Psikiyatr Merter: Depresyon ve şiddette artış var, medya tahrik ediyor
Toplumu olumsuz etkileyen şiddet, sanal ortam ve medyatik olumsuzluklar, nefs psikolojisi ve rüyalar içerikli bir araştırmanın konusu oldu.
Toplumu olumsuz etkileyen şiddet, sanal ortam ve medyatik
olumsuzluklar, nefs psikolojisi ve rüyalar içerikli bir
araştırmanın konusu oldu. Dünyadaki 'Transpersonal Psychology
dalının Türkiye'deki öncüsü olan Psikiyatr Dr. Mustafa Merter,
kadın cinayetlerinden internet bağımlılığına kadar pek çok konuyu
masaya yatırdı. Toplumda depresyon ve şiddette artış olduğunu
kaydeden Merter, reklam endüstrisi ile medyanın tahrik edici rolüne
işaret etti. Rüyalarla ilgili dikkat çeken tespitleri olan Merter,
“Her insan rüyalar vasıtası ile can'ıyla bağlantı halinde. Eğer
biraz tefekkür ederse bir bakıyor ki bir davranışı ile ilgili
uyarıları, düzeltmeleri gelmiş." ifadelerini kullandı.
Türkiye'de 'Benötesi' psikolojisi ve terapisi alanının önemli
isimlerinden Dr. Mustafa Merter, yıllarca hem yurt dışında aldığı
eğitim hem de hastaları üzerinden edindiği tecrübelerine 'Nefs
Psikolojisi ve Rüyaların Dili' isimli kitabında topladı. Merter,
özellikle Batı psikolojisinin manevi yanı ihmal ettiğini ancak bunu
kapatmak için Uzakdoğu öğretilerinden yararlanma yoluna gittiğini
söyledi. Merter, Batı psikolojisinin kısıtlı olduğunun altını
çizerek, “Tüm dini öğretilere veto koyması nedeniyle kısıtlıdır,
yetersizdir, bilmez. Batılı bir bilim adamının dediği gibi ‘biz
inanı beline kadar anladık, belden yukarısını anlamadık’ der.
İnsanın esas varlığı üst varlığıdır, belden yukarısıdır. Bundan
yola çıkan batılı psikoloji uzmanları tasavvuftan ziyade Uzakdoğu
maneviyat öğretilerinden esinlenerek eksikliklerini tamamlamak
istediler. Bu çerçevede de Transpersonel Psychology (Benötesi
Psikolojisi) akımı doğmuştur. Biz de bu akımı Türkiye’de tasavvufi
açıdan insanı anlamaya çalışıyoruz.” dedi.
Türkiye'nin kanayan yaralarından biri olan kadın cinayetleri,
şiddet eğilimi ve depresyona iten etkenleri pek çok etki alanı olan
bir yapı ile açıklayan Merter, medya ve reklam endüstrisinin bu
konuda tahrikkar bir yanı olduğuna vurgu yaptı. İnsanların 'sahip
oldukça mutlu olacağı' inancı ile hareket ettiğini hatırlatan
Merter, "Büyükşehirlerdeki hayatı görüyoruz. Materyalist,
maddeperestlik, tüketim toplumu ve ahlakı, alışveriş merkezi
sendromu, yani sahip olarak mutlu olacağını sanan insanlar var ve
bunların sayısı giderek artıyor. Kredi kartı borçları, imkanı
yokken banka kredisi alanlar vs bir çok bu gibi durumlarla
karşılaşıyoruz ve reklam endüstrisi, medya bunu tahrik ediyor. Aynı
zamanda edepsizliğin ve şehvetin tahrik edildiği gibi gıybet,
suizan gibi konular da sürekli bize zarar verdiği halde bunların
sunulduğu ortamda, insanın dengesini bozmak için ellerinden gelen
her şeyi yapıyorlar." şeklinde konuştu.
KENDİ KENDİNİ YİYEN BİR MEDYA
Batıdaki değerlere kıyasla Türkiye'de de depresyon, kaygı ve
anksiyetede artış olduğunu belirten Merter, medyatik zehirlenme
kavramı üzerine vurgu yaptı. Merter, "İnsanların teşhir edildiğini,
rezil edildiğini ve bu rezilliklerin model olarak sunulduğu daha
fazla tüketsinler, daha fazla bilmem ne yapsınlar denilen bir
kültür içindeyiz. Akla hayale rezillik adına ne gelirse bunları
satır aralarında haber verirken mesela... filanca filanca ile
ilişkisi varken başkasıyla da ilişki kurdu gibi... Sürekli zehir
enjekte ederek gençliğin dengesini bozmak istiyorlar. Ama
bilmiyorlar ki kendi çocukları da bunlara kurban oluyor. Bir tabir
vardır psikolojide, kendi kuyruğunu yutmuş yılan gibi... Uroborus
derler buna. Uzun bir yılan başka bir yılanı yutuyorum zannederken
kendi kuyruğunu yutmuş, kendi kendini yiyor. İşte böyle kendi
kendini yiyen bir medya... Bize bu davranışlar hep özgürlük olarak
anlatıldı. Yalanlar üzerimize böyle geldi. Ama yalanlardan uyanma
zamanı geldi, yok arkadaş sen bunu yaptığın zaman gelişmiyorsun,
düşüyorsun. Ama düşmeyi bilmek için de altı ve üstü bilmek lazım."
