Rıza Sarraf'ı serbest bırakan hakim!..'
CHP'li Tarhan, 'hükümetin başına' başlığıyla Başbakan Erdoğan'ın yanıtlaması istemiyle soru önergesi verdi.
CHP Ankara Milletvekili Emine Ülker Tarhan, Başbakan Erdoğan'ın
cevaplaması istemiyle soru önergesi verdi. Tarhan, soru önergesinde
Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e ait olduğu iddia edilen ses kaydını
ve Rıza Sarraf'ın tahliyesini sordu.
İşte o soru önergesi:
"Dün gece bazı internet sitelerinde yayınlanan ve sizinle eski
Adalet Bakanı Sadullah Ergin’e ait olduğu iddia edilen ses
kayıtlarında, bir dava dosyasından söz edilerek hakiminin "Alevi"
olduğundan bahsedildiği, “2000 arkadaşın” hakim olarak sisteme
transfer edildiği, bir dosyanın adı geçen bakan tarafından size
getirilip “arzedildiği”, Adalet Bakanından bir dosyanın takibinin
istendiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanına bir dosyaya ilişkin
“hassasiyetinizin” bildirileceği vb. gibi bir hukuk devletinde
kabul edilmesi mümkün olmayan ifadeler yer almaktadır. Kayıt şu ana
kadar yalanlanmamıştır.
-Ayrıca yardımcınız Bülent Arınç tarafından şantaj ve tehdide maruz
kaldığınız söylenmektedir.
Size şantaj yapan kişi ya da kişiler kimlerdir, haklarında yasal
işlem başlattınız mı? Başlatmadıysanız neden?
Siz yönettiğiniz devletin Anayasası’nda yazan aşağıdaki hükümleri
hiç okudunuz mu?
Madde 2 - Türkiye cumhuriyeti…. demokratik, laik ve sosyal bir
hukuk devletidir.
Madde 9 - Yargı yetkisi, Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce
kullanılır.
Madde 138 - Hakimler, görevlerinde bağımsızdırlar; anayasaya,
kanuna ve hukuka uygun olarak vicdanı kanaatlerine göre hüküm
verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin
kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremez;
genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz. Görülmekte olan
bir dava hakkında yasama meclisinde yargı yetkisinin kullanılması
ile ilgili soru sorulamaz, görüşme yapılamaz veya herhangi bir
beyanda bulunulamaz.
Okumadıysanız okuyup, aşağıdaki sorulara da cevap verin.
Bu hükümlere göre bir Başbakanın Adalet Bakanı tarafından bir
davanın takibini istemesi yargıya açık bir müdahale midir, değil
midir?
Kayıtta geçen ve tarafınızdan dile getirilen, “bu konudaki şeyi
bayağı hassas bunların mahkum olması lazım” biçimindeki sözler
doğrudan birilerinin ceza alması talimatı değildir de nedir?
Adalet Bakanı tarafından bilgisi verilen ve “sisteme transfer
edildiği” söylenen bu 2000 hakim “arkadaş” kimlerdir? Reza Zerrab
ve bakan çocuklarını serbest bırakan hakim de 2000 kişilik arkadaş
grubuna dahil midir?
Bir hakimin Alevi ya da Sünni olması sizi neden ilgilendiriyor ki,
bu konuda tarafınıza bilgi verilmektedir? Hakim savcıları fişliyor
musunuz?
Hangi dosya Adalet Bakanı tarafından size sunulmuştur?
Yargıtay Ceza Genel Kurulu Başkanı temaslarınız sonucu dosya
konusundaki “hassasiyetinizin” gereğini yapmış mıdır?
Yakın çalışma arkadaşlarınızca dile getirilen “orduya kumpas” ve
kamuoyunda bilinen adıyla “Ergenekon” ve “Şike” davaları ile diğer
siyasi davalar konusunda da benzer görüşmeler yapıp davaları
yönlendirdiniz mi?
Bu “malumun ilanı” kayıttan sonra artık herhangi bir davanın
meşruiyeti kalmış mıdır? Yaptığınız “temaslarla” kaç masum insan
hala cezaevlerinde?
Adalet dağıtmayı kömür dağıtma düzeyine indirdiniz ya, 'demokrasi
bir araçtır, gitmek istediğiniz yere kadar gider, inersiniz'
demiştiniz ya. Çıkmaz yola girdiniz, gidecek yolunuz kalmadı,
inmeyi düşünüyor musunuz?
Yaptığınız hukuk dışı atamalarla bu ülkede artık yargı eliyle seçim
güvenliğinden söz edilebilir mi? Söyler misiniz, artık adalet kimin
mülkünün, hangi villanın temelidir?"
Yorumlar