Meral Akşener: Başbakan ayırıcı dil kullanılıyor, örneğini Erzurum’da yaşadık
TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener, partisinin Bakırköy’de bulunan seçim bürosunu ziyaret etti.
TBMM Başkanvekili ve MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener,
partisinin Bakırköy’de bulunan seçim bürosunu ziyaret etti.
Başbakan Erdoğan’ın kullandığı dili eleştiren Akşener, "İktidarda
olduğunuz zaman siz herkesin iktidarı olmak zorundasınız, oy
vereninde oy vermeyeninde. Çok şiddetli bir ayırıcı dil
kullanılıyor. İşte bunun sahadaki örneğini Erzurum’da yaşadık.
Yarın diğer yerlerde Allah muhafaza neler olmaz." dedi.
TBMM Başkanvekili ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) İstanbul
Milletvekili Meral Akşener, partisinin Bakırköy’de bulunan seçim
irtibat bürosunu ziyaret etti. MHP Bakırköy belediye meclis üyesi
adayı olan ermeni vatandaşlar Elmas Gıragos ve Nerses Yeramyan ile
bir araya gelen Akşener, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını
cevapladı.
Siyasi partilerin iktidara geldiğinde herkesin iktidarı olmak
zorunda olduğunu aktaran Akşener, Başbakan Erdoğan’ın çok şiddetli
ayırıcı bir dil kullandığını belirtti. Erzurum’da geçtiğimiz
günlerde öğrencilerine veli ziyaretinde bulunan öğretmenin darp
edilmesini eleştiren Akşener, şöyle konuştu: “Sayın Başbakan bütün
mitinglerinde ağabeyler, ablalardan bahsetti. Kapılar çalındığında
nasıl davranılması gerektiğinden bahsetti. Başbakanın talimatını
uygulamış insanlar. Sorulması, bakılması gereken alan bu.
Türkiye’yi yöneten en tepedeki kişinin ağzından; kapıyı çalan
ağabeylerin, ablaların kovulması, yüz geri edilmesi
talimatlandırılırsa o teşkilatlar öyle yapar. Asıl vahim olanı
dikkat edilmesi gerekeni bu.”
'BAŞBAKAN ÇOK ŞİDDETLİ BİR AYIRICI DİL KULLANILIYOR. İŞTE BUNUN
SAHADAKİ ÖRNEĞİNİ ERZURUM’DA YAŞADIK'
MHP’nin iktidar ortağı olduğu dönemde Genel Başkan Devlet
Bahçeli’nin herhangi bir grubu tahkir eden konuşmasının
bulunmadığını dikkat çeken Akşener, “Genel Başkanımızın, bizimle
ilişkileri oy veren konumunda olmayan bütün gruplar dahil olmak
üzere hiç tahkir eden, taciz eden, tehdit eden bir cümlesi olmadı.
Çünkü iktidarda olduğunuz zaman siz herkesin iktidarı olmak
zorundasınız, oy vereninde oy vermeyeninde." ifadelerini
kullandı.
Erzurum'da dayak yiyen öğretmenlerle ilgili Başbakan'ın ayrıştırıcı
dilini sorumlu tutan Akşener, "Çok şiddetli bir ayırıcı dil
kullanılıyor. İşte bunun sahadaki örneğini Erzurum’da yaşadık.
Yarın diğer yerlerde Allah muhafaza neler olmaz. Provokasyon var
deniliyor, yazılıyor çiziliyor. Provokasyona neden olan dili de
ortadan kaldırmak gerekiyor. Sayın Başbakan bunu hep yaptı. Bugün
cemaat dediğimiz grubu oluşturan insanlar üzerinde böyle bir dil
kullanılırken birkaç zaman evvel ülkücüler için Fatiha bilmezler,
mafyadırlar, kabadayıdırlar burada telaffuz etmekten utanacağım çok
ağır şedid kelimeler kullandı. Ne yapmıştı ülkücüler ona? Yani
neydi, işte yapıyor. Doğrumu, hayır yanlış. Siyasi partilerin
birbiri ile rekabet etmesi normaldir. Ama siyasi partilerin
başlarında bulunan kişilerin bu manada hedef gösterici konuşmaları
Allah muhafaza pek çok gerilime neden olur. Sorunlu olan Sayın
Başbakanın dilidir.” şeklinde konuştu.
Başbakan Erdoğan’ın kullandığı üslubun sorunlu olduğuna vurgu yapan
Akşener, “Yani haşhaşi gibi çok ağır kelimelerle bir grup itham
ediliyor. Bütün bunların toplamına baktığınızda siyasi partilerin
kurumsal iletişimleri, siyasi partiler yasasının kendilerine
verdiği görevler üzerinden yapmış olsalar bu tür bir gerilimle,
korku filmi seyreder gibi geçirdiğimiz dönemi yaşamazdık. MHP’nin
tutumu herkes tarafından fark edilir ve takdir görür. Çünkü
grupları, bireyleri karşısına alan Türkiye’deki kardeşlik hukukunu
bozan bir tek cümle bir tek kelime başta Genel Başkanımız olmak
üzere herhangi bir MHP’linin ağzından bu güne kadar çıkmadı.”
dedi.
