‘Okullar kapatılırsa, Türk kültürüne karşı büyük bir suç işlenmiş olur’
Yurtdışındaki Türk okullarının hükümet eliyle kapattırılmak istenmesine eski siyasetçi ve bürokratlardan tepki geldi.
Yurtdışındaki Türk okullarının hükümet eliyle kapattırılmak
istenmesine eski siyasetçi ve bürokratlardan tepki geldi. Uzun süre
Avrupa Konseyi üyeliği yapmış olan Esat Kıratlıoğlu, “Bu okullar
kapatılırsa çok büyük bir hata, Türk kültürüne karşı çok büyük bir
suç işlenmiş olur.” dedi. Namık Kemal Zeybek ise bu uygulamanın 28
Şubat döneminde bile yapılmadığını belirterek, "Bu vandalizmdir,
insanlığa karşı suçtur." ifadelerini kullandı.
Yurtdışında Türk kültürünü tanıtan, Türk dilinin farklı kıtalarda
öğrenilmesine öncülük eden Türk okullarının hükümet eliyle
kapattırılmak istenmesine tepki yağıyor. Özellikle eski
siyasetçiler ve yurtdışında görev almış bürokratlar bu linç
kampanyasının Türk kültürü için kıyım olacağını anlattı.
Milletvekilliği ve bakanlık yapmış, uzun süre Avrupa Konseyi
üyeliğinde bulunmuş Esat Kıratlıoğlu da bu durumun şaşkınlığını
yaşayanlar arasında. Gittiği ülkelerde çok sayıda Türk okulunu
ziyaret ettiğini vurgulayan Kıratlıoğlu, “O günkü benim intibaım
yurt dışında mükemmel bir görev yapmaktalar. Orada Türkçe ve Türk
kültürünü yabancılara öğretmekteler. Ben orada hiç bir zaman
Türkiye'nin aleyhine Atatürk’ün aleyhine bir propagandanın
yapıldığını duymadım ve de şahit olmadım. Dolayısıyla sadece Türk
kültürünü, Türk dilini öğreten bir okul olarak dışarıda bu
okulların fevkalade başarılı hizmet gösterdiklerini biliyorum,
bununla iftihar edilmesi gerektiğini düşünüyorum.” şeklinde
konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın 17 Aralık yolsuzluk soruşturması sonucu
‘paralel devlet’ diye tanımladığı bir olguyu ortaya attığını ve
yaşananların da bunun sonucu olduğunu kaydeden Kıratlıoğlu,
“Hocaefendi'nin vasıtası ile bir ‘paralel devlet’ oluşturulduğu ve
Türk hükümetinin aleyhinde vazifelendirildiği şeklinde yaydı
dünyaya. Hocaefendi 1999 yılında yurt dışına çıktı. Kendisi ise
2002'de iktidara geldi. Uzun süre de Hocaefendi'yi sevenlerin
desteğini aldı. Bugüne kadar anlayamadı mı böyle bir şey varsa. 12
seneden beri Başbakan neredeydi acaba? Başka bir ülkenin hükümeti
mi vardı? Bunu anlamak fevkalade zor. Başbakan'ın söylediği suçlar
işlenmişse bunun bir numaralı sorumlusu Sayın Başbakan'ın
kendisidir . Dolayısıyla bu sebebi ortaya koyarak Hocaefendi'nin
okullarını kapatma yoluna gitmek demokrasinin temeline uygun
olmayan hadisedir. Varsa böyle bir yapılanma bir numaralı suçlu
kendisidir.” değerlendirmesinde bulundu.
Türk okullarının, Türk kültür ve hüviyetini tanıttığını vurgulayan
Kıratlıoğlu, şunları söyledi: “Yurtdışında yüzlerce okul var.
Amerika, Afrika, Avusturalya'da. Böyle bir olgu tarihte ne yapıldı
ne görüldü. Bu yapılanma Türk kültürünü ve hüviyetini tanıtan bir
müessese. Bu okullar kapatılırsa çok büyük bir hata işlenmiş, Türk
kültürüne karşı çok büyük bir suç işlenmiş olur. En kısa zamanda
temenni ediyorum ki Sayın Başbakan bu konuları sükûnetle düşünüp,
serinkanlı düşünüp, bu hatadan vazgeçsin. Temennim budur.”
