Öcalan: "Sözümü Yerine Getiriyorum"
İmralı'da ağırlaştırılmış ömür boyu hapis cezasına çarptırılan Abdullah Öcalan, yaptığı açıklamaların devlet ile pazarlık olmadığını, yargılanırken verdiği sözün gereği olarak hareket ettiğini söyledi.
Öcalan, "Burada ne bir hesap, ne bir pazarlık, ne de bir oyun
var. Herkesten ciddiyet ve sağduyu bekleniyor. Barış ve kardeşliğe
katkı bekleniyor. Taleplerimiz genel demokratik taleplerdir. Yalnız
etnik bir topluluğa özgü hakları talep etmiyoruz. Dil ve kültür
özgürlüğü vazgeçilmez demokratik haklardır. Ayrı bir kimlik ve
siyasi güç dayatma durumumuz yok" dedi.
'Roza Yayınları' tarafından yayınlanan yayın kurulunda Eşber
Yağmurdereli, Nasrullah Kuran, Cengiz Çiçek, Hediye Özdemir, Mahmut
Şakar'ın bulunduğu 3 ayda bir yayınlanan 'Demokratik Modernite'
adlı dergide Abdullah Öcalan'ın imzalı 'Demokratik kurtuluş ve
özgür yaşam' başlıklı uzun yazı yayınlandı. Öcalan, Türkiye'de
devlet odaklı toplumsal bakış açısının kendisini her kurumda
hissettirdiğini, devletin krize düştüğü zaman başka çözüm gücü
devreye girmediği için durumun felaket olarak değerlendirilerek
ölüm- kalım anı değerlendirmeleri yapıldığını yazdı. Türkiye'deki
tüm partilerin devlet odaklı olmayı esas aldığı, politika yapmak
isteyenlerin demokrasi ahlakını alması gerektiğini öne süren
Öcalan, yazısında şöyle devam etti:
"SİVİLLERE YÖNELİK ŞİDDET İNSANLIĞA SIĞMAZ"
"Şiddet olayları da böyledir. Dizginsiz, amaçsız, savunmasız
kimselere, sivillere şiddetin yönelmesi ne ahlaka, ne siyasete,
ne insanlığa sığar. Bu şiddeti halen böyle sürdürmek yanlıştır.
Zarar veriyor. Siyasal ve toplumsal ahlaka aykırıdır. Özgürlüğünden
vazgeçmeme adına şiddet olabilir. 'Eylem yapmayın' demiyorum.
Barışçıl eylem yapın. Sadece suçlu devlet değil. Devlet bir üst
yapıdır. Hep devleti istediğimiz gibi düşünüp, düşündüğümüz gibi
olmadığında da devlet anti-demokratiktir demek yanlış. Toplum
kendini yönlendirmezse, doğrultu vermezse, her şeyi devletten
beklerse bu olmaz. Devleti çok iyi tanıyacaksın. Ona göre politika
yapacaksın."
"SÖZÜMÜ YERİNE GETİRİYORUM"
Öcalan, çeşitli konularda görüşlerini anlattıktan sonra, yaptığı
açıklamaların devlet ile bir pazarlık olmadığını kaydederek şöyle
devam etti:
" İşin önünü açmak için mahkemede verdiğim sözün bir gereğidir. Bu
sözün hayata geçirilmesidir. İnsanlar söz verir, sözlerini yerine
getirirler. Ben bunu yapıyorum. Sözümü yerine getiriyorum.
Savunmamın son sözünde söylediklerimi yineliyorum; herkesi üzerine
düşeni yapmaya çağırıyorum. Sayın Cumhurbaşkanı, Sayın Başbakanın
sözleri var. Burada ne bir hesap, ne bir pazarlık, ne de bir oyun
var. Herkesten ciddiyet ve sağduyu, barış ve kardeşliğe katkı
bekleniyor. Taleplerimiz genel demokratik taleplerdir. Yalnız etnik
bir topluluğa özgü hakları talep etmiyoruz. Genel demokratik
taleplerdir. Türkiye'nin acil gündemindedir. Dil ve kültür
özgürlüğü vazgeçilmez demokratik haklardır. Ayrı bir kimlik ve
siyasi güç dayatma durumumuz yok."
"DEMOKRASİYİ İÇİNİZE SİNDİRİN"
Öcalan, demokrasinin kendileri için yeterli olduğunu, ayrılıkçı
olmadıklarını, devletin ağır adım attığını, dağ gibi sorunların
kolay çözülemeyeceğini ifada ederken barışın savaştan daha zor
olduğunu, bunun akıl gerektirdiğini kaydederek şunları yazdı:
"Devletle barışmak, demokratik cumhuriyet ekseninde yol almak büyük
bir demokratik hamledir. Barış bu biçimiyle kutsaldır. Türkiye'nin
gelişimi zorlu olacak. Demokrasiyi içinize sindirin. Gerçek bir
demokrasi savaşçısı olun yeterli. Demokrasi ve barış büyük çabalar
ister. Demokrasi ve barış bireyin topluma en büyük katkısıdır.
Dikkat etmeniz gereken dört husus sayıyorum: 1- Barışa ciddi
inanacaksınız. Demokrasi, barış dilini egemen kılacaksınız. 2-
Ayrılıkçılığa kesin gerek yok. Bütünlükçü olunmalı. Bütünlük
demokrasi için daha gereklidir. Zorla ayrılmak istense de bütünlüğü
savunacağız. Bu konuda inandırıcı olmak gerekir. 3- Kültürel kimlik
sorunu vardır. Kültürel kimlik, dil hakkından taviz verilmez.
Bunlar temel insan haklarıdır. 4- Ayrılıkçılığı körükleyecek MHP
türü milliyetçilikten uzaklaşılmalıdır. Kürt cephesinde de öyle.
Dar milliyetçilik tehlikelidir."
Öcalan, yazısının devamında "Cumhuriyeti yıkmıyoruz, cumhuriyeti
demokratikleştireceğiz" diyeceklerini, demokrasi çalışmasının 24
saat aralıksız sürdürülmesi gerektiğini ifade etti. Abdullah Öcalan
şu görüşleri savundu:
"DEVLETİ İYİ ANLAMAK GEREKİR"
"Savaşmışız, bu devletle en büyük çatışmayı ben yaşamışım. Şimdi
barışı pratikleştirmek istiyorum. Benim İtalya'ya gitmemin en temel
amacı barış çabalarını yürütmeydi. Suriye'de de bunun için
çalıştım. Bunu, PKK ile de yoğun tartıştım. Şimdi İmralı'da
derinliğine yürütüyorum. Yalnızca benim canım değil, binlerce
canın, on binlerce canın, kanın dökülmemesi için barış önemlidir.
Barış, partilerden ve hatta PKK'den de önemlidir. Bu işi
küçümsemeden herkesi ciddiyetle yardımcı olmaya çağırıyorum.
Herkesi kan üzerinde siyaset yapmamaya çağırıyorum. Bunu ahlaki
buluyorum. Bundan sıkıntı ve acı duyuyorum. Barış için yaşamaya
çalışıyorum. Barış inisiyatiflerinin tam zamanıdır. Devleti çok iyi
anlamak gerekir."
"AİHM SAVUNMALARINDAN DERLENDİ"
'Demokratik Modernite' dergisinin Twitter hesabından yapılan
açıklamada, Abdullah Öcalan'ın imzasını taşıyan 7'nci sayıdaki
yazının Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne sunduğu savunmalardan
derlenerek hazırlandığı, 'Güncel olmadığı' ifade edildi.
Yorumlar