Rıdvan Akar: 12 Eylül tamimleriyle bu dönemki baskılar arasında fark yok

Ünlü gazeteci Rıdvan Akar, medya dünyasına yapılan dolaylı veya direkt baskıları değerlendirdi.

Google Haberlere Abone ol
Rıdvan Akar: 12 Eylül tamimleriyle bu dönemki baskılar arasında fark yok

Ünlü gazeteci Rıdvan Akar, medya dünyasına yapılan dolaylı veya direkt baskıları değerlendirdi. Akar, 12 Eylül’deki baskılarla günümüz arasında fark olmadığını söyledi.

CNN Türk’te başarılı proje ve programlara imza atan Akar, gündemdeki konuları ve medyaya yönelik baskıları Cihan Medya Haber Dergisi'ne değerlendirdi.

Türkiye’ye artık iyice yerleşen, hatta hiçbir dönemde olmadığı kadar özümsediğimiz "yandaş medya" kavramıyla ilgili, "Yandaşlık bu döneme özgü bir özellik değil." diyen Akar, "Hemen hemen Türkiye’de Bab-ı Ali dediğimiz o kavramın oluşmasından itibaren her zaman iktidarlardan beslenen ya da iktidarın dolaylı kaynaklarından beslenen ve onlarla yakın ilişkiler kuran ya da onların siyasi çizgilerini yayın politikasına dönüştürmüş olan medya var oldu." cümlesini sarf ediyor.

Akar’ın bu konudaki değerlendirmesi şöyle: "Dolayısıyla bu dönemlerde kullanılan bir deyim değildi; ama onlar da o dönemdeki iktidarların yandaşı konumundaydılar. Hal böyle olunca bizim için yabancı ve döneme özgü bir kavram değil. Erbakan ‘bir kısım medya’ derken ötekileştirdiklerine ‘bir kısım medya’ derdi. Yani kendisine destekleyenlere değil. Hakikaten o dönemlerde medya iktidarları biçimlendiren, yönlendiren hatta kimi zaman hangi lideri seçeceklerine bile karar veren bir kendisinde güç vehmederdi. Müdahale biçimlerinin hangisinin daha meşru olduğu konusunda herhangi bir yarıştırma yapamayız diye düşünüyorum. Yani 12 Eylül askeri cuntasının subaylar aracılığı ile yolladığı tamimler, ‘şu haber şöyle girecek veya bu haber değinmeyeceksiniz’ şeklinde tamimlerle bu dönemde en yetkililerin medyaya yaptıkları muamele arasında çok büyük fark olmadığı kanaatindeyim."

Medyaya güvenin giderek azaldığını ifade eden Akar, "Türkiye’de medyaya yönelik güven bunalımı bugünün sorunu değil. 1991’de TÜSİAD tarafından toplumsal güvenle ilgili bir araştırmada medyaya güven siyasetçilerle birlikte yüzde 41’lik bir oranla en düşük sektörlerden biri çıkmıştı. Yakın bir tarihte yapılan araştırmalarda bunun yüzde 29’lara indiği gözüküyor. Anlaşılan olan o ki; toplumun medyaya olan inancı ve güveni her geçen yıl aşınıyor ve azalıyor." diyor.

“Bunu durdurmak sadece bir gazetecinin tek başına ya da bir yayı kuruluşunun kolektif olarak gerçekleştirebileceği bir şey değil.” diyen Akar, şunları ekliyor: "Biz bir sektörden söz ediyoruz. O sektörün farklı değişkenleri var. Televizyonları, gazeteleri, internet siteler, radyoları var. İçinde bulunduğumuz açmaz ve çıkmaz gazetecilerin inandırıcılığının çok azaldığı bir dönem bu da gerek siyasetle gerekse ekonomik çıkarlarla kurulan ilişkilerden kaynaklanıyor. Bunu önlemenin yolu mesleki ontolojinin yaratılması ama daha önemlisi bu ontolojinin meslek örgütleri aracılığı ile titizlikle takip edilerek o ontolojiden farklı davrananları da meslek dışına getirilmesi ile mümkün. Söylediğim şey bir ütopya!"

Röportajın tamamını Cihan Medya Haber Dergisi'nin son sayısında (Mart-Nisan 2014) okuyabilirsiniz. Medya dünyasından haber ve incelemeler yayınlayan dergi, aboneliğin yanı sıra tüm NT mağazaları ile seçkin Yaysat bayilerinde ve Turkcell Dergilik'in dijital raflarından satışa sunuluyor. CİHAN

Yorumlar