Muhalefet yolsuzluk soruşturmasının örtbas edilmesinden endişeli

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla yürüttüğü soruşturma, kamuoyunda olduğu kadar siyaset dünyasında da yankı buldu.

Google Haberlere Abone ol
Muhalefet yolsuzluk soruşturmasının örtbas edilmesinden endişeli

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nca yürütülen yolsuzluk ve rüşvet iddiasıyla yürüttüğü soruşturma, kamuoyunda olduğu kadar siyaset dünyasında da yankı buldu. Yolsuzluk iddialarının örtbas edilmesinden endişe duyan CHP'li milletvekilleri, soruşturmayla ilgili basına yayın yasağı bile getirilebileceğini savundu.

Ana muhalefet partisi CHP'nin hukukçu vekillerinden Gürkut Acar, "Dünyanın hangi ülkesinde bir bakanın çocuğu böyle bir işe karışsa orada kıyamet kopar." değerlendirmesinde bulundu. Acar, gözaltına alınanlar arasında ünlü isimlerin de bulunmasıyla ilgili, "Sayın Başbakan'ın 26 yaşındaki oğlunun gemi alması ve gemi işletmeciliğine soyunması, diğer yandan bakanların çocuklarının her birinin böylesine büyük işlerin sahibi olması, aslında tam anlamıyla nüfus ticaretidir. Nüfusunu kullanarak, devleti yönetmekten kaynaklanan büyük manevi gücünü kullanarak, kendi yakınlarına çıkar sağlamaktır." değerlendirmesinde bulundu.

"AKP iktidarı, kamu mallarını ve halkın parasını çok ağır şekilde yandaşlarına dağıttı." diyen Gürkut Acar, şunları söyledi: "Bu nedenle açılması gereken bir çok soruşturma bugüne kadar örtbas edildi. Şimdi anlaşılıyor ki bu olaylar artık yavaş yavaş meydana çıkıyor. Ta başlangıçta, Unakıtan'ın çocuklarının aşağı yukarı Türkiye'nin bir yıllık ihtiyacına yakın mısır ithalatıyla ilgili bir yolsuzluk oldu. Onu hatırlatmak istiyorum. Orada bunların ithal ettikleri mısırı Türkiye'ye getiren gemi İzmir Limanı'na yaklaştığında mısır ithalatıyla ilgili vergiler sıfırlandı. Gemi limana girdi tekrar vergiler eski hale getirildi. Bu konu bile o zaman örtbas edildi, araştırılmadı. Bu çok açık bir şey. Dünyanın hangi ülkesinde bir bakanın çocuğu böyle bir işe karışsa orada kıyamet kopar. Sayın Başbakan'ın 26 yaşındaki oğlunun gemi alması ve gemi işletmeciliğine soyunması, diğer yandan bakanların çocuklarının her birinin böylesine büyük işlerin sahibi olması, aslında tam anlamıyla nüfus ticaretidir. Nüfusunu kullanarak, devleti yönetmekten kaynaklanan büyük manevi gücünü kullanarak, kendi yakınlarına çıkar sağlamaktır. Bunu kim yaparsa yapsın biz karşı çıkarız. Çünkü orada yenen para halkın parasıdır, halkın çıkarıdır."

'ÖRTBAS EDİLEBİLİR, BASINA YASAK GELEBİLİR'

CHP Antalya Milletvekili Acar, soruşturmanın bundan sonraki aşamasıyla ilgili endişesini ise şu sözlerle dile getirdi: "Bu işleri örtbas etmek için kesinlikle hükümetin en üstünden bir seferberlik ilan edilir. İcabında basına yasak konur. Yayın yasağı konur ve bu mesele kapalı kapılar ardında örtbas edilmeye çalışılır. Bundan sonraki seyirde, bir hukukçu olarak, normal yasal bir soruşturmanın sağlıklı sonuca ulaşacağı kanaatinde değilim. Örtbas edilir."

'ADALET YERİNİ BULMALI, HERKES CEZASINI ÇEKMELİ'

CHP Antalya Milletvekili Osman Kaptan da Türkiye'de bu tür olaylardan dolayı üzüldüğünü, Türkiye'nin hiç bir zaman böyle bir duruma düşmediğini vurgulayıp şunları söyledi: "Türkiye'yi yönetme iddiasında olan insanların çocuğunun bu kadar şeylere karışması hakikaten üzücü. Bu türlü hareketin olması da, bu bakan oğlu da olsa, başbakan oğlu da olsa, cumhurbaşkanı oğlu da olsa elbette ki yapılması gereken bir şey. Bu türlü, 'Devletin üst kademesindeki insanların çocukları niye tutuklanıyor?' demiyorum. Burada üzüldüğüm taraf, devleti yönetme görev ve sorumluluğunda olan insanların yakınlarının böyle bir şeyin içinde olması insanı üzüyor. Adalet yerini bulmalıdır. Cezasını, her kimse, nereden geliyorsa gelsin, hangi statüde oluyorsa olsun cezasını çekmelidir diye düşünüyorum. Şimdiye kadar bir takım şeylerin yapılmaması, örtbas edilmesi zaten bu olayların bugün gelmesini sağlamıştır. Eğer daha öncelerden bu türlü olayların üstüne hassasiyetle gidilmiş olsaydı buralara gelmeden bekli daha da önlemler alınırdı diye düşünüyorum."

Milletvekili Kaptan, yaşanan son olayın yönetimde denetimin önemini bir kez daha ortaya koyduğunu ifade edip, "Bu denetimsizlik ve bu dedikodu hükümeti yıpratması demektir. Hiç şey aranmasına gerek yok, şu yapılıyor, bu yapılır. Senin yakınların bunu yapıyorsa bir defa. Örnek olması gerekenler maalesef örnek olmadıklarını görüyorlar." ifadelerini kullandı. CİHAN

Yorumlar