MUTEF: Fişleme iddiaları korkuları haklı çıkarıyor
Marmara Mühendis, Mimar ve Teknik Elemanlar Federasyonu (MUTEF), hükümet kanadından yükselen söylem ve uygulamaların üyelerini tedirgin ettiğini, nefret dili yerine uzlaştırıcı tavrın bütün kesimler için yararlı olacağı vurgusu yaparak tepki gösterdi.
Marmara Mühendis, Mimar ve Teknik Elemanlar Federasyonu (MUTEF),
hükümet kanadından yükselen söylem ve uygulamaların üyelerini
tedirgin ettiğini, nefret dili yerine uzlaştırıcı tavrın bütün
kesimler için yararlı olacağı vurgusu yaparak tepki gösterdi.
Hükümet kanadının suçlayıcı ve dışlayıcı konuşmalarıyla ilgili
konuşan MUTEF Yönetim Kurulu Sözcüsü, Memik Bektaş, "12 Eylül
Referandumu'nda milletin iradesiyle evet dediği ve anayasal suç
kabul edilen fişlemelerin, emniyet ve yargıdan sonra diğer
kurumlara da bir virüs gibi yayılması en fazla korktuğumuz şeydir.
Hatta şimdilerde bazı devlet memuru ve idarecilerin diğerlerini
fişlediği iddiaları bu korkularımızı haklı çıkarmaya başladı."
ifadelerini kullandı.
Taksim'de Elite World Hotels'de düzenlenen toplantıya MUTEF çatısı
altında bulunan 40'a yakın kuruluşun temsilcileri katıldı.
Federasyonun görüşlerini yönetim kurulu sözcüsü Bektaş, basın
açıklamasıyla dile getirdi. Bektaş, konuşmasına son dönemde meydana
gelen tasfiyeler, nefret dili ve söylemlerin ulaştığı boyutun
üyelerini ciddi şekilde tedirgin ettiğini ifade ederek başladı.
Gelişmelerin kendilerini ve üyelerini karamsarlığa düşürerek
endişeli olmaya sevk ettiğini belirten Bektaş, "40 binden fazla üye
ve aktivistin görüş ve düşüncelerini paylaşmayı görev sayıyoruz.
Yolsuzlukla mücadeleyi prensip edindiğini söyleyen ve savcıların
yetkilerini artırmayı düşündüklerini söyleyen hükümetin tavrı bizi
hayrete düşürdü." dedi.
HSYK TEKLİFİ REFERANDUM İRADESİNİ HİÇE SAYMAKTIR
Savcılara yapılan baskıları ve linç girişimlerini üzüntü ile
karşıladıklarını belirten Bektaş, "Bu tutum savcıları iş yapamaz
hale getirdi ve belki de suçsuz olan zanlıları suçlu hale getirdi."
diyerek takınılan tavrı eleştirdi. Bektaş, "HSYK kanun teklifini
hukukun üstünlüğüne ve demokrasiye vurulmuş bir darbe olarak
görüyoruz. Bu teklif, 2010 referandumunda halkın ortaya koyduğu
iradeyi hiçe saymaktır. Kamu kurum ve kuruluşlarında bağlı
bulundukları sicil amirlerinin değil de dışarıdan emir aldıkları
söylenen görevliler varsa neden delileriyle soruşturma açılmıyor.
Eğer bu temelsiz bir iddia ise mağdur edilen görevlilerin kanun ve
yönetmeliklere aykırı bir davranışları yoksa paralel devlet
söyleminin siyasi bir propaganda amacı taşıyacağını ve bunun
toplumda ötekileştirmeye sebep olacağını üzülerek belirtiriz."
değerlendirmesinde bulundu.
DEVLET MEMURLARI DİĞERLERİNİ FİŞLİYOR
Bektaş, emniyet ve yargı camiasında yaşanan büyük tasfiye
dalgalarına yönelik de eleştirilerde bulundu. Vatan evlatlarının
kış ortasında yerlerinden edilerek oradan oraya sürgün edilmesini
haksız bulduklarını belirten Bektaş, "Vatan evlatlarının kış
ortasında çocuklarıyla sağa sola sürülmesi 'acaba bu tasfiyeler
neye göre yapılıyor' sorusunu herkese düşündürmektedir. 12 Eylül
Referandumu'nda milletin iradesiyle evet dediği ve anayasal suç
kabul edilen fişlemelerin, emniyet ve yargıdan sonra diğer
kurumlara da bir virüs gibi yayılması en fazla korktuğumuz şeydir.
Hatta şimdilerde bazı devlet memuru ve idarecilerin diğerlerini
fişlediği iddiaları bu korkularımızı haklı çıkarmaya başladı"
şeklinde konuştu.
Milletin bir bölümünü çete, örgüt ve haşhaşi gibi nitelemelerle
suçlamayı devlet adıyla tarif edemediklerini belirten Bektaş,
"Bugüne kadar toplumun her kesimi ve devlet erkanınca tebrik edilen
Hizmet Hareketi'ne yolsuzluk soruşturmaları sonrası bu talihsiz
yakıştırmaların yapılması üzücüdür." ifadesini kullandı.
Toplantıya katılan federasyon yönetcisi Kadir Gök ise yaşanan
gelişmelere Şeyh Edebali'nin Osmanlı Sultanı Osmanbey'e gönderdiği
şiir ile gönderme yaptı. Gök, "Ey oğul, artık beysin, bundan sonra
öfke bize, uysallık sana. Güceniklik bize, gönül almak sana.
Suçlamak bize, katlanmak sana. Acizlik bize, hoş görmek sana.
Beysin anlaşmazlıklar bize, adalet sana. Haksızlık bize, bağışlamak
sana..." dedi.
BİZE DE KULP BULUP DÜŞMAN İLAN EDİLİR MİYİZ?
Gök, işi gereği okul öncesi çocukların eğitimi ile ilgilendiğini
belirterek "Düşünün ki bir Başbakan'ımız var, her şeyiyle örnek
almaya çalışıyoruz. Ama 3 aydır başbakanımız bize kızıyor, nefret
ediyor. Bir anne çocuğuna böyle yaptığı zaman çocuk depresyona
giriyor. Kim bilir halk ne oluyor şu anda. Nasıl eziliyor kafası,
kendi içinde neler hissediyor sosyal psikologların bunu araştırması
lazım. Üyelerimizle bir araya geldiğimizde konuştuğumuzda hepsi ne
olacağını bilemediklerini, acaba bize de bir kulp bulup da düşman
ilan edilir miyiz diye tedirginlik yaşıyorlar." dedi.
Toplantının sonunda basın mensuplarının sorularına cevap veren
Bektaş, bundan sonraki süreçte nefret söylemelerin bir kenara
bırakılmasının olumlu bir gelişme olacağını ancak yaşanan
gelişmelerin iyiye gidişi göstermediğini hatırlattı.
Paralel devletin kim olduğunu, bu iddiayı ortaya atanların
söylemesi gerektiğini belirten Bektaş, kendilerinin paralel devlet
söylemine katılmadıklarını belirtti. Söz alan Kadir Gök de, bu
söylemin gerçek olması durumunda devletin harekete geçerek
vatandaşlarını bu paralel devletten koruması gerektiğini ifade
ederek ancak bu konuda en küçük adım atılmadığını kaydetti.
CİHAN
Yorumlar