Reha Çamuroğlu: Alevilere PKK modeli öneriliyor

AK Parti’den 2007-2011 yılları arasında milletvekilliği yapan Tarihçi-Yazar Reha Çamuroğlu, Alevilere DHKP-C ile PKK modeli teklif edildiğini söyledi. Derin yapıların Alevilerin kulağına, “PKK silahla kazandı, siz de başarabilirsiniz.”...

Google Haberlere Abone ol
Reha Çamuroğlu: Alevilere PKK modeli öneriliyor

AK Parti’den 2007-2011 yılları arasında milletvekilliği yapan Tarihçi-Yazar Reha Çamuroğlu, Alevilere DHKP-C ile PKK modeli teklif edildiğini söyledi. Derin yapıların Alevilerin kulağına, “PKK silahla kazandı, siz de başarabilirsiniz.” mesajını fısıldadığını kaydeden Çamuroğlu, “Devlet, DHKP-C’nin merkez komitesinin üyelerini biliyor mu bilmiyor mu? DHKP-C’nin içinde kaç devlet elemanı var?” sorularını yöneltti.

Aksiyon dergisinden Bünyamin Köseli’ye konuşan Reha Çamuroğlu, Aleviler üzerine oynanan oyunlara ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Çamuroğlu’nun açıklamaları şöyle:

-Gezi Parkı olaylarıyla birlikte Alevilerle ilgili yeni bir süreç başladı. Kitlesel olarak Gezi’ye destek verildi. Gençlerin ölümü yeni mağduriyetler doğurdu. Gezi, önümüzdeki dönemde Alevilik kodlarını nasıl etkileyecek? Öngörüleriniz neler?

"Devlet, Gezi Parkı olaylarına 3,5 milyon insanın katıldığı rakamını verdi. Bu gösteriler, Hakkari’nin dağında PKK’nın elindeki uçaksavardan daha güçlüdür. Bu gücü hemen fark etmeyebilirsiniz, acısı sonra çıkar. Ülkeye sermaye gelmemesiyle çıkar, artan istikrarsızlıkla çıkar, düşmeye başlayan oy eğrinizle çıkar. 2,5 milyon oy kaybetmişsiniz. Nereden kaybettiniz bu oyu? Kimse zannetmesin ki PKK ile bugün barış süreci konuşuluyor diye silahın çözüm unsuru olduğunu düşünmesin. Bir, süreç daha sonlanmadı, neler olacak Allah bilir. İki, 30 yılda 50 bin insan öldü, bir arpa boyu yol alındı. Kimse PKK örneğinden kalkarak Alevilere aynı metotları teklif etmesin, önermesin."

-Biraz daha açar mısınız?

"Bugün Aleviler şiddete itilmeye çalışılıyor. Bugün kırmızı maskeliler… Ben devlete bir soru sormak istiyorum. DHKP-C’nin merkez komitesinin üyelerini biliyor mu bilmiyor mu ben devlete bu soruyu soruyorum. Acaba DHKP-C’nin içinde kaç devlet elemanı var? Ben de Alevilere diyorum ki, “Bakın size, PKK’nın başarıya ulaştığı söyleniyor, inanmayın. Silahla gelecek başarı bizden uzak dursun. Siz yüzbinlerle bir milyonlarla protestolarınızı yapacaksanız şehirlerin meydanlarında Anayasal haklarınızla yapın.”

Şunu mu demek istiyorsunuz; bir dönem Kürtlere, PKK üzerinden sunulan silahlı savaş, bugün DHKP-C ile Alevilere mi teklif ediliyor?

"Aynen öyle."

-Bu bir hissiyat mı yoksa elinizde somut bilgiler mi var?

"Bizim istihbarat örgütlerimiz DHKP-C’nin merkez komitesinin ismini sayabilir mi? Ben sadece bu soruyu soruyorum."

-DHKP-C’ye ciddi bir Alevi desteği var. Aleviler bu kirli oyunun farkında değil mi?

"Nasıl bilsin? Bir, Okmeydanı’ndaki kırmızı maskeliler kim? Bunu bulmak gerekiyor, bu devletin görevi. Başbakan, “Kızıl maskeliler vardı.” diyor. Ben mi yakalayacağım kızıl maskelileri, Başbakan mı? Her türlü aşağılamaya muhatap ederseniz insanlar önlerine çıkan her şeyi çözüm sanabilir. Çare zannedebilirler. Bugün o kırmızı maske takan çocuklar Alevi çocuklarıysa, Alevilik üzerine bir kere daha düşünmeniz gerekir, biz nerede hata yaptık diye. Yarın o çocuklar büyürse, problem de büyür. Bugün Türkiye’de Alevi vali var mı? Bu nasıl eşitlik. Siz yarın kalkıp cemevlerini yasal statüye kavuştursanız bir lütuf gibi Aleviler huzura mı kavuşacak? Türkiye de Alevilik meselesinin sürmesinde Sünni Müslümanların da vebali var. Çünkü Sünniler kardeşlerinin-eğer kardeşleriysek- kaderiyle ilgilenmiyor. Kardeşlerinin içerisinde bulunduğu ruh halini anlamaya çalışmıyorlar. On üç yaşında bir çocuğun neden sokakta vurulduğunu anlayamayan bir Müslümanlığı ben anlayamıyorum. (Gözleri doluyor bu esnada) Ben AK Parti’de bununla karşılaştım. “

‘HAYRETTİN KARAMAN HOCA, KENDİNİ ŞEYHÜLİSLAM SANIYOR’

-Alevi olduğu için öğretmeni tarafından kötü muamele gören öğrencinin babasını arayan, Muharrem orucu iftarlarına katılan, Alevi çalıştayları düzenleyen bir Başbakan vardı 2010 öncesinde. Son dönemlerde ise Başbakan Alevilerle ilgili ciddi bir ötekileştirici üsluba sarıldı. Bir takiye mi söz konusuydu Alevi Çalıştayları döneminde?

"Bir başka örnek vereyim; Hayrettin Karaman. Hayrettin Hoca’nın başına taş mı düştü acaba? Hayrettin Hoca hep böyle miydi, hep böyleydi de zamanını mı bekledi? Yoksa Hayrettin hoca, dün, tartışılabilir, demokratik bir toplumda tartışılabilir bir insandı da birden bire mi değişti? Şimdi Hayrettin Hoca güçten bahsediyor. “Eskiden bu kadar güçlü değildik” diyor. Demek ki Hayrettin Hoca, güçlendiği oranda çehresi değişecek. Ben bir tek şey anlatmak istiyorum bunu okurunuz nasıl anlamak istiyorsa öyle yorumlar. Muaviye, Hz. Hasan’a yalvarır, der ki, 'Aman ümmet arasında çatışmalar çıkmasın, sen çok aziz bir kişisin, ulu bir kişisin, sen Peygamberimizin yüce torunusun, âlim bir kişisin. Gel siyasetle uğraşma gel hilafeti bana ver. Ben de sana, o yüce şahsına uygun bir konum sağlayayım. Ailenin bütün fertlerini güvence altına alayım gel bana biat et.” Hz. Hasan biat eder. Nedir düşüncesi? Daha başka Sıffinler olmasın daha başka Cemeller olmasın, budur düşüncesi. Muaviye Kufe’ye girer oturur tahta. Hz. Hasan gelir yanına oturur. Muaviye bağırır: “Kalksana be adam, Halifenin karşısındasın!” Muaviye siyaseti güce oranla değişir. Muaviye siyaseti uzun süre devam ederse Yezid siyasetine dönüşür. Ondan Allah bütün Müslümanları korusun… Ben Hayrettin Karaman’ın anladığı biatın Muaviye biatı olduğunu düşünüyorum. Kendisi de herhalde gücün zevkinden mahrum kalmıştı. Olgun yaşlarda güce kavuşmanın mutluluğunu yaşıyor. Dünya adamla fena dalga geçer. Dünyaya bu kadar kapılmak eminim şeytanı güldürüyordur… Türkiye’de bugün etkisini gösteren siyasi anlayış en büyük zararı İslam’ın kendisine verecek. Bugün Hayrettin Karaman, kendini Şeyhülislam zannediyor. Hükümet kendini hilafet makamında zannediyor. Burada ciddi bir problem var. Biz dini dışlayan laiklik anlayışını şeyhülislam başımıza gelsin diye eleştirmedik. 411 parmaktan biri benimdi. Ben başörtülü bir kadın, başörtüsüzü ezsin diye oy vermedim. Başörtülü bir kadınla başörtüsüz bir kadın hukuki eşitlik içerisinde yaşasınlar diye oy verdim.”

Röportajın tamamı, Aksiyon dergisinde.

CİHAN

Yorumlar