Seydi Fırat: Barış yalnız çatışmasızlık değildir

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi Meclis Üyesi Seydi Fırat, Abdullah Öcalan’ın 2013 nevruzunda geliştirdiği çözüm sürecinin üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, barış süreci başta olmak üzere Türkiye’nin iç ve dış politikası ekseninde...

Google Haberlere Abone ol
Seydi Fırat: Barış yalnız çatışmasızlık değildir

Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Daimi Meclis Üyesi Seydi Fırat, Abdullah Öcalan’ın 2013 nevruzunda geliştirdiği çözüm sürecinin üzerinden 15 ay geçmesine rağmen, barış süreci başta olmak üzere Türkiye’nin iç ve dış politikası ekseninde gerginlikler, kırılganlıklar ve negatif kutuplaşmanın giderek daha fazla biriktiğini vurguladı. Fırat, “Barış yalnız çatışmasızlık değildir. Aynı zamanda tarafların birbirine anlamsız ve süreci zora sokan dayatmalarda bulunmaması gerekir. Barış görüşmelerin sürdüğü bir dönemde Başbakanın ‘B’ ve ‘C’ planlarından bahsetmesi son derece düşündürücüdür, kamuoyunu ve demokratik güçleri kaygılandırmaktadır.” dedi.

AK Parti Ar-Ge Başkanlığı tarafından Diyarbakır’da düzenlenen 'Yeni Türkiye'nin Açılan Kilidi: Çözüm Süreci Çalıştayı'na katılan Seydi Fırat, toplantıda yaptığı konuşmayı basınla paylaştı. Bölgedeki karakol inşaatlarının Kürt hareketi üzerinde baskı oluşturduğunu, bu sebeple karşı tepkinin ortaya çıktığını belirten Fırat, Lice’de yol kesme eyleminin de bu çerçevede ele alınması gerektiğini savundu. Fırat, Kürt sorunu çözülmedikçe PKK’ya katılımların devam edeceğini ileri sürdü.

Barış sürecine taktiksel değil stratejik bir anlam ve değer yüklediklerini anlatan Fırat, özetle şu görüşleri dile getirdi: “Türkiye’de demokrasinin geliştirilmesi ve Kürt sorununun barışçı çözümü yönünde belirginleşen hedefler bulunuyor. Bunlardan birisi yasal ve anayasal düzeyde reformların geliştirilmesi, başta Kürt halkı olmak üzere diğer toplumsal kesimlerin hak ve özgürlük temelindeki taleplerinin karşılanması. İki, Kürt hareketiyle görüşmelerin yasal bir çerçeveye oturtulması ve kamuoyu nezdinde şeffaf bir düzeyde yürütülmesi. Üçüncü olarak Gezi sürecinden bu yana toplumun demokratik talepleri ve tepkileri üzerinde yoğunlaşan anti demokratik uygulamalara ve polis şiddetine son vermek hükümetin farklı olana, ötekiye yönelik ilişkide siyaset dilinin devre dışı bıraktığı otoriter bir dilin hükmünü icra etiği görülüyor. Dört, hükümetin Rojava’ya yönelik politikası gözden geçirilmelidir. Ambargo ve abluka politikasının doğru bir tarafı bulunmamaktadır. Beşinci olarak 15 ve 16 Haziran 2013 tarihinde Diyarbakır’da gerçekleştirmiş olduğumuz ulusal birlik ve çözüm konferansında varmış olduğumuz kararların dikkate alınması, Kürt sorununun çözümüne pozitif katkı sunacaktır.”

CİHAN

Yorumlar