"Panik atağınız sizi değil siz panik atağınızı yönetin"

Samsun Medical Park Tıp Merkezi’nden Psikolog Enise Öziç günümüzde giderek artan ve çağın hastalığı olarak nitelendirilen 'panik atak hastalığının yönetilmesi' hakkında bilgi verdi.

Google Haberlere Abone ol
"Panik atağınız sizi değil siz panik atağınızı yönetin"

Samsun Medical Park Tıp Merkezi’nden Psikolog Enise Öziç günümüzde giderek artan ve çağın hastalığı olarak nitelendirilen 'panik atak hastalığının yönetilmesi' hakkında bilgi verdi.

    Halk arasında en çok “Çıldırabilirim, aklımı yitirmekten korkuyorum, her an 'ya panik atak gelirse' korkusuyla yaşamaktan yoruldum, her atak geçirme anında ölümü hissetmek beni çok yoruyor.” gibi cümlelerin sıklıkla kullanıldığını hatırlatan Psikolog Enise Öziç, söz konusu söylemlerin panik atak bozukluğunu yaşayan birçok kişinin hissettiği ve düşündüğü ifadelerden sadece bir kaçı olarak karşılarına çıktığını söyledi.

    Olumsuz cümlelerin panik hastasının hayatına girdiğinde sadece düşünce ve duygularını etkilemekle kalmadığını kaydeden Öziç, “Ayrıca sosyal hayatına, yaşamdan aldığı zevki ve gündelik uğraşlardaki işlev düzeyini düşürmektedir. Bazen kişinin ‘rahatlıkla dışarıya çıkamıyorum’, ‘ya bayılırsam, ya rezil olursam’, ‘kapalı alanlarda durmaya tahammül edemiyorum’ gibi ifadeler kullanması bu duruma örnek olarak sunulabilir.” diye konuştu. Bu şekilde düşünüyor olmanın panik hastası olduğumuzu göstermeyeceğini vurgulayan Psikolog Öziç, “Panik hastası olup olmadığımızı etkin bir psikiyatrik muayene ile kesinleştirebiliriz. Panik bozukluk, vücutta meydana gelen birtakım belirtilerin yanlış yorumlanması ile belirginleşmektedir ve korkuya kapılma şeklinde devam etmektedir. Örneğin Panik hastaları panik nöbeti geldiğini hissettiği anda oldukça endişelenerek önlem alma çabasına girmektedirler ve aşırı heyecan, kaygı ve korku duymaktadır. Dolayısıyla bu durum onları daha çok panik yapmaya sürüklemektedir ve bir kısır döngü oluşmaktadır.” şeklinde konuştu.

    Kişi panik olacağını hissettiği anda önce sakin olması ve doğru nefes yöntemiyle nefes alıp vermesi gerektiğini belirten Enise Öziç şöyle konuştu: “Aynı zamanda bu durumdan korkmamalı, beklediği takdirde geçeceğini bilmelidir. Bu süreçte dikkatini bedenine değil dışarıya yönlendirmelidir veya önlem almaya çalışmadan kendilerine olumlu telkinler vererek beklemelidirler; Çünkü önlem almadan da panik nöbetinin geçtiğini fark ettikleri anda 'Fobik Kaçınma' dediğimiz durumları yaşamak zorunda kalmayacaklardır. Unutulmamalıdır ki panik ataktan hiç kimse ölmemiştir. Ancak kişi otokontrolünü sağlayamadığını ya da kendisine bir türlü hakim olamadığını düşünüyorsa o zaman bir uzmandan yardım almalıdır. Çünkü panik bozukluk hakkında bilgi sahibi olunması oldukça kolay olan bir psikolojik rahatsızlık olmasına rağmen tedavisi uzmanlık gerektirmektedir.”

    Panik bozukluğun tedavisinin mümkün olduğunu ifade eden Öziç “Ancak bu tedavi eğer hekim tarafında farmakoterapi; yani ilaç tedavisi öneriliyorsa ilaç tedavisi ile başlanmalıdır ve eş zamanlı olarak kesinlikle bir Psikolog ya da Psikiyatrisin uygulayabileceği sistematik bir terapi yöntemi ile de desteklenmelidir. Araştırmalar sadece ilaç tedavisi alan hastaların, ilaç ve psikoterapi alan hastalara oranla ilerleyen zamanlarda hastalıklarının daha fazla nüks ettiğini göstermiştir. Tüm bu sebeplerden dolayı panik bozuklukla kendiniz savaşamayacak durumda olduğunuzu düşünüyorsanız bu durumu kesinlikle ertelememelisiniz ve muhakkak tedavisi için bir uzmana danışmalısınız. Böylelikle panik atağınız sizi değil siz panik atağınız yönetmeye başlayabilirsiniz.” dedi. CİHAN

Yorumlar