"Madenler devletleştirilmeli, rödovans ve taşeronlaştırma kaldırılmalı"

İş Güvenliği Uzmanı Emekli İş Başmüfettişi Haydar Kaçmaz, maden ocaklarında yaşanan faciaların işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin kısılması, işçi sayısının azaltılması, personel giderlerinin kısılması, gerekli bilimsel-teknik...

Google Haberlere Abone ol
"Madenler devletleştirilmeli, rödovans ve taşeronlaştırma kaldırılmalı"

İş Güvenliği Uzmanı Emekli İş Başmüfettişi Haydar Kaçmaz, maden ocaklarında yaşanan faciaların işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin kısılması, işçi sayısının azaltılması, personel giderlerinin kısılması, gerekli bilimsel-teknik harcamaların asgariye indirilmesinin olumsuz sonuçlarından ortaya çıktığını söyledi. Kaçmaz, "Bu olumsuzluklar sonucunda, Zonguldak’tan Elbistan’a, Soma’ya, Bolu’dan Bursa’ya, Yeni Çeltek’e kadar yaşanan faciaların çok büyük kısmında aynı senaryo işlemiştir." dedi.

Kaçmaz, Elektrik Mühendisleri Odası Adana Şubesi tarafından düzenlenen 'Soma Gerçeği' konulu söyleşide, “Soma kazasındaki gerçekler nelerdir? Eksikler ve yanlışlar nelerdir? Ülkemizdeki İSG mevzuatı yeterli midir? Neler yapılmalıydı, neler yapmalıyız” sorularına yanıt aradı. Kaçmaz, ”Özelleştirme, rödovans ve taşeronlaştırma, gibi uygulamalarla enerji üretim maliyetlerini düşürmek, kar artışı sağlamak ve bu süreci de işçi-emekçi, ezilen kesimlerin üzerlerine basarak yürütülmesi olduğudur." şeklinde konuştu.

Kaçmaz, dünyada 2011 yılı verilerine göre kömürün enerji arzı ve üretimindeki payının yüzde 25 oranında olduğunu, sanayinin artan enerji ihtiyacı doğrultusunda daha fazla kömür çıkarılması gerektiğini ifade etti. Türkiye’nin petrol, doğalgaz, nükleer enerji vb. birincil enerji üretim kaynaklarının yetersizliğinden; kömürün enerji üretiminde çok önemli bir konuma sahip olduğunu ifade eden Kaçmaz, “Türkiye, toplam üretim arzının yüzde 28,5’i oranında enerjiyi kendi kaynakları ile üretmekte, yüzde 71,5'ini ise dışa bağımlı bir enerji politikası izleyerek, dış alım yoluyla temin etmektedir. Hükümetin, 2023 hedeflerini ve mevcut