Osmanlı 1. Dünya Savaşı'na Nasıl Girdi?
Yedikıta dergisi, Osmanlı Devleti’nin İttihatçılar tarafından hiçbir sebep yokken adım adım nasıl Birinci Dünya Savaşı'na sokulduğunu ele aldı.
Yedikıta dergisi, Osmanlı Devleti’nin İttihatçılar tarafından
hiçbir sebep yokken adım adım nasıl Birinci Dünya Savaşı'na
sokularak yıkıma sürüklendiğini, yapılan gizli anlaşmaları,
rüşvetleri, ihanetleri kaleme alan bir dosya yayınladı.
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, Mart sayısında Birinci Dünya
Savaşı’nın 100. yıl dönümü sebebiyle savaşın perde arkasını yazdı.
Tarihçi Yazar Ömer Faruk Yılmaz’ın kaleme aldığı 'Büyük oyun büyük
savaş' başlığıyla verilen makalede, Osmanlı Devleti'nin bir yıkım
niteliği taşıyan Birinci Dünya Savaşı’na nasıl itildiği
anlatılıyor.
“Osmanlı tarihinin dikkatle araştırılması ve değerlendirilmesi
gereken bir ciheti de devletin Birinci Dünya Savaşı’na girişidir.”
diyen Yılmaz, “Tarihte benzeri görülmemiş bir şekil ve kararla
girilen bu savaş, devleti neticede yıkıma sürüklemiştir. Karanlık
ve gizli anlaşmalar, sahte vaatler, entrikalar, rüşvetler,
ihanetler ve suiistimaller hep bu savaşın içinde yer almıştır.”
dedi.
Makalede şu bilgiler yer aldı:
ENVER PAŞA ALMANYA KISKACINDA
"Osmanlı’nın Birinci Dünya Savaşı macerası, Enver Paşa’nın 5 Mart
1909’da Berlin Askerî Ataşesi olarak tayin edilmesiyle başladı.
Alman İmparatoru II. Wilhelm, Berlin’de kara ve deniz ataşelerine
yemek verdi ve bu sırada yarbay olan Enver Bey ile yakından
ilgilendi. Yaptığı özel görüşmede “Sen ülkenin başına geçince
istediğin yardımları yapacağım.” vaadinde bulundu.
ORDU ALMANLARIN KONTROLÜNE NASIL GEÇTİ?
Alman imparatoru ile Enver Bey’in konuşmasından 4 yıl sonra 27 Ekim
1913’te Almanya ile 'Alman Askerî Islahat Heyeti' anlaşması
imzalandı. Daha önce Balkan Savaşları’nda yenilgiye uğrayan Osmanlı
ordusu, yeni usullerle güçlendirilecek, yeni silahlarla
donatılacaktı. Anlaşmadan kısa süre sonra heyet, Mareşal Liman Von
Sanders’in başkanlığında İstanbul’a geldi. Balkan yenilgisinden
sorumlu tutulan subaylar süratle emekli edildi. Genç İttihatçı
subaylar kumanda mevkiine geçirildi. Osmanlı ordusunun her şeyi
Almanlara teslim edildi. Öyle ki, Alman imparatoru, subayların
seçimi ve tayini ve subay heyetlerinin belirlenmesi ile ilgili
emirler yağdırıyordu.
İSMET İNÖNÜ’DEN ACI İTİRAF
Bu sırada binbaşı rütbesinde olan İsmet (İnönü) Bey bu teslim oluşu
şöyle tenkit ediyordu: “Bir devletin orduda, siyasette, memleket idaresinde sır denebilecek nesi
varsa hepsi yabancı devlet memurlarına emanet edilmişti. Alman
Islah Heyeti memleket içinde olup bitenleri, günü gününe takip eder
durumdaydı.”
ENVER PAŞA’NIN YILDIZI NASIL PARLATILDI?
Birinci Balkan Savaşı’nda Çatalca’ya kadar gelen Bulgarlar,
Yunanistan ve Sırbistan’ın kendi topraklarına göz dikmesi üzerine
geri çekilmek zorunda kaldı. Yarbay Enver Bey bu fırsatı kaçırmadı.
