Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Eker: "Türkiye'nin Recep Tayyip Erdoğan eliyle Kürt meselesini barış içerisinde çözmesine fırsat vermek istemiyorlar. Onun için PKK gibi, IŞİD gibi kanlı terör örgütlerini veya başka terör örgütlerini taşeron olarak, kiralayarak devreye koyuyorlar. Buradaki bütün mesele Türkiye kendi meselesini, sorunu çözme, yarasını tedavi etme yeteneği kazanmasın."

Google Haberlere Abone ol
Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Mehdi Eker, "Türkiye'nin Recep Tayyip Erdoğan eliyle Kürt meselesini barış içerisinde çözmesine fırsat vermek istemiyorlar. Onun için PKK gibi, IŞİD gibi kanlı terör örgütlerini veya başka terör örgütlerini taşeron olarak, kiralayarak devreye koyuyorlar." dedi.

Eker, Beyaz Hareket Derneğince Grand Cevahir Otel'de düzenlenen Recep Tayyip Erdoğan Sempozyumu'nda, "Recep Tayyip Erdoğan'ın Siyasi Hayatı" başlıklı oturumda konuştu.

Sempozyumun önemli bir adım olduğunu belirten Eker, "Çünkü milletlerin tarihinde Recep Tayyip Erdoğan gibi liderlerin sayısı fazla değildir. O nedenle insanlığın gerek siyasi tarih, gerek yönetim kültürü, gerek sosyokültürel parametreler açısından bu tür önemli şahsiyetlerin hayatlarının mefkuresinin, düşüncelerinin çok iyi anlatılması, irdelenmesi gerekiyor. Bu ne kadar iyi tanınır, bilinir, bunu inşa eden süreç, değerler ne kadar iyi tanımlanırsa, anlatılırsa insanlık için o kadar değer üretir." ifadelerini kullandı.

Eker, Erdoğan ile ilgili üniversitelerin muhakkak tez konuları çalışması gerektiğini aktararak, şöyle devam etti:

"Çünkü bir milletin, hatta bir ümmetin tarihinde, milleti İbrahim milleti olarak kastediyorum, yani Ortadoğu, Balkanlar ve Kafkasya coğrafyasını tamamen içine alan bir coğrafyadaki tüm semavi dinlere mensup, İbrahim milletinin kültürü olarak, onların beklentilerinin 170 yıllık tezahürüdür. Tanzimat'tan itibaren bu coğrafya bir sıkışma, tehdit, varlık mücadelesi alanına girdi. Buradan çıkışın hangi reçeteyle mümkün olduğuna dair çeşitli tartışmalar çıktı. İşte bütün bu tartışmalar sürecinde Tanzimat'tan itibaren yerli ama değerleri itibarıyla evrensel reçeteyi sunan bir görüşün lideridir Recep Tayyip Erdoğan. Onun somut ve cisimleşmiş halidir. Recep Tayyip Erdoğan'ın aslında mefkuresi bu düşüncedir. Samimi, sahici ve tabii bir insandır. İnsan olarak bu vasıflarını bilmeden, tanımlamadan liderlik kumaşının, o kumaşın dokusunu tasvir etmek de çok kolay değildir. Liderlik kumaşını belirleyen vasıflar arasında bunlar da son derece önemli."

Eker, tüm milletlerin ve kültürlerin tarihsel bir hesabı, vizyonu ve hedefleri olduğunu anlatarak, "Bizim üzerinde yaşadığımız coğrafya, yani İbrahim milletinin coğrafyası hep iştah kabartmıştır. Bu yeni değildir. Yani Ortaçağ, Batılıların karanlık dediği ama bizim aydınlık çağımız olan Ortaçağ'da, İslam aleminin üzerinde yaşadığı coğrafya iktisadi ve ticari yollara hakim olması, bilimi, sanatı ve medeniyeti geliştirmesi, bu sahada Avrupa'yı farklı arayışlara götürdü. Daha sonra karşı karşıya kaldığımız bütün süreç aslında bunun bir getirisi." diye konuştu.

