Masum köylüleri öldürüp Aydın Paşa'nın katilleri diye göstermişler

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 1993’te faili meçhul cinayete kurban giden 11 köylüyle ilgili 20 yıl sonra tamamlanan soruşturmadan sonra açılan davanın ilk duruşması yapıldı.

Google Haberlere Abone ol
Masum köylüleri öldürüp Aydın Paşa'nın katilleri diye göstermişler

Diyarbakır'ın Kulp ilçesinde 1993’te faili meçhul cinayete kurban giden 11 köylüyle ilgili 20 yıl sonra tamamlanan soruşturmadan sonra açılan davanın ilk duruşması yapıldı. Davanın tek sanığı dönemin Bolu Komando Tugayı Komutanı Tuğgeneral Yavuz Ertürk duruşmaya katılmazken yakınlarını kaybedenler 'müşteki ve tanık' sıfatı olarak duruşmaya katıldı. Tanıklar, sanık Ertürk'ün emri üzerine aralarında 60 ve 75 yaşında iki kişinin de bulunduğu 11 köylünün askere operasyon bölgesinde rehberlik yapma amacıyla alıkonulduğunu daha sonra kurşuna dizilerek TRT'de 'Lice'de şehit edilen Baytiyar Aydın Paşa'nın katili 42 terörist öldürüldü" diye haber yaptırıldığını dile getirdiler.

Diyarbakır 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nce görülen davanın tensip duruşmasında 19 sayfalık iddianamenin kabul edildiği belirtildi. İddianamede dönemin Bolu Komando Tugayı Komutanı Tuğgeneral Yavuz Ertürk tek sanık olarak yer alıyor. Şüpheli, ‘suç örgütü kurmak, birden fazla kişiyi öldürmek ve halkı silahlı isyana teşvik’ suçlarından 11 kez ağırlaştırılmış müebbet ve 25 yıla kadar hapis talebiyle yargılanıyor. İddianameye göre Bolu 2. Komando Tugay Komutanlığı’na bağlı askerler, şüpheli komutan Yavuz Ertürk komutasında 9 Ekim 1993’te Kulp’a bağlı Alaca köyü yakınlarında konuşlandı. Komutan, İnkaya Köyü Muhtarı Mehmet Salih Akdeniz’i kendilerine rehberlik yapması için çağırdı. Muhtar ve yeğeni Celal Aziz Aydoğdu, gelince alıkonuldu. Diğer maktuller Mehmet Şah Atala, Nusrettin Yerlikaya, Turan Demir, Behçet Tutuş, Bahri Şimşek, Şerif Avar, Ümit Taş ve Abdo Yamık da aynı gün askerler tarafından alındı. İddianamede şöyle denildi: “11 köylü askeri birliğin bölgeden ayrılacağı gün şüphelinin (Yavuz Ertürk) talimatıyla helikoptere bindirilerek yakınlarının Diyarbakır’a götürüleceklerine inandırılmasından sonra öldürülüp oraya gömülmüştür."

Duruşmada daha sonra tanıkların ifadelerine başvuruldu. Tanıklardan Harun Tutuş, Şenyayla bölgesinde oldukları dönemlerde operasyon başladığını belirterek, " 3-4 helikopterle inen ve yaya olarak gelen çok sayıda asker mezraları ateş altına aldı. Bizim köye gelen yaklaşık 200 asker köyü ateşe verdi." dedi.

"AKŞAM PKK GELİR ERZAK ALIR, SABAH ASKER GELİR 'NEDEN YARDIM EDİYORSUNUZ' DİYE HESAP SORARDI"

Sanık Ertürk tarafından alıkonulan ve öldürülen dönemin İnkaya Köyü Muhtarı Mehmet Salih Akdeniz'in oğlu Mizbah Akdeniz de tanık olarak dinlendi. Akdeniz, İnkaya köyünde ikamet ettiklerini ancak yazın su sorunu nedeniyle Şenyayla bölgesine yaylaya çıktıklarını ve sonbahara kadar burada kaldıklarını söyledi. Askerin bölgeye geldikten ikinci gününde yaylayı boşalttığını anlatan Akdeniz, "Askerler bu emrin Yavuz Ertürk Paşa tarafından verildiğini bize söyledi. Babam Badıkan aşiretinin lideriydi. Biz bölgeyi terk ederken o arkamızdan yavaş yavaş geliyordu. Ancak daha sonra kayboldu ve gelemedi. Sonradan askerlerin alıkoyduğu 100 yakın kişinin arasında olduğunu öğrendik." diye konuştu.

Babasıyla birlikte alıkonulan 11 köylünün 16 gün sonra yani operasyonun bittiği gün kurşuna dizildiğini anlatan Akdeniz, "O bölgede PKK'nın da kampları vardı. O dönemin PKK bölge sorumlusu Şemdin Sakık ve babasını tanıyorduk. Hatta Şemdin Sakık babama ceza kesmiş, babam bu cezayı ödememişti. Geceleri PKK'lılar gelir, gündüzleri askerler gelir, 'neden yardım ediyorsunuz' diyordu. Sanki anlaşmalı gibi çalışıyorlardı. Bunların hepsi Ergenekon'du." diye konuştu.

"SANIK ERTÜRK, SAVCININ YANINDA 'KİMSEYE HESAP DA İFADE DE VERMEM' DEDİ"

Mizbah Akdeniz, babasının öldürülmesinin ardından Bolu'ya gittiğini burada sanık Ertürk ile görüştüğünü belirterek, "Ona babamı neden öldürdüğünü sordum. O da bana 'Orman yakıldığını zaman kurunun yanında yaş da yanar' dedi. Yakama yapıştı ve boğazımı sıkmaya çalıştı. 1998 yılında ise Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na gittim. Burada durumu anlattım ve şikayetçi oldum. Burada Ertürk Paşa da vardı. Ellerini arkadan bağlamış 'kimse benden hesap soramaz, kimseye hesap vermem' dedi. Odadaki savcı da bir şey yapmadı." diye konuştu.

Olaydan kısa süre önce Lice'de Tuğgeneral Bahtiyar Aydın'ın bir suikast sonucu şehit edildiğini dile getiren Akdeniz, "Bu olaydan bir gün sonra TRT'deki haberlerde Aydın'ı şehit eden 43 terörist haberini gördüm. Terörist olarak gösterilen cesetlerden biri babama aitti. Çünkü babama kısa süre önce bir Elazığ şapkası almıştım. Bu şapka da başındaydı. Hemen savcıya başvurdum. Kulp savcısı TRT'den üç kez görüntüleri istedi. Savcıya gönderilen görüntülerde benim babamın olduğu bölüm yoktu. Savcı da bunun farkına vardı. Kulp İlçe Jandarma Komutanı bu tür işlerin kendilerine aştığını söyledi." ifadelerini kullandı.

Duruşmada 11 köylüyle birlikte öldürülen Şerif Avar'ın babası Sabri Avar da tanık olarak dinlendi. CİHAN

Yorumlar