MHP’nin kurumsal tavrını Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin
beyanlarının temsil ettiğini ifade eden Akşener, bu beyanlardan
ortaya çıkan tavrı ise şu sözleriyle açıkladı: “Biz seçime giderken
Türkiye’de oluşan bu atmosferin, gerilimin düşürülmesi gerektiğini,
özellikle Sayın Başbakanın kullandığı ayrıştırıcı dilin daha
sağduyulu, mutedil, makul bir seviyeye çekilmesi gerektiğini
düşünüyoruz. Diğer taraftan Türkiye’de bulunan çeşitli grupların
yani cemaat dediğiniz bir grup söz konusudur. Buna karşın pek çok
dini hassasiyeti yüksek insanların bir araya gelerek oluşturduğu
başka gruplarda var. Bu grupların mensuplarının oy vereceği elbette
bir gerçektir. O bireylerin vereceği oylara bütün siyasi partiler
gibi bizde talibiz. Türkiye’de kim yaşıyorsa doğudan batıya
kuzeyden güneye nerede kim varsa bu coğrafyada bütün vatandaşların
oylarına talibiz. Ama bu oyları alırken çeşitli pazarlıklar, farklı
organizasyonlar içine girmek gibi bir tutumumuz söz konusu
değildir. Herkesin oyuna talibiz.”
'HEPİMİZ GÖRDÜK Kİ MHP’YE CİDDİ BİR KARARTMA UYGULANMIŞ'
Herkesi tek tek ikna etmeye gayret ettiklerini ve bu kapsamda seçim
çalışmalarını gerçekleştirdiklerini dile getiren Akşner,
partilerine yönelik bir karartma uygulandığını savundu. Akşener,
“Alo Fatih meselelerinden öğrenildi, hepimiz gördük ki ciddi bir
karartma uygulanmış MHP’ye. Vatandaş bize niçin sesiniz çıkmıyor,
neden hiçbir şey söylemiyorsunuz diyordu. Anlaşıldı ki alt
yazılardaki çok makul bazı sözlere, söylemlere bile tahammül
yokmuş. Bu nedenle Sayın Genel başkanımız şehir şehir, ilçe ilçe,
belde belde geziyor. Bizler de aynı durumdayız. Herkesin oyuna
talibiz, bir siyasi partinin olması gereken tavrı, çerçevesi içinde
talibiz. Son dönemde yaşananlara bakmamız lazım. Sayın Başbakan 12
yıl boyunca bu ülkeyi yönetti. Fakat 17 Aralık yolsuzluk
soruşturmasından sonra bir sabah anladı ki Türkiye’de bir paralel
yapı varmış. Asıl sorgulanması gereken bu. Türkiye’de Başbakanlık
yapıyorsunuz, bir paralel yapı olduğunu 12 yıl sonra fark
ediyorsunuz. Asıl sorunlu olan kısmı bu.” diye konuştu.
'SAYIŞTAY RAPORLARININ MECLİSE GETİRİLMESİNE YÖNELİK UZUN BİR
ÇALIŞMA DÖNEMİ GEÇTİ'
Sayıştay raporları konusunda sosyal medyada paylaşılan bazı ses
kayıtlarının hatırlatılması üzerine Türkiye’nin çok ilginç bir
dönem yaşadığına işaret eden Akşener, açıklamalarını şöyle
sürdürdü: “Muhalefet partilerinin başta MHP olmak üzere grup
başkanvekillerimizin, milletvekillerimizin Sayıştay raporlarının
meclise getirilmesi, gözden kaçırılmamasına yönelik uzun bir talep
ve çalışma dönemi geçti. Her konuşmada Sayıştay raporlarından
bahsedildi. Sayıştay raporu dediği zaman, belki çoğu insan ne
manaya geldiğini anlamamıştır. Niçin önemli olduğunu anlamamıştır.
Ama Sayın Canikli ve Sayın Doğan olduğu iddia edilen (bende takip
ettim) o ses kaydında, tape de görülüyor ki MHP’nin milletvekilleri
ve grup başkanvekillerinin meclis gündeminden Sayıştay raporlarının
niye kaçırıldığı, kaçırılmaması konusundaki hassasiyetlerinin
manası şimdi bu iddia edilen kişiler arasındaki konuşmasından
anlaşılıyor. Sayıştay denetimlerinde bakanların, bakanlıkların
önemli yolsuzluklara, önemli eksikliklere, önemli hukuksuzluklara
konu olduğu; bundan raporlarda belirtildiği meclise geldiği
takdirde duman olunacağına dair bir ses kaydı var, böyle iddia
ediliyor. Orada MHP’nin meclis grubunu oluşturan milletvekillerinin
ne kadar haklı olduğu, milletin vatandaşın hakkının, hukukunun
korunması konusunda nasıl bir mücadele verdikleri anlaşılıyor. Çok
yanlış şeyler oluyor Türkiye’de, umarım herkes aklını başına
alır.”