- "Erdoğan bertaraf edilirse Türkiye kolay bertaraf edilir"

Erdoğan'ın, milletin arzularına tercüman olan "milletin adamları" denilen Turgut Özal, Necmettin Erbakan, Adnan Menderes'in yaşadıklarından dersler çıkararak, onların birikimlerinden de istifade ederek kendi tasavvurunu ve liderlik kumaşını sererek yeni bir çığır açtığını dile getiren Eker, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bugünlerde ben Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan saldırıları bir yönüyle Sultan Abdülhamit'e karşı yapılanlara benzetiyorum. Tarihsel olarak bir birine benzer tarafları var. Yani o tarihte İslam coğrafyası üzerindeki hesapta, Osmanlı mülkünün parçalanması, Ortadoğu'nun yeniden şekillenmesiyle ilgili kurulan tezgahlar, 2016'da yapılanlarla önemli benzerlik gösteriyor. Onun için buradan Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğine çok ama çok ihtiyaç var. Ona çok ciddi şekilde sarılmak, onu muhafaza etmek ve korumak son derece de önemli bir ihtiyaç."

Eker, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı döneminde çalışmaya başladığı ve o dönemde de asla yerel kalmayarak, hep ulusal ve küresel ölçeği hedefleyen Erdoğan'ın, Tanzimat'tan bu yana yerli düşünceden yana ama değerleri evrensel olan önemli fikir, dava, mücadele, sanat ve edebiyat adamlarının ekollerini tasvir ettikleri Asım'ın, Büyük Doğu ve diriliş nesillerinin temsilcisi olduğunu söyledi.

Erdoğan'ın, partiye kapatma davası açıldığında da e-muhtıra yayınlandığında da yüzünde hiçbir şekilde korku görmediğini dile getiren Eker, "Kararlı duruş, siyasi hayatının zor dönemlerinin tamamında vardı. 17 Aralık'ta da evet, sesinin yüksek olduğu, öfkesini, kızgınlığını ifade ettiği dönemler var. Bu onun sahiciliğinin, samimiyetinin sadece ölçüsüdür. Onun tezahürüdür, ifadesidir." değerlendirmesinde bulundu.

Eker, Türkiye'nin Erdoğan'ın liderliğindeki AK Parti ile 90, 100 yıldır görmediği bir seviyeye ulaştığını, her sektörün 3-5 kat büyüdüğünü vurgulayarak, konuşmasına şöyle devam etti:

"Öyle iddia edildiği gibi despot bir insan değil. Bu iftiradır. Dolayısıyla sadece duruşu, samimi, tabii, doğaldır. Biz bu süreçte bütün gözlerin aynı 19. yüzyılın sonunda Osmanlı İmparatorluğu'na dikildiği gibi bugün Ortadoğu'ya yeniden biçim ve şekil vermeye çalışanların Recep Tayyip Erdoğan üzerinden bunu yapmaya kalkıştıklarını gördük. Recep Tayyip Erdoğan semboldür. Milletin dik duruşunun sembolüdür. Türkiye'nin büyümesinin, istikrarlı şekilde gelişmesinin sözüne itibar edilir, sözü dinlenir bir ülke olmasının sembolüdür. Eğer Recep Tayyip Erdoğan bertaraf edilirse Türkiye kolay bertaraf edilir. Onun için ona saldırıyorlar. Aslında bütün millete yapılan saldırı onun şahsında yoğunlaşıyor. Hedef olarak seçilmesinin sebebi bu. Çünkü gerçekten liderliğiyle, dirayetiyle, bütün yaşadığımız süreçlerde Gezi olaylarının olduğu Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün temel atma törenindeydik. Oradan Afrika'ya gitti. O süreci, buradaki gelişmeleri oradan izledi, bilgiler aldı. Oradan buradaki arkadaşlara 'Bakın, bunun arkasındaki hadiseyi görün. Bunun arkasında bir şey var, onu görün.' Duruşuyla, gerçekten sonra da hava alanındaki karşılamayla birlikte duruma bizzat vaziyet etti. Onun dirayetiyle, duruşuyla bu iş savuşturuldu."