ifadelerini kullandı.
'RÜYA, CAN İLE İRTİBATTIR'
Rüyalar konusu Benötesi Psikoterapisi’nde çok önemli bir yere
sahip. Merter'in ifadeleri rüyalarla ilgili farklı bir boyutu daha
ortaya koyuyor. Rüya yorumu konusunda çok dikkatli davranılmasının
elzem olduğunu hatırlatan Merter, "Rüyalar içimizdeki bir mürebbi
bize sürekli uyarılar vererek, sürekli ilham vererek.. Hadis-i
Şerif'te Efendimiz, 'Vahiy müessesesi kapanmıştır ama sadık salih
rüyalar vardır' diyor. Yani vahiy müessesesine yakın bir fonksiyon
taşıyor rüyalar. Eğer ibret gözüyle bakarsak ders alırsak
rüyadan... Ama biz rüyayı kendi kafamıza göre yorumlarsak o rüyanın
anlamını bozabiliriz. Her insan rüyalar vasıtası ile, can'ıyla
bağlantı halinde. Eğer biraz tefekkür ederse bir bakıyor ki bir
davranışı ile ilgili uyarıları, düzeltmeleri gelmiş. Rüya herkese
anlatılmaz, manevi rüyalarda bu ilmin gerçek sahipleri mürşid-i
kamillerdir." diye konuştu.
Dr. Merter'in dikkat çeken vurgularından biri de depresyon halinin
mili ekonomiye zararı konusu. Batı'ya oranla depresyon ve
sonrasında izlenen sürecin ekonomik anlamda büyüklüğünün ve
etkisinin Batı'dan daha düşük olduğunu belirten Merter, bunda dini
bağlılıkların ve İslam'ın büyük etkisi olduğunun altını çizdi.
Merter, bu konuda şu tespitleri yaptı: "Batıda yüzde 25-30
oranlarına geldi bu kayıp. Doğru düzgün alan taramaları yapılmadığı
için bizde tam istatistik yok. Ama ümit ediyorum ki biz bir kaç
adım daha gerideyiz. Dinimiz, geleneklerimiz bizi daha koruyor.
Virüs gibi düşünürsek bu Batı'dan gelen virüse karşı biraz daha
bağışıklığımız var. Ama bağışıklık giderek azalıyor çünkü akış
artıyor, tsunami gibi. Bir duvar yapmışsın tsunamiye karşı ama
tsunami daha da artarsa ne olacak? O duvarı da aşacak. Yani İslam
bu duvar."
'İNSAN, CEP TELEFONU, İNTERNET BAĞIMLILIĞINDA ORTA YOLU BULMALI
Günümüzde bir çok kişi için vazgeçilmez bir alışkanlık haline gelen
internet, cep telefonları ve bu kavramların getirdiği bağımlılık da
Merter'in analiz konularından biri. İnsanın öncelikli olarak
tefekkür boyutuyla hareket etmesi ve ihtiyaçları konusunda bir orta
yol algısı oluşturmasının hayati derecede önemli olduğunu belirten
Merter, "İnsan sadece zihinden ibaret değildir, hem rasyonel hem de
kalbi olan bir varlıktır. Kalbimizi bir çanak anten gibi düşünürsek
işaret anlamında Allah'ın ayetlerini yakalayan, özümleyen ve
tefekkür yoluyla bir sonuç çıkartan bir alettir. İnsan dengeli
yaşayacak ama aynı zamanda kalbini körleştirmeyecek. Sanal
bağımlılığın en büyük tehlikelerinden bir tanesi, o ayetlerle,
Matriks'in içine hapsolduğumuz zaman, ne oluyor... İlahi feyizleri,
ilhamatı yakalayamaz hale geliyoruz, çanak anten çalışmıyor. O
kadar önemli bir şey ki bu, ama bunu kalp diye bir şey olduğunu
bilirsen anlarsın. Modern psikoloji bunu bilmiyor, kalpsiz bir
modern psikoloji var." diye konuştu.
CİHAN
Yorumlar