'MİTİNG SEBEBİYLE BİR KAYDIRMA OLMASININ TEAMÜLLERE UYGUN
OLMADIĞINI BİLİYORUM'
Başbakan Erdoğan’ın Muş’ta yapacağı mitingde görev yapmak üzere
Kayseri’den görevlendiren ve trafik kazası sonucu 3 polisin şehit
olduğu hatırlatılan Akşener, miting sebebiyle bir kaydırma
olmasının doğru olmadığını, bu durumun teamüllere uygun olmadığını
söyledi. Zaman zaman bu tür kaydırmaların olduğuna işaret eden
Akşener, şu örneği verdi: “Mesela deprem olur, bir iç çatışma
ihtimali vardır oralarda yakın illerden güvenlik görevlileri
görevlendirilebilir. Mesela İstanbul’da deprem olmuştur,
Kocaeli’de, Sakarya’da, Bolu’da, Düzce’de deprem olduğunda o illere
yetmediği için oradaki güvenlik güçleri de problem yaşadığı için
yakın illerden görevlendirmeler olur. Ya da bir iç çatışma,
kalkışma, gerilim söz konusudur o ilin güvenlik görevlileri yetmez
yan illerden takviye edilir. Bu teamüllere uygundur. Ama bir
siyasinin mitingi sebebiyle ve o kişide bu ülkenin Başbakanı ise
yani miting sebebiyle bir kaydırma olmasının doğru olmadığını
teamüllere uygun olmadığını biliyorum. Sonuçta bir siyasi
çalışmadır, Sayın Başbakanın konuşma yapacağı bir mitingdir. Ne
olabilir ki yani öyle bir durumda? Dolayısıyla ona yönelik bir
teamül devlet sistemi içinde yoktur.”
'ÜLKÜCÜLER KARDEŞ KAVGASINA YOL AÇABİLECEK BİR PROVOKASYONUN İÇİNDE
OLMAZ'
Sosyal medya üzerinden ülkücülerin bir provokasyon içine çekilmek
istenildiği iddialarına cevap veren Akşener, MHP adına yapılan
açıklamalarda çarenin her zaman sandık olduğu ve demokrasi dışı
hiçbir tavrın Türkiye’nin hayrına olmayacağını kaydetti. Akşener,
şu ifadeleri kullandı: “Hem Genel Başkanımızın talimatıyla hem de
Genel Sekreterimizin yazılı açıklamasına baktığınız zaman
görürsünüz ki ülkücülere, MHP mensuplarına, milliyetçilere ve bütün
vatandaşlarımıza çarenin sandık olduğunu sandık dışı demokrasi dışı
hiçbir tavrın Türkiye’nin hayrına olmadığını çok net bir şekilde
bildirdiğini ve bu konuda da çok net ve açık bir biçimde durduğunu
hep beraber biliyoruz. Bütün tahrik ve provokasyonlara rağmen
kardeş kavgasına yol açabilecek herhangi bir provokasyonun içinde
kesinlikle tek bir MHP mensubu ya da ülkücünün asla olmayacağını en
üst makamdan Türkiye uzun bir zamandır biliyor. Biz bu kararımızın
arkasındayız. Ama provokasyonların olabileceği iddialarının ciddiye
alınması gerekir. Bunlar öyle sosyal medyada ya da çeşitli internet
sitelerinde yazarak çizerek olmaz. İçişleri Bakanlığı, MİT,
Türkiye’nin bütün istihbarat teşkilatları, güvenlik güçleri Sayın
Başbakana bağlıdır. Dolayısıyla böyle iddiaların sosyal medyada
çeşitli yazarlar çizerler tarafından yazılıyor olmasının dışında bu
konuda en ciddi tedbirlerin alınması gerekmektedir. Bu tedbirleri
alma görevi de Sayın Başbakan ve kabinesine aittir. Tek bir kişinin
burnu kanamış olsa bunun faturası ve hesabı elbette ki iktidara
çıkar. O nedenle güvenlik güçlerinin, istihbarat teşkilatlarının
manşetlerle meşgul olmak yerine sayın Başbakan tarafından bu
provokasyon iddialarının çözülmesi ortadan kaldırılması yani bu
iddiaların gerçekleşmemesi için görevlendirilmesi
gerekmektedir.”
MHP Bakırköy Belediye Meclis üyesi adayı olan ermeni vatandaşı
Elmas Gıragos’u uzun zamandır tanıdığını belirten Akşener, “Elmas
kardeşimiz, partimizde bir örnek olsun diye aday değil. Son derece
vasıflı, iyi niyetli ve en önemlisi çok çalışkan bir arkadaşımız.
Bakırköy’ün yerlisi ve burayı çok iyi bilen bir hanımefendi.
İçimizde belediye meclis üyeliğini partili kimliği olarak son
derece hak eden bir kızımızdır. İnşallah seçilecektir.” ifadelerini
kullandı.
Açıklamaların ardından Akşener ve beraberindekiler seçim irtibat
bürosu önünde konser veren Mehter Takımı’nın yanına gitti.
Vatandaşlarla ve partililerle sohbet eden Akşener, fotoğraf
çektirerek alandan ayrıldı. CİHAN
Yorumlar