Reyhanlı saldırısının bir numaralı zanlısı sustu, diğerleri iddiaları reddetti

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013 günü 52 kişinin öldüğü, 155 vatandaşın yaralandığı iki ayrı bombalı saldırının ilk duruşması yapıldı.

Google Haberlere Abone ol
Reyhanlı saldırısının bir numaralı zanlısı sustu, diğerleri iddiaları reddetti

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde 11 Mayıs 2013 günü 52 kişinin öldüğü, 155 vatandaşın yaralandığı iki ayrı bombalı saldırının ilk duruşması yapıldı. Olayla ilgili 2'si Suriye uyruklu, 15 'i tutuklu, 11’i tutuksuz, 7’si firari toplam 33 sanığın yargılanmasına başlandı.

‘Mala zarar verme, kamu malına zarar verme, kasten yaralama, tasarlayarak ve patlayıcı madde kullanarak öldürme, tasarlayarak ve patlayıcı madde kullanarak öldürmeye teşebbüs, patlayıcı madde bulundurma, devletin birliğini ve ülke bütünlüğü bozma, silahlı terör örgütüne üye olma, suçluyu kayırma’ iddiasıyla haklarında dava açılan sanıklardan 17’si hakkında 53'er kez ağırlaştırılmış ömür boyu ve 3 bin 597'şer yıl; 16 sanık için ise 15'er yıl hapis cezası isteniyor.

Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10'uncu maddesiyle görevli Adana 8. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada tutuklu sanıklar Ferdi Gazel, Fikret Nazik, Nasır Eskiocak, İlhan Küçükdüveyki, Ali Düzel, Mehmet Genç, Ergin Ördek, Yusuf Büyükkasım, Hacel Sat, Doğan Özdemir, Mehmet Kılıç, Yıldıray Çetin, Ahmet Mansuroğlu ve Süleyman Evet'in ile (başka suçtan tutuklu) Mahmut Alper Özgür hazır bulundu.
Mahkemede saldırının bir numaralı sanığı Nasır Eskiocak, Ergin Ördek, Doğan Özdemir, Yusuf Büyükkasım ve Ahmet Mansuroğlu, ‘hazır olmadıkları’ gerekçesiyle, savunma yapmadı. Konuşan diğer sanıklar ise suçlamaları kabul etmedi.

Mahkemede savunma yapan Sanık Ferdi Gazel, olaydan yaklaşık 10 gün sonra Süleyman Okur ile Nasır Eskiocak’ın yanına geldiğini belirterek, hayvan ticaretiyle uğraştığını söyledi. Boş olan kayınpederinin evinde barındığını dile getiren Gazel, yaklaşık 10 gün orada kaldığını kaydetti. Gazel, “Bu dönemde Nasır Eskiocak'ın yanına gelip giden olmadı. Nasır Eskiocak'ın atılı suçtan dolayı kaçtığını bilmiyordum. Sürekli tıraş olduğum Yıldıray Çetin'in işyerinde bulunduğum esnada İsmail G. ile tanıştım. Kendisi de hayvan ticaretiyle uğraşıyordu. Bana ucuz hayvan temin edebileceğini söyledi. Bunun üzerine Nasır Eskiocak'a kayınpederimin döneceğini, evi boşaltması gerektiğini, kendisinin hayvan temin etmediği için başka bir şahısla hayvan ticareti yapacağını bildirdim. Kendisi de hayvanları nereden alacağımı sordu. Yayladağı civarındaki bir köyden alacağımı söylemem üzerine kendisinin orada tanıdığı olduğunu, giderken kendisini de götürmemi teklif etti. Kendi talebi olduğu için onu da götürdüm. Kimseye teslim etmedim. Nasır Eskiocak'ı ‘Mahir’ olarak biliyordum. Gerçek ismini bilmiyordum. Atılı suçlarla ilgim yoktur. Ben ve ailem mağduruz. Tahliyemi talep ederim.” dedi.

Sanık Fikret Nazik, suçlamalarla ilgisinin olmadığını ileri sürdü. Diğer sanıklar Yusuf Büyükkasım, Mehmet Genç ve Doğan Özdemir’ın doğruları söylemediğini iddia eden Nazik, “Bu sanıklarla herhangi bir husumetim yoktur. Bana neden iftira attıklarını bilmiyorum. Küçük bir tavukçu dükkânı işletiyorum. Babamla tartıştığımda kaldığım bir kulübe vardı. Yusuf Büyükkasım tek başına gelerek bu kulübenin anahtarını istedi. Ben de hiçbir şeyden şüphe etmeden kulübenin anahtarını Yusuf'a verdim. Daha önceden de ara sıra gelip bu kulübede kalıyordu. Kulübede kalanların yanına hiç gitmedim. İhtiyaçlarını da karşılamadım. Beraatımı talep ediyorum.” diye konuştu.

Sanık İlhan Küçükdüveyki de telefonculuk yaptığını hatırlattı. Nasır Eskiocak işyerine gelip gittiği için tanıdığını dile getiren Küçükdüveyki, şöyle devam etti: “Olaydan 10-15 gün önce Nasır Eskiocak işyerime gelerek 4 adet telefon ve hat aldı. Bundan yaklaşık 15 gün sonra da Ahmet Mansuroğlu, Mehmet Genç ve Yusuf Büyükkasım işyerime gelerek 5 hat ve cihaz aldılar. Bu şahısları daha önceden tanımıyordum. Ahmet Mansuroğlu bana Nasır Eskiocak'ın selamını söyledi. Amacı indirim yaptırmaktı. Sattığım hatlar açık hatlardır. Ben de bunları alt bayi olan iki ayrı iletişim merkezinden aldım. Piyasada bu şekilde açık hat çok sayıda vardır. Bunların suç olduğunu da bilmiyorum. Nasır Eskiocak'ın evine 1 kez gittim. Daha önce kontör yüklediğim için bunun parasını almak için gitmiştim. Beraatımı talep ediyorum.” şeklinde konuştu.

Sanık Ali Düzel ise Nasır Eskiocak'ı tanımadığını ifade etti. Diğer sanıklardan dayısı olan Ferdi Gazel kasaplık yaptığını ve kendisine hayvan sattığını anlatan Düzel, şöyle devam etti: “Umut D. teyzemin oğlu olur. Hacel Sat'ı köyden tanırım. Yıldıray Çetin'i de köyde berberlik yaptığı için tanırım. Suça konu patlamadan 1-1,5 ay sonra Ferdi Gazel sabah saat 08.00 sıralarında beni arayarak borcumu kapatmamı istedi. Ben de saat 10:00-11:00 gibi Ferdi'nin yanına uğrayarak borcumu kapattım. Sohbet esnasında Ferdi Yayladağ Güveççi köyüne giderek hayvan alacağını, benim de gitmem durumunda piknik yapacaklarını söyledi. Günlerden pazar günü olduğu için teklifini kabul ettim. Motosikletimle giderken Hacel Sat'ı kahvehanenin önünde gördüm. Durumu anlatınca kendisi de benimle geldi. Güveççi köyüne vardıktan kısa bir süre sonra İsmail G. ve U. yanımıza geldi. İsmail G.’i ilk defa görüyordum. Bir süre sonra da Ferdi Gazel ve Yıldıray Çetin de yanımıza geldi. İsmail G. bir tanıdığını telefonla aradı. Bir süre sonra bir şahıs 4-5 hayvan getirerek geldi. Ancak bütün hayvanları getirmediği için anlaşmadılar. Buradan ayrılarak Yayladağı girişindeki piknik alanına gittik. Burada piknik yaptık. Yaklaşık yarım saat kaldıktan sonra Hacel Sat ile birlikte ayrıldım.”

Sanık Mehmet Genç, Nasır Eskiocak'ı yaklaşık 7-8 yıldan beri tanıdığını aktardı. Patlamadan 20-25 gün önce Nasır’ın kendisine gelerek 'sana market açalım, araç alalım' diye teklifte bulunduğuna dikkat çeken Genç, şunları söyledi: “Ben de teklifini kabul ettim. Nasır, Yusuf Büyükkasım ile Ahmet Mansuroğlu ile beni tanıştırdı. Bana söylediğine göre Yusuf Büyükkasım oto tamirciliği yapıyormuş. Ahmet Mansuroğlu 'da beni şoförlüğüm olmadığı için araç kullanacağını söyledi. Yusuf ve Ahmet ile birlikte Nurdağı, İskenderun ve Adana'da araç baktık. Ancak bize uygun araç bulamadık. Daha sonra Antakya'da istediğimiz araçları bulup satın aldık. Aldığımız minibüslerin ücretinin bir kısmını peşin ödedim. Geri kalan kısmını da 45 gün sonra ödemek üzere araç üzerinde ipotek yaptırdık. Araçların parasını bana Nasır vermişti. Araçları Yusuf Büyükkasım sanayiye götürdü. Nasır'ın market işletmek için uygun bir işyeri bulmamı söylemesi üzerine Mehmet Kılıç aracılığıyla Nasrettin H. ile tanıştım. Bu şahsın işyerini kiraladım. Kira bedeli olarak da 2.400 TL para verdim. Ben yanına gitmeden önce Nasır, Nasrettin H. ile anlaşmış. Ben sadece kira kontratı yapıp parasını verdim. Nasır Eskiocak'ı uzun süreden beri tanıyıp güvendiğim için yaptığı işlerden dolayı şüphelenmedim. Araçların ve kira kontratının neden benime adıma yapıldığından da kuşkulanmadım.”

NASIR, PATLAMADAN ÖNCE ARADI
Patlamadan yaklaşık 2-3 gün önce Nasır’ın kendisini arayarak arandığını söylediğini açıklayan Genç, özetle “Bunun üzerine Yusuf Büyükkasım'ın anahtarını getirdiği barakada onunla birlikte kalmaya başladım. Bir gece kaldıktan sona Yusuf rapor almak için Samandağ'a gitti. Patlamanın olduğu gece saat 24.00 sıralarında Ergin Ördek ve Doğan Özdemir kaldığım barakaya geldi. Bu şahısları daha önceden tanımıyordum. Ancak her ikisi de kendilerini Nasır Eskiocak'ın gönderdiğini söyledi. Doğan, barakada yanımda kaldı; ancak Ergin yanımızdan ayrıldı. Aynı gün Ergin ve Doğan gelmeden önce Yusuf da barakaya geldi ve bu şahıslar gelmeden kendi evime gittim. Suçsuz olduğumdan dolayı Harbiye Jandarma karakoluna giderek teslim oldum.” dedi. Savunmalarında diğer şahıslarla birlikte kaldığı sürede bu olaya nasıl bulaştırıldıklarını konuştuklarına işaret eden Genç, “Doğan'ın bana söylediğine göre Nasır Eskiocak kendisine kaçak sigara ve viski olduğunu, bunları getirip getiremeyeceğini sorması üzerine olaya bulaştığını, patlama ile bir ilgisinin olmadığını söyledi. Soruşturma aşamasında korktuğum için bazı şeyleri farklı dile getirdim. Suça konu araçların anahtarını ve ruhsatını patlamanın olduğu gün saat 08.00 sıralarında kaldığım barakaya gelen Nasır Eskiocak'a teslim ettim. Ben Suriye'ye gideceğim için ruhsatları ve anahtarları Nasır'a teslim ettim.” ifadelerini kullandı.

ARAÇTAKİ ŞAHISLARI NASIR’IN BELİRTTİĞİ YERE BIRAKTIM

Sanık Mehmet Kılıç, Nasır Eskiocak'ı yaklaşık 1,5-2 seneden beri tanıdığını anlattı. Kılıç, savunmalarında özetle şunlara yer verdi: “Patlamanın olduğu gün Nasır Eskiocak saat 08:00-09:00 sıralarında işyerime geldi. Arabamın anahtarını istedi. Anahtarı verdikten bir süre sonra servise gitmek üzere işe çıktığımda Nasır Eskiocak bana arabama bindirmiş olduğu 2 şahsı Nasır H.dan kiraladığımız işyerine bırakmamı istedi. Araçtaki şahısların Nasır’ın belirttiği yere bıraktım. Bu şahısları daha önceden tanımıyordum. Ancak tutuklandıktan sonra bu şahısların Doğan Özdemir ve Süleyman Evet olduğunu anladım. Atılı suçlarla benim bir ilgim yoktur. Maddi ve manevi yönden mağdurum.” Sanık Hacel Sat’da, Nasır Eskiocak’ı görmediğini kaydetti. Patlamada hayatını kaybeden dershane öğrencisi Oğulcan Tuna (17)’nin annesi Fatma, babası Ahmet ve ağabeyi Utku Tuna’ da duruşmayı gözyaşları içinde izledi.
CİHAN

Yorumlar