Prof. Bacık: Hükümet üzerinde baskı hata yaptırır, yapmamak gerekir

İpek Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Bacık, Musul Konsolosluğu’nun IŞİD terör örgütü tarafından basılıp, başkonsolos ve çalışanların rehin alınmasıyla ilgili sağduyu çağrısı yaptı. Hükümetin...

Google Haberlere Abone ol
Prof. Bacık: Hükümet üzerinde baskı hata yaptırır, yapmamak gerekir

İpek Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Gökhan Bacık, Musul Konsolosluğu’nun IŞİD terör örgütü tarafından basılıp, başkonsolos ve çalışanların rehin alınmasıyla ilgili sağduyu çağrısı yaptı. Hükümetin baskı altında kaldığı için yanlış yapma ihtimali olacağını ifade eden Prof. Bacık, “Hükümet hiçbir şey yapmıyor baskısı kamuoyunda oluşsa, hükümet bir şey yapma ihtiyacı duyabilir. Fakat burada basit bir meseleyle karşı karşıya değiliz. Çok sayıda silahlı büyük yapılar olan bir yer. O yüzden hükümet üzerinde bu tür durumlarda baskı yapmamak gerekiyor.” dedi.

İpek Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Gökhan Bacık, Musul Konsolosluğu’nun IŞİD terör örgütü tarafından basılıp, başkonsolos ve çalışanların rehin alınmasını Cihan’a değerlendirdi. Bacık, şöyle konuştu: “Burada genel bir çerçeveyi çizmek isterim bu durumlar hükümetler için zor durumlardır. Buna biz sembolik saldırı diyoruz. Ankara’nın Suriye meselesinde bazı değişiklikler yapması kaçınılmaz yani yanlış yapılmıştır, yanlış öngörülmüştür ama karşı karşıya kaldığımız vaziyet öngördüğümüz vaziyet değil, bunun da işaretlerini vermeye başlamıştı. Fakat hükümet şu anda sembolik bir meselede baskı altında kaldığı için yanlış yapma ihtimali var. Bu kritik savaş döneminde asker göndermenin tartışıldığı bir dönemde biraz sağduyulu olmak gerekiyor. Çünkü bu konuştuğumuz alan rahatlıkla müdahale edeceğimiz bir alan değil. Yani 15 bin asker soktuğumuz zaman kim orada El-Kaideci, kimle savaşacaksınız. O nedenle Türkiye’de ilk refleks bu tür olaylar olduğu zaman Hatay’da uçak düştüğü zaman bu kolay bir şey değil. Bu bölge, bildiğimiz bir bölgede değil yani bu 'Arap Baharı'ndan sonra Suriye meselesi bize ne gösterdi, biz burayı bilmiyoruz, öngördüğümüz gibi değil. Hal böyle olunca hükümet üzerinde baskıyı artırmamak gerekiyor. Hükümeti çok böyle bir hiçbir şey yapmıyor baskısı kamuoyunda oluşsa hükümet bir şey yapma ihtiyacı duyabilir. Fakat burada basit bir meseleyle karşı karşıya değiliz. Çok sayıda silahlı büyük yapılar olan bir yer. O yüzden hükümet üzerinde bu tür durumlarda baskı yapmamak gerekiyor. Bu bir yanlışa yol açabilir kamuoyu baskısı beklentiyi arttırırsa, buradan bir hayalci biz buraya gireriz düzeltiriz buna ihtimal yok. Yani bu bölge düzenli bir ordu ile manevra yapabileceğiniz bir alan değil, havadan yapsanız hedefler belli değil, burası kaotik bir bölge.”

