Ölü hayvanları doldurup duvar ve vitrinleri süslüyor

Türkiye'de ölü hayvanları doldurarak müzelik hale getiren 3 tahnit sanatçısı bulunuyor. Bunlardan biri olan Sadi Bagana, Balıkesir'de yaşıyor. Bagana, çocukluğunda merakla başladığı bu sanatı 35 yıldır sürdürüyor. Araçların ezdiği...

Google Haberlere Abone ol
Ölü hayvanları doldurup duvar ve vitrinleri süslüyor

Türkiye'de ölü hayvanları doldurarak müzelik hale getiren 3 tahnit sanatçısı bulunuyor. Bunlardan biri olan Sadi Bagana, Balıkesir'de yaşıyor. Bagana, çocukluğunda merakla başladığı bu sanatı 35 yıldır sürdürüyor. Araçların ezdiği ya da tedavi esnasında ölen hayvanlar tahnitleyen Bagana, hayvanları canlıymış gibi gösteriyor.

Balıkesirli tahnit sanatçısı Sadi Bagana'nın eserlerinin bir çoğu Uludağ Üniversitesi (UÜ) Fen-Edebiyat Fakültesi'ndeki Zooloji (Hayvanbilimi) Müzesi'nde sergileniyor. Bagana, Büyükorhan Meslek Yüksekokulu Ormancılık Bölümü'nde müze teknikleri dersleri vererek tahnit sanatını öğrencilere öğretiyor. Doldurduğu hayvanlar arasında trafik kazasında parçalanan bir ayı ile 5 ayaklı kuzu ve 150 kiloluk deve kuşu dikkat çekiyor.

ÇOCUKKEN VURDUĞUM KEKLİĞİ DOLDURARAK BAŞLADIM

Çocukluğunda babasıyla birlikte avcılık yaptığını, bir merak üzerine tahnit sanatına başladığını anlatan Bagana, ilk tahnitinin de kendi vurduğu keklik olduğunu söyledi. İlk doldurduğu kekliğin halen evinde durduğunu belirten Bagana, bu ilginç sanatın inceliklerini paylaştı. İlk çağlardaki mumyalama ile laboratuvarlarda bilimsel amaçlı kullanılan preperasyon sisteminin, tahnit sanatı içine girdiğini ifade eden Bagana, bu işlemin Yunanca'da 'deri düzenleme' anlamına gelen 'taksidermi' işlemi olduğunu kaydetti.

Bagana, hayvanların doldurulması için yapılan işlemi şöyle anlattı: "Kanatlı hayvanlarda deri yüzüldükten sonra Boraks'la ilaçlanarak bir iskelet hazırlanıyor, iskelet üzerine giydirilip dikilerek hazırlanıyor. Derili tüylü hayvanlarınki biraz daha uzun işlem. Bunda deri yüzülüyor. Bu derinin bir tabaklanma süresi var. Alüminyum sülfatla bunu yapıyoruz. Derinin kalınlığına göre bir hafta ile 15 gün veya bir ay gibi bir süreyi kapsayabiliyor. Çünkü içinde kalarak olgunlaşıyor deri. Ardından derinin temizlenme işlemi var. Temizleme işleminden sonra deriyi ayırıyoruz, iskelet sistemine geçiyor. Hayvanın büyüklüğüne göre demir ya da tel kullanılarak bir iskelet oluşturuluyor. Bu pamukla kille veya ağaçla takviye edilerek yapılmış bir iskelet. Son işlemde deri bunun içine giydiriliyor. Deriyi içinden gizli olarak dikerek doğal şeklini veriyoruz."

Hayvan gözü bulmakta zorlandıklarını, genellikle Çin'den göz ithal edildiğini dile getiren Bagana, kendisinin ise cam ya da bilyeleri boyayıp göz yaptığını anlattı.

AYIYI 18 SAATTE DOLDURDUM

Kullanılan ilaçları, sanatın inceliklerini araştırarak öğrendiğini, iskelet sistemi dahil kendine has bir yöntem geliştirdiğini belirten Bagana, sanatın zorluğu konusunda şu bilgileri verdi: "Bu uzun bir uğraş. Bir ayı yaklaşık bir ay çalışma sonrası oluşturuluyor. Zaten 15 günü ilacın içinde bekleme süresi ile geçti. Bunu doldurmaya başladığınızda bitirmek zorundasınız. Çünkü derinin kuruma süreci başlıyor ilaçlardan dolayı. Bu ayıyı ben başladığımda 18 saatte bitirdim. Arada yarım saat bir yemek molam oldu. Çünkü bugün yoruldum, ertesi güne bırakayım dediğiniz zaman açık kalan kısımlar kurumaya başlıyor ve deri kuruduğu için hayvanda şekil bozuklukları oluyor. O deriyi tekrar ıslatmanız gerekir."

ÖĞRENCİLERİN MİDESİ KALDIRMIYOR

Üniversitenin yaptığı araştırmaya göre Türkiye'de profesyonel olarak bu işi yapan 3 kişi bulunduğunu belirten Sadi Bagana, sözlerini şöyle sürdürdü: "Benden sonra bunu kim yapar bilmiyorum ama üniversitede öğrenciler içinden hevesli birileri çıkarsa onlar yapar. Ama bu işin gerçekten yapılması isteniyorsa bunun için bir bölüm açılması gerekiyor. Çünkü çok basit bir işlem değil. Yani haftada 4 saatlik bir dersle bu işin tam olarak öğrenilmesi zor. Önce bir el becerisi gerekiyor. En son şekli vermek çok önemli. Doldurduğunuzda bu çarmıha gerilmiş gibidir. Şeklini sonradan verirsiniz. Hayvanın bize gelme şekli çok önemli. Araç çarpmış bir hayvansa, açık yaraları varsa, öldükten sonra beklemiş bir hayvansa tahniti zor oluyor. Koku oluyor, herkesin midesi götürmüyor. Biz ezilmiş bir hayvanı yüzmeye başladığımızda öğrencilerimizin bazısını kan tutuyor, bazısının midesi götürmüyor, yanımızda 2-3 öğrenci kalıyor yani."

DOLDURMAK İÇİN HAYVAN ÖLDÜRMÜYORUZ

Türkiye'de doldurmak için hayvan öldürülmediğine dikkat çeken Bagana, "Yurt dışında bazı tahnitlere bakıyoruz, çok düzgün tahnitler var. Ama orada doldurmak için öldürülen hayvanlar var. Tabi biz bunu Türkiye'de uygulamıyoruz. Mesela bu ayı 5 ay önce araç çarpması sonucu ölmüştü. Öyle ele geçti. Diğerleri arasında yolda ezilen, ölü bulunan, yaralı bulunup üniversitede tedavi edilirken ölen hayvanlar var." ifadelerini kullandı.

CİHAN

Yorumlar