ESKİ BAKAN NAMIK KEMAL ZEYBEK: 28 ŞUBAT’I YAPANLAR BİLE DAHA
VİCDANLIYDI
Demokrat Parti (DP) eski bakanlarından ve Ahmet Yesevi Üniversitesi
Yardım Vakfı Başkanı Namık Kemal Zeybek de yurt dışındaki Türk
okullarının hükümet eliyle kapatılma teşebbüslerine sert tepki
gösterdi. Bu uygulamanın 28 Şubat döneminde dahi yapılmadığını
ifade eden Zeybek, “28 Şubat’ı yapanlar bunu yapmadı. O kadar
vicdanları vardı. Bu bir vandalizmdir. İnsanlığa karşı suçtur. Yel
kayadan ne koparır. Belki üzerindeki tozu toprağı götürür ama kaya
yerinde kalır. Tayyip Erdoğan’ın adı sanı yokken bu okullar vardı.”
dedi.
Türk okulları açıldığından beri Türkiye’de değişen başbakanları
sıralayan Namık Kemal Zeybek, şöyle devam etti: “Bunlar içinde
Ecevit, Özal, Yıldırım Akbulut, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller vardı.
Bu başbakanlar geldi geçti. Bunlar içinde Hizmet’in fikriyatıyla
yakınlığı olmayan insanlar vardı. Hiç birisi böyle bir şey yapmadı.
Bu ülkede bu Hizmet Hareketi’nin dışarıya yönelik okul çalışmaları
sırasında bütün hükümetler ve bütün başbakanlar bu başbakan da son
yıla kadar hep desteklediler. Çünkü desteklemeleri lazımdı. Bu
okular bir nevi o ülkelerde Türkiye’nin temsilcileridir. Hem
Türkçe’yi yaymaları, hem Türkiye’yi tanıtmaları, Türkiye hakkındaki
intibaları yükseltmeleri bakımından son derece yararlı bir
çalışma.”
Türk okullarının, Türkiye’deki milli eğitim sisteminin hak etmediği
bir itibarı sağladığına dikkat çeken Zeybek, “Milli Eğitim
Bakanlığı, benim dönemimde Azerbaycan’da okul açmaya kalktı;
başaramadı. Orayı ziyaret ettim. Pislik içinde ve camlar kırıktı.
Laboratuvar yok ama müdür odası şahaneydi. Küba’daki cemaat
okulunun açılışına gittiğimde orayı da ziyaret etmiştim. Okulları
gezdim, biliyorum ve yaptıkları hizmetleri biliyorum. O ülkelere
çok güzel bir kardeşlik katkısında bulunuyorlar hem de Türkiye’nin
itibarını yükseltiyorlar. Şimdi Türkiye’nin başbakanının kalkıp da
bunlar kapatılsın demesini insan havsalasına sığdırmak mümkün
değil. İnanılacak gibi değil. Şahsı hırs için bu güzel hizmeti
yakmak olamaz. Yıkmak kolay ama yapmak zordur. Kendisine bağlı
Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı böyle bir tek okul yapsın bakalım
dışarda. Bu bir Vandalizm’dir. İnsanlığa karşı suçtur. Yel kayadan
ne koparır. Belki üzerindeki tozu toprağı götürür ama kaya yerinde
kalır. Tayyip Erdoğan’ın adı sanı yokken bu okullar vardı. 28 Şubat
döneminde bile bu olmadı. Türkiye’de bir şeyler yapmaya kalktılar
ama dışardaki okullarla ilgili bir şey söylemediler. O kadar
vicdanları vardı onların. Onlar bile dışarıyla ilgili böyle bir şey
yapmayı düşünmediler. Okullara dokunmamalı. Bu kapatma isteği
tarihe yönelik bir vebaldir.” ifadelerini kullandı.
CİHAN
Yorumlar