştiği için) bu takdirde Anayasa
değişikliği yapılması ve bu değişikliğin de milletin onayına
sunularak milletten onay almak yoluyla yapılması milli iradeye olan
saygının gereğidir. Aksi halde milli irade kavramı ve egemenlik
kayıtsız şartız halkındır sözü halkı aldatmaktan başka bir şey
olmayacaktır.
12 Eylül darbesi sonrasında bile olmadığı kadar kıyıma
girişilmesini binlerce polis müdürü ve polisin hiçbir soruşturmaya
tabi tutulmadan pervasızca görevden alınmasını bir akıl tutulması
olarak hayretle görüyoruz. Bu ani görevden almaların hangi verilere
göre yapıldığı önemli bir sorudur. Eğer bu işlemler bir takım
fişlemelere dayanıyorsa bu bir devlet kurumunun anayasal suç
işlediği anlamına gelecek ve vahim bir duruma delil olacaktır.
Bulundukları kamu kurumunda amirlerini dinlemeyen bir kısım
bürokrat/memur/varsa bu kişilerin somut delillerle yargıya intikal
ettirilmesini, aksi halde sürekli tekrarlanan ‘paralel devlet’
söyleminin siyasi bir propaganda amacı taşıdığının düşünüleceğini
ve bunun toplumsal bir ötekileştirmeye sebep olacağını üzülerek
belirtiriz.
Toplumun bir kesimini 'örgüt, haşhaşi, ajan, in' gibi benzetmelerle
suçlamayı, 'yargı cuntası, paralel yargı', 'paralel devlet' gibi
isnatlarla dev bir yargı camiasını baskı altına almayı, zan altında
bırakmayı devlet aklıyla telif edemiyoruz. 11 yıl boyunca devlet
erkânınca takdir ve tebrik edilen ‘Hizmet Hareketi’ne yolsuzluk
soruşturmaları sonrası bu talihsiz yakıştırmalarla linç girişimi
başlatılması maalesef üzücü ve yaralayıcıdır.
Borsanın düşmesi ve dövizin yükselmesi demokrasisi yürüyen
ülkelerde değil, demokrasisi sekteye uğrayan ülkelerde olur.
Amerikan merkez bankası (FED) tahvil alımlarını azaltacağını 22
Mayıs 2013’te açıkladığından bu yana Türkiye bundan en fazla
etkilenen ülke oldu. Yargı bağımsızlığının zarar göreceği endişesi
mevcut kırılganlığı daha da artırdı. Komplo teorileri dış güçler
söylemi Türkiye’yi dünya önünde ekonomik yönden güvenli bir liman
olma iddiasından hızla uzaklaşmaktadır."
Platform olarak endişe verici gelişmeler konusunda tespitlerde
bulunduklarını belirten Kurtuluş, nasıl bir Türkiye hayal
ettiklerini ise şöyle sıraladı:
"1- Büyük ümitlerle desteklediğimiz, demokratik adımlarını
içtenlikle alkışladığımız hükümet yetkililerinin halkı
kutuplaştırıcı, birbirine düşman edici nefret söylemini bir kenara
bırakarak toplumun tüm katmanlarını kucaklayacak bir açılımı
başlatmasını,
2 - Mevcut siyasi dalgalanmanın ve 2014 yılında gerçekleştirilecek
seçimlerin muhtemel ekonomik etkilerini bertaraf ederek yeniden
yüksek büyüme hedefine dönülmesini,
3 - Yargı bağımsızlığı tartışmasının Kopenhag siyasi kriterleri
çerçevesinde çözülmesini,
4 - Devleti yönetenlerin keyfi olarak insanları düşünce ve
inançlarından dolayı sınıflandırmamasını ve fişlememesini,
5 - İş adamlarının siyasi düşünce ve inançlarından dolayı devlet
eliyle vergi incelemesi ve baskısı gibi baskı unsurları ile tehdit
edilmemesini,
6 - Devletin tüm imkânlarını kullanarak banka batırmak için üstün
gayret göstermemesini,
7 - Yolsuzluğu ve hırsızlığı kim işlerse işlesin yargı önünde adil
şekilde hesap vermesini,
8 - Ülkenin tüm ferlerinin (en sade vatandaşından, Cumhurbaşkanına
kadar) yargı önünde eşit olduğu inancının yerleştirilmesinin
sağlanmasını,
9 - Ekonomiyi etkileyecek gerilimi yüksek siyasetten uzak
durulmasını,
10 - 21. YY becerilerini kazandıracak çağdaş normlar ile
şekillendirilmiş uzun soluklu eğitim politikalarının yürürlüğe
konmasını,
11 - Rekabet gücünün teknoloji ve inovasyon temelli olarak
yükselmeye odaklanılması ve bu yönde destekleyici mevzuatın
geliştirilmesini,
12 - Yurtta sulh cihanda sulh anlayışıyla tüm komşuları ile barışık
bir dış politika anlayışının yürütülmesini istiyoruz."
Hizmet Hareketi'ne yönelik iftira ve karalama kampanyasına karşı
düzenlenen ortak basın toplantısına şu STK'lar katıldı: Gebze
Sanayici ve İşadamları Derneği (GESİAD), Türk Eğitim Sağlık ve
Çevre Vakfı (TESÇEV), Fatih Koleji Mezunları Derneği, Empati
Kişisel Gelişim Derneği, Gebze Vefa Sağlıkçılar Derneği, İş Kariyer
Eğitim Derneği (İŞKARE), Mühendisler ve Teknik Elemanlar Derneği
(MÜHTED), Dilovası Şafak Eğitim ve Kültür Derneği, Koza Kişisel
Gelişim Derneği. CİHAN
Yorumlar