Musul’da yaşanan olayların sürpriz olmadığını ifade eden Bacık, şöyle devam etti: “Suriye’yi bölgeyi çalışan insanların yazıp çizdiklerine bakarsanız. Birincisi, gelişmelerden bunun işaretleri çok önceden görülen yapılardı. İkincisi burada nasıl ne kadar Musul elde kalır, bu tartışmaya açık şu anda ama bu karşı karşıya kaldığımız olayın bölgeye stratejik dengeler açısından birinci dereceden önemli olduğunun kanaatindeyim. Çok dramatik bir durumla karşı karşıyayız, gerçekten burada geleneksel olarak ülkesel devlet dediğimiz Türkiye, Irak gibi yapıların dışında kökeni bölgenin dışında bir örgüt buraya gelip yerleşerek insan istihdam ederek. Şimdi size şöyle örnek vereyim; binlerce insanı besliyorsunuz, bunların ekmeğini nereden alıyorsunuz? Demek ki birileri, Türkiye dahil, buğday satıyor buraya, bu sistemi kuruyorsunuz, daha sonra stratejik kurmay zekası ile büyükelçilik, konsolosluk basmaya başlıyorsunuz. Bu çok üst düzey bir örgütlenmeye karşı karşıyayız; bunun stratejisi, haberleşmesi, lojistiği hal böyle olunca burada karşınızda tabiri caizse devletçik gibi davranan bir yapı var.”

Dünyanın periferisinde olan radikalizmin Suriye sınırıyla Avrupa’nın içine girdiğine dikkat çeken Prof. Bacık, “Bununla kim çatışacak, bu ihaleyi alan bir jeopolitik strateji üretecektir. Dolayısıyla Kürt sorunundan tutun mesela şöyle bir örnek vereyim, bir hafta öncesine kadar Maliki ile Irak Kürtleri arasındaki ilişki nasıldı, şimdi nasıl, şimdi birlikte bir araya gelme ihtimali var. Dolayısıyla bu bölgede konuştuğumuz kaotik bölge jeopolitiği ile ilgili her şeyi ileri düzeyde etkileyecektir.” diye konuştu.

"EL KAİDE SORUNU TÜRKİYE’DE CİDDİYE ALINMIYOR"

IŞİD örgütünün coğrafi olarak Irak'ın Kürdistan bölgesini tehdit ettiğini belirten Bacık, “Yani burada birinci tehdit asıl Kürdistan bölgesine geliyor. Dolayısıyla buradaki bu bölge adına konuşanların buna karşı tavrı, bu alacakları tavır Amerika ile ilişkilerini değiştirecek, alacakları tavır Şam ile ilişkilerini değiştirecek. Şöyle bir senaryo hayal edin; Şam’dan 3 tane uçak kalksa IŞİD’i bombalasa Ankara’nın tepkisi ne olacak, bizim tepkimiz ne olacak, dolayısıyla bu çok karmaşık bir konu. Diğer nokta ise burada bu konuştuğumuz bütün jeopolitik dengeleri değiştiren bir aktör var artık. Mesele şu Türkiye’de yanlış bir algı var. Suriye’de en kolay şey radikalizmin kök bulmasıdır. Radikalizm, devletin olmadığı yerde 6-8 ay arasında kendini dönüştürecek bir ekonomi oluşturuyor. Bunu algılamamız gerekiyor. İkinci nokta da şu El-Kaide batı Avrupa’da en büyük eylemlerini nerede yapmıştır. Bazıların Türkiye’de yapmıştır. Yani El-Kaide sorunu Türkiye’de ciddiye alınmıyor. Elitler düzeyinde alınmıyor, hükümet düzeyinde alınmıyor, yani sanki bir kısım insanlar, bunlar zaten Batının maşası açıklaması ne olursa olsun bu sorunlar ciddiye alınmıyor.” şeklinde konuştu.

"IŞİD KALIRSA YÜZBİNLERCE İNSAN GÖÇ EDEBİLİR"

Ortadoğu’nun birkaç yüzyıldır kaotik yapısı olduğunu vurgulayan Bacık, son 3 yılda yaşanan olayların artık mülteci olayına değil insan göçüne dönüştüğünü kaydetti. Bacık, şöyle devam etti: “Eğer IŞİD burada kalırsa yüzbinlerce insan hareket etmiştir, etmeye başlamıştır, şu an itibari ile bunlar kalıcı olacaktır. Bu Ortadoğu’nun doğası, yani bu Ortadoğu birkaç yüzyıldır böyle bu kaotik yapı. Dolayısıyla burada kritik nokta şu; bu göçlerin çoğu kalıcı, bu göçlere mülteci olarak bakamayız yani. Türkiye’ye gelen Suriyelilerin hepsi nereye geri dönecek. Yani Suriye meselesi bugün başlasa 25 yıl daha devam edecek bu insanları nereye göndereceksiniz. Hangi hayata tekrar entegre olacaklar böyle bir ihtimal kalmadı. Herkes kendi sosyal sınıfına göre; zenginler Beyrut’a, daha az zenginler İstanbul’a, daha az zenginler Antep’e yerleşmeye başladılar. Hiç parası olmayanlar kamplarda kalıyorlar. Bu olayın insani boyutu dolayısıyla bu İŞİD’den dolayı da çünkü İŞİD ile yaşamak çok zor bir şey, Kuzey Suriye’den bahsediyoruz, buradaki insanlar muhafazakar olmakla birlikte IŞİD tarzı bir rejim ile alışmaları çok zor, büyük olasılıkla şu an itibariyle herkes akrabalık bağlarına göre nüfus hareketlerine başlamıştır kanaatindeyim.”