Bulgaristan’ın bırakıp çekildiği Edirne’ye gitti ve 'İkinci Edirne
fatihi (!)' olarak anılmaya başlandı. Enver Bey esasen Harbiye
Nâzırlığı’nı istiyordu. Ancak Talat Bey, Harbiye Nâzırı Ahmed İzzet
Paşa’dan memnundu ve Enver Bey için bu bakanlığın erken olduğunu
söylüyordu.
İttihatçıların baskısı sonucu Dâhiliye Nazırı Talat Paşa,
Nişantaşı’ndaki konağına giderek Ahmed İzzet Paşa’yı istifa etmeye
ikna etti. Enver Bey, 18 Aralık 1913’te albaylığa, 19 gün sonra, 1
Ocak 1914’te paşalığa ve Harbiye Nâzırlığı’na getirilerek ikbal
merdivenlerinde çok hızlı bir şekilde yükseltildi.
33 YAŞINDA HARBİYE NAZIRI OLDU
33 yaşındaki Enver Bey artık Enver Paşa idi ve 1914’te Sultan
Abdülmecid Han’ın oğlu Şehzade Süleyman’ın kızı Naciye Sultan’la
evlenerek saraya damat da oldu. Enver Paşa’nın Harbiye
Nâzırlığı’ndan Avrupalı devletler ve bilhassa Alman imparatoru çok
memnun olmuştu. Çünkü çok sadık bir Alman dostu, Osmanlı
Devleti’nin idaresini eline almıştı. Enver Paşa, ilk iş olarak
Almanlarla başlattığı ilişkileri daha da geliştirdi ve Alman Askerî
Islahat Heyeti’nin faaliyet ve yetkileri genişletildi.
SAİD PAŞA’NIN YALISINDA YAPILAN GİZLİ İTTİFAK
1 Ağustos 1914’te Almanya’nın Rusya’ya savaş ilan etmesiyle Birinci
Dünya Savaşı resmen başlamıştı. Bu gelişmenin hemen ardından
Sadrazam Said Paşa’nın Yeniköy’deki yalısında Dâhiliye Nazırı Talat
Paşa, Harbiye Nazırı Enver Paşa, Meclis Başkanı Halil Bey ve
İstanbul’daki Alman Sefiri Baron Von Wangenheim bir araya gelerek
gizli bir anlaşmaya imza attılar. Bu anlaşma, hükümetin diğer
üyelerinden bile gizlenmiş ve hatta kimseye söylenmeyeceğine dair
yemin ettiler. Maksat, Osmanlı devletini savaşa sokmaktı.
OSMANLI GİZLİ ANLAŞMAYLA SAVAŞA İTİLDİ
2 Ağustos 1914’te İstanbul’da Osmanlı tarafından Said Halim Paşa,
Almanya adına ise Alman Büyükelçisi Baron Wangenheim tarafından
Said Halim Paşa’nın Yeniköy’deki yalısında imzalanan 8 maddelik
anlaşmadan sonra aynı gün ülke çapında seferberlik ve sıkıyönetim
ilan edildi. Alman askerî yetkilileri ve subayları İstanbul’a
geldiler.
Antlaşmaya göre, Osmanlı ve Almanya, Avusturya-Sırbistan savaşına
tarafsız kalacak; Rusya, Almanya’ya karşı bir saldırı hareketinde
bulunursa Osmanlı da savaşa girecek, Osmanlı Devleti’ne herhangi
bir saldırı olursa da Almanya Osmanlı’ya yardım edecekti.
PLANLANAN SAVAŞ DENİZDEN GELDİ
Goeben ve Breslau Alman savaş gemileri, Amiral Souchon kumandasında
Kuzey Afrika’nın Fransa’ya ait limanları Bone ve Philippeville’yi
bombardıman etmiş geri dönüyorlardı. Amiral Souchon Berlin’den bir
telgrafla yönünü İstanbul’a çevirdi. 10 Ağustos 1914 günü, gemiler
Enver Paşa’nın verdiği izinle Çanakkale’den Marmara’ya hareket
ettiler.