- "Kürt meselesinin çözülmesine fırsat vermek istemiyorlar"

Erdoğan'ın kendisinden önceki liderlerden farklı olarak, Türkiye'nin temel siyasal meselelerini ayrı bir üslup, tarzla, geniş bir perspektifle, merhametle, şefkatle, dirayetle ele almayı bildiğini dile getiren Eker, "Bundan Ortadoğu üzerinde hesabı olanlar rahatsız oldu. Türkiye'nin Recep Tayyip Erdoğan eliyle Kürt meselesini barış içerisinde çözmesine fırsat vermek istemiyorlar. Onun için PKK gibi, IŞİD gibi kanlı terör örgütlerini veya başka terör örgütlerini taşeron olarak, kiralayarak devreye koyuyorlar. Buradaki bütün mesele Türkiye kendi meselesini, sorunu çözme, yarasını tedavi etme yeteneği kazanmasın." ifadelerini kullandı.

Erdoğan'ın bu sorunu küresel barış ve siyasetle ilgili bir mesele olarak gördüğünü aktaran Eker, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bütün bu tür gelişmelerin arkasında 2005'te konuşmayı yaptığında PKK mayınlamalara başlamıştı. 2013'te PKK ile tam belli bir süreç yaşanıyor teröre karşı mücadelede kulağına fısıldadılar gezi olayları çıkarıldı. O atlatıldı 17 Aralık süreci başladı. Hiçbirisi bunların sebepsiz değildir. Recep Tayyip Erdoğan'ı hedefe koymalarının sebebi Türkiye'nin duruşunu, yürüyüşünü engellemek, gelişmesini engellemek. Mazlumların ve tüm Ortadoğu coğrafyasının, Afrika'nın, Balkanlar'ın, Kafkaslar'ın umudu haline gelen Türkiye'yi durdurmanın yolu Recep Tayyip Erdoğan'ı tasfiye etmeye çalışmaktır. Şu anda yapılan odur. Ama bu millet yaklaşık 160 senedir beklediği liderini bulmuş, onu Allah da sevdirmiş, kullar da seviyor. O sevgi var olduğu sürece Allah'ın izniyle bunlar galip gelemeyeceklerdir."

- Ravza Kavakçı Kan

AK Parti İstanbul Milletvekili Ravza Kavakçı Kan da Erdoğan'a ilişkin şunları kaydetti:

"Sayın Cumhurbaşkanımız bizim ailemiz için de çok kıymetli bir insan. İlk ablamın aday olduğu dönemde ki hemen Pınarhisar dönemiyle aynı zamana denk geliyor. Sayın Cumhurbaşkanımızı o zaman hep beraber Pınarhisar'a uğurlamıştık. Onun o dönemki ablama nasihatlarını hatırlıyorum. Seçimin akabinde yine bir Pınarhisar ziyaretinde sonradan ne kadar gerçek olduğunu gördüğümüz, ona sahip çıkılacak mı, çıkılmayacak mı endişesini bir ağabey olarak paylaştığını ve birçok insan seçilmiş ilk başörtülü milletvekiline başta destek verir gözüküp, daha ilk adımda arkadan kayboldukları bir zamanda hapishaneden arayıp, 'Kardeşim, şunlarla görüş, onlar sana yardımcı olur.' deyip, dışarıdaki dostlarını bize yönlendirdiğini, desteğini yanımızda hissettiğimizi biliyorum. Müslümanca duruşu var Tayyip Erdoğan'ın, özgüvenli bir duruşu var. İmam Hatipli insanların hor görüldüğünü, onların 'ölü yıkayıcı' şeklinde etiketlendiği bir dönemde özgüveniyle, dik duruşuyla bir güzel üsvetün hasenedir."

 

Yorumlar