"KÜRT SİYASETİ GÜÇ KAZANACAK"

Bu konjonktürde Kürt siyasetinin güç kazanacağını ifade eden Bacık, "Zaten güçlü, şu anda seçim süreci var pazarlık gücü var. Şimdi bu kadar büyük bir sorun karşısında kimse bunlarla aramız kötü olsun demeyecektir. Konjektür olarak Kürt siyasetinin ben bölgedeki diğer ülkelere göre güç kazanacağını düşünüyorum. Bu kadar büyük bir bela varken, hiçbir kurulu düzen Irak Malik’i rejimi Türkiye’deki Erdoğan hükümeti Kürtlerle bir sorun istemeyecektir, yani olayı bir noktaya getirmeyecektir. Yaklaşık 10 yıldır bölgedeki bütün konjonktür Kürt siyasetinin lehine oluşuyor. Bu biraz şartların gerektirdiği, biraz da Kürt siyasetinin akıllı bir politika izlemesi yani buradaki aktörleri karşılaştırdığımız zaman Kürt siyasetinin öngörülerinin bölgesel dinamiklerini doğru okuduğunu görüyoruz." şeklinde konuştu.

"YIKMAK İÇİN GELENLER ESED’E HAYAT ÖPÜCÜĞÜ VERİYOR"

Uluslararası sistemin IŞİD örgütünden kurtulmak için Esed ile çalışabileceğine vurgu yapan Bacık, şöyle devam etti: “Bu hiç akla uzak bir şey değil. Şimdi bakın 1 yıl önce Türkiye’de ne konuşuluyordu, Sisi. Bugün cumhurbaşkanı düzeyinde Sisi’yi kutladık. 1 yıl önce de bazı uzmanlar El-Kaide ve IŞİD’den bir numara çıkmaz dedikleri zaman, siz Suriye’yi bilmiyorsunuz oryantalistsiniz işte o bizim başımızın belası oldu yani film tersine dönmüş durumda. Esed, çok ciddi suçlar işlemiş, uluslararası camia tarafından belli bir noktaya artık getirebileceği kanaatinde değilim. İnsanlara karşı suç işlediği üzerinde bir ittifak oluşmuş durumda, yani Batının Esed konusunda sakinliği ile algısını karıştırmamak lazım. Batı sakin bir şey yapmıyor ama Esed’i normal biri olarak görmüyor. Buradaki mesele şu IŞİD’ in bu tavrı Esed’ın jeopolitik fırsatını artırmıştır, hiç şüphe yok buna. Çünkü bu olay Lübnan’da olsaydı başka bir şey derdik. Ama bunlar Esed’i yıkmak için ortaya çıkmış yapılar, yani Suriye’de bir diktatör var. 'Bu insanlar özgürlük savaşçısı, Suriye’yi kurtaracak adamlar bunlar' dediğimiz için Esed oturduğu yerden bir fırsat oluşturmaktadır. Bu fırsat enerjisini nasıl paraya çevireceği, siyasete çevireceği, Esed’in yeteneğidir, bunu yapabilir. IŞİD Musul’u işgal etmişken, Türkiye’nin konsolosluğu basılmışken, uluslararası hiçbir aktör Esed ne yapıyor bununla ilgilenmeyecektir. Esed’i yıkmak için Suriye’ye gelen bu gruplar kaderin cilvesine bakın Esed’a hayat fırsatı veriyorlar.”

CİHAN

Yorumlar