Sadrazam Said Halim Paşa’nın evinde toplanan kabine üyelerinden
Maliye Nâzırı Cavid Bey, Meclis Başkanı Halil Bey, Dâhiliye Nâzırı
Talat Paşa, Harbiye Nazırı Enver Paşa durumu görüştüler. Uzun
tartışmalardan sonra bu iki geminin 80 milyon marka satın
alındığını ilan ettiler. Gemilerin üzerindeki Göeben ve Breslau
isimleri silindi ve Enver Paşa’nın emriyle Yavuz ve Midilli
isimleri yazıldı.
RUSYA KIŞKIRTILDI OSMANLI SAVAŞA İTİLDİ
Almanya Osmanlı Devleti’ni kaçınılmaz bir biçimde savaşa sokma
kararındaydı. Gemiler Osmanlı’nın olmuştu ama Alman Amiral Souchon,
emirleri Alman imparatorundan alıyordu. Osmanlı Devleti’nin savaşa
girmesinin geciktiğini düşünerek bir plan yaptı ve Marmara
Denizi’nde iki günlük bir tatbikattan sonra “Türk bahriyelilerini
deniz tutuyor, ileride iş görebilmek için çok fırtınalı olan
Karadeniz’e bunları alıştırmak gerekir. Bunun için bütün savaş
filosu ile Karadeniz’e çıkma izninin verilmesini dilerim.” diye bir
rapor yazdı.
Gerekli izni alan Alman amiral, 29 Ekim’de gemilere emir verdi.
Hedef Sivastopol ve Novorrossisk limanları idi. Sabahın ilk
ışıklarıyla Rus limanına top atışları yapılmaya başlandı. Limandan
Ruslar da karşılık vermişti. Nihayet, Yavuz ve Midilli 1 Kasım 1914
günü bayraklarla donatılmış olarak İstanbul Boğazı’na geri
döndüler. Rusları kışkırtma görevlerini başarmışlardı. Rus ordusu 1
Kasım 1914 sabahı Osmanlı sınırından içeri girdi.
HEDEFE ULAŞILIYOR CİHAD-I EKBER İLAN EDİLİYOR
İttihatçıların baskısı ile Sultan Beşinci Mehmed Reşad, 11 Kasım
1914’te cihad-ı ekber ilan etti. Osmanlı, İttifak Devletleri
(Almanya, Avusturya-Macaristan, Osmanlı Devleti ve Bulgaristan
Krallığı) ile birlikte fiilen savaşa girmiş oldu. Halifenin cihad
emri 14 Kasım 1914 günü Fatih Camii’nde halka da ilan edildi.
Hadiseler Enver Paşa’nın planladığı şekilde gelişiyordu ve Osmanlı
Devleti bu savaşa mecburen girmiş oldu.
Bütün dünya devletleri ittifak etmişçesine Osmanlı Devleti’ni
parçalamak için harekete geçtiler. Alakasız cepheler açıldı. Ordu
teçhizatsız ve silahsız bir şekilde bu savaşa sokuldu. Bunlar da
yetmiyormuş gibi büyük hatalarla dolu sevk ve idare işleri yapıldı.
Çanakkale’de, Sarıkamış’ta, Güney’de ve Kuzey’de yaşananlar ise tam
bir felaketti.
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI’NIN FATURASI
Savaş sonunda yaklaşık 11 milyon insan fiilen savaş sırasında ve 9
milyonu da savaş sonrasında, sivillerin de yer aldığı salgın
hastalıklardan ölmüştür. Yine 21 milyon yaralı ve 8 milyona yakın
da kayıp ve esir de savaşın diğer bir bilançosudur.
Savaşın en büyük tesiri, birçok ülkede rejim ve iktidar
değişiklikleri ve coğrafi değişiklikler meydana getirmesiydi. İki
büyük devletten birisi olan Rusya’da rejim değişikliği oldu.
Osmanlı Devleti ise 600 yıllık geçmişiyle tarihe intikal
etmiştir."
Yorumlar