Sami Selçuk: Yolsuzluk soruşturmasını engelleyenler gelecekte yargılanacaklar
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, 17 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını engelleyenlerin gelecekte yargılanacaklarını belirterek, “Suçları da büyük ölçüde sabit olmuştur.
Yargıtay Onursal Başkanı Prof. Dr. Sami Selçuk, 17 Aralık
yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını engelleyenlerin gelecekte
yargılanacaklarını belirterek, “Suçları da büyük ölçüde sabit
olmuştur. Yapılan eylemler bellidir, hepsi de mahkum olacaktır”
dedi. Selçuk, telefon kayıtlarıyla ilgili yargıya başvurulmadığını,
bu iddianın kanıtlama yerinin halk olmadığını söyledi.
Selçuk, SHaber'de gündemdeki konuları değerlendirdi. Başbakan
Erdoğan'ın yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasını hükümete karşı bir
darbe olarak değerlendirmesini eleştiren Selçuk, sivillerin bugüne
kadar darbe yaptığının görülmediğini vurguladı. Darbe sözcüğünün
sık kullanmaktan dolayı yavanlaşmaya başladığına işaret eden
Selçuk, “Türkiye askerlerin darbe yapmasına alıştı. Sivillerin
darbe yapması bugüne kadar hiç görülmedi. Darbe diye adlandırmak
çok hafif gelir. Darbenin tanımı yasalarda bellidir. Benim kanaatim
a'dan z'ye kadar safsata” ifadesini kullandı.
Yargıda paralel yapı iddiasının safsatadan ibaret olduğunun altını
çizen Selçuk, “Bir yerde anormal bir şekilde para bulunuyor.
Cumhuriyet savcısı bir yerde para buluyor. Savcı olarak buna derhal
el koymak zorunda. Tapeler geliyor, yine el koymak zorundadır.
İhbar geliyor, şu kamyonlarda kaçak eşya var. Savcısınız
görmezlikten gelin diyemezsiniz. Olaya derhal el koyacaksınız, hiç
kimse size engel olmazsınız. Engel olan hakkında işlem yaparsınız.
Paralel yapı safsatadan ibaret. Paralel yapı varsa üzerine
kanıtları ortaya koyar, üzerine gidersiniz.” diye konuştu.
"SUÇLAR YAKANIZA YAPIŞIR"
Savcıların soruşturma yaparken kimseye danışma durumun olmadığına
işaret eder Selçuk, şöyle devam etti:“İzin sisteminin olduğu
suçlarda bile savcı önce el koyacaktır, kanıtları toplayacaktır ve
izin merciinin önüne bunu koyacaktır. Bana izin ver diyecektir.
Cumhuriyet savcısı ne valiye, ne emniyet müdürüne, ne başbakana ve
ne adalet bakanına danışır. Eğer müdahale etmişlerle kesinlikle suç
işlemişlerdir. Bağırırlar, çağırırlar. Şu anda yapılan o. Bunu
erteletmeye başaramazlar, yok edemezler. Dosya bekler. O suç günün
birinde sizi sorguya bekleyecektir. O süre içinde birisinde o suç
yakanıza yapışacaktır. Hiç kimse bundan kurtulacağını ummasın.Yarın
mutlaka göreceksiniz, bunların hakkında kovuşturma yapılacaktır.
Suçları da büyük ölçüde sabit olmuştur. Yapılan eylemler bellidir,
hepsi de mahkum olacaktır.”
Selçuk, Türkiye kişiye göre, olaylara göre yasalar çıkarıldığına
dikkat çekerek, “Türkiye'nin Batı hukukunu özümseyemediğinin
kanıtıdır. Bu ilkel bir doğu anlayışıdır.”dedi. Selçuk, yargının
bağımsızlığı ve tarafsızlığını kaybettiğinin bu süreçte kesin
olduğunu kaydetti.
Selçuk, son günlerde internete düşen ses kayıtlarının ceza
yargılamalarında hüküm kurmada geçerli olmayacağını, siyasette,
toplumsal yaşamda bunun inkâr edilmeyeceğini kaydetti. Selçuk,
şöyle devam etti: “Yargı kararı olmadan yapılan bu dinlemeler
hukuka aykırıdır deniliyor. Bu doğru. Bu ceza yargılaması yaparken
kuracağınız hükümde geçerli. Bunun tersi olsaydı işkencenin önünü
açmış olursanız. Siyasette, ahlakta, doğal yaşamda o olguları inkâr
edemezsiniz. Hükümde bunlar kanıt olarak kullanılmaz. Siyasette,
ahlakta onu inkâr etmek mümkün mü? Bir olay var elbette hukuk kanıt
olarak kullansa yanlış olur. Bu siyasette sonuç doğurur.”
"BU İDDİALARIN KANITLAMA YERİ HALK DEĞİL"
Kendisinin masum olduğuna inanların yargıya başvurmasının gerekli
olduğunu vurgulayan Selçuk, "Ben masumum diyorsanız yargıya
başvurursunuz. Buradaki çarpıklık yargıya başvurmuyorsunuz, halka
yalan bunlar diyorsunuz. Bu iddianın kanıtlama yeri halk değildir.
Yüzde 99 oy aldığınızda aklanmış mı olacak? Bu işler yargının
önünde olur. Yargının önünde olaylar, iddialar tartılır, sayılmaz.
Halka başvurduğunuz zaman oylar sayılır, tartılmaz. Yargılamaya
gölge düştüğü muhakkak” diye konuştu. CİHAN
Yorumlar