Muş’ta tutuklamalara tepki gösterildi
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Muş Şubeler Platformu üyeleri, sendika üyelerinin tutuklanmalarına tepki göstererek basın açıklaması yaptı Belediye Meydanı’nda bir araya gelen sendika üyeleri adına açıklama yapan KESK Muş Şubeler Platfo.
Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Muş Şubeler
Platformu üyeleri, sendika üyelerinin tutuklanmalarına tepki
göstererek basın açıklaması yaptı
Belediye Meydanı’nda bir araya gelen sendika üyeleri adına açıklama
yapan KESK Muş Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Tekin Uygun, “AKP
iktidarı her dönem yeni bir 'düşman' icat ederek bir yandan
mağdurları oynayıp kitle tabanını korumaya, genişletmeye çalışırken
bir yandan da yeni saldırı dalgalarına meşru zemin oluşturmak
istemektedir. 'Yeni düşman' kim olursa olsun AKP’nin muhafazakâr,
neoliberal ve faşizan politikalarına muhalefet eden bizler her
dönem baskılardan, saldırılardan, gözaltı ve tutuklamalardan
nasibimizi aldık, alıyoruz. Ne zaman kamu emekçilerinin hakları
gasp edilecekse KESK’e yönelik itibarsızlaştırma operasyonları için
düğmeye basıldı, basılmaktadır. Çağdışı gerici 4+4+4’e karşı
çıktığımız, parasız, bilimsel, demokratik, anadilinde eğitim talep
etiğimiz için 'terörist' ilan edildik, hedef tahtasına konulduk. İş
güvencemizi ortadan kaldırmayı ve performansa dayalı
ücretlendirmeyi öngören 657 sayılı DMK’da değişikliklerin gündeme
getirildiği bir süreçte, KESK olarak iş güvencemizden taviz
vermeyeceğimizi, sendikal hak ve özgürlüklerimizin daha da
daraltılmasına izin vermeyeceğimizi söylediğimiz için 'eş zamanlı'
operasyonlarla sindirilmeye çalışıldık. Sömürü ve yağmaya karşı
emeğin hakkını, savaşa karşı barışı, ırkçılığa ve şovenizme karşı
hakların kardeşliğini kararlılıkla savunduğumuz için krimanilize
edilmek istendik.” dedi.
"KESK‘İN NEDEN HEDEF ALINDIĞI ÇOK AÇIKTIR"
Başbakan’ın basına balans ayarı verdiğini ifade eden Uygun, şunları
söyledi: “Yoksulluğun, adaletsizliğin, hukuksuzluğun hüküm sürdüğü,
emeğin yok sayıldığı, kadının ötekileştirildiği, her gün tacize,
tecavüze, şiddete maruz kaldığı bir ülkede demokrasiden, insan
haklarından ve özgürlüklerden söz etmenin mümkün olmadığı bu ülkede
KESK‘in neden hedef alındığı çok açıktır. Tüm otoriter, faşist
rejimlerde olduğu üzere AKP iktidarı da politikalarının
eleştirilmesini, karşı çıkılmasını, hele hele sokaklarda dile
getirilmesini hiç istememekte, tahammül etmemektedir. Bunu yakın
zamanda basına yansıyan ses kayıtlarında da açıkça gördük. Bizzat
Başbakan basına “balans ayarı” vermekte, yargı eliyle de anayasa ve
yasalarda güvence altına alınan temel haklar bile hiçe sayılarak
muhalif kesimler etkisizleştirilmeye çalışılmaktadır. Halen çeşitli
cezaevlerinde 21 KESK’li hukuksuz ve keyfi şekilde tutulmaktadır.
Başta cezai kovuşturma olmak üzere çeşitli gerekçelerle yönetici ve
üyelerimiz açığa alınmakta, sürgün edilmekte ya da haklarında
soruşturma açılmaktadır. Gerek Bakanlıklar ve gerekse yereldeki
idareciler kendilerini hem savcı hem mahkeme yerine koymaktadır.
Herhangi bir üyemiz hakkında savcılık ya da mahkemeler tarafından
bir dava açılması açığa alınma için yeterli görülmektedir.
Tutukluluk ancak mahkeme-hakimlik kararı ile kurulabileceği gibi
mahkeme-hakimlik kararıyla kaldırılır. Ancak gelinen somut aşamada
KESK üye ve yöneticilerine yönelik sindirme operasyonlarında hiçbir
hukuki dayanağı olmayan şeklen mahkeme kararlarıyla üyelerimiz
aylarca yıllarca tutuklu kalmaktadırlar. Halen bu uygulamalarla
onlarca üyemiz tecrit hücrelerinde haksız olarak tutulmaktadır.
Sözde yeni çıkarılan 6526 sayılı yasa ile hedeflenenin uzun
tutukluluk süresini aşmamak, somut suç şüphesi olmadan tutuklama
yapmamak ve tutuklamanın son çare olarak istisna olarak
kullanılması olduğu söylenmektedir. Fakat söz konusu bizler olunca,
pratikteki uygulama böyle değildir. İşi, yeri yurdu belli olan kamu
çalışanları aylardır soyut 'örgüt üyeliği' suçlamalarıyla
özgürlüklerinden mahrum bırakılmaktadır. Bu gayri-hukuki
uygulamalar sonucu üyelerimiz anayasal güvence altında bulunan
sendikal haklarını kullanamamakta, düşünce, ifade özgürlükleri ve
kişi güvenlikleri tehdit ve ihlal edilmektedir.
Hrant Dink cinayeti sanıklarından tecavüzcülere, Malatya Zirve
Yayınevi sanıklarından İbrahim Şahin'lere, Veli Küçük’lere,
Alpaslan Arslan’lara kamuoyunda halka karşı suç işleyen
kontragerilla ve çete faaliyeti yürütenler birer birer serbest
bırakılırken yönetici ve üyelerimiz hala tutukludur. Bizleri baskı
altına almaya çalışan, haklı mücadelemizden döndürmeyi amaçlayan
her türlü hukuk dışı ve fiili uygulamaların karşısında sessiz
kalmayacağımızı bir kez daha belirtiyoruz. KESK olarak bugüne kadar
olduğu gibi tutuklu arkadaşlarımızın özgürlüğüne kavuşması için hem
örgütlü gücümüzle hem de hukuksal olarak mücadele etmeye devam
edeceğiz. Tek suçları sendikal hak ve özgürlükler, barış ve
demokrasi mücadelesi vermek olan arkadaşlarımızın derhal serbest
bırakılmasını istiyoruz. Artık siyasal amaçlarla yapılan
operasyonlara ve açılan davalara son verilmelidir. Arkadaşlarımıza
suç olarak isnat edilen sendikal faaliyetler Konfederasyonumuzun
faaliyetleridir ve bu suç ise aynı suçu işlemeye devam
edeceğiz.”
KESK Muş Şubeler Platformu üyeleri, yapılan
basın açıklamasından sonra sessiz bir şekilde dağıldı. CİHAN
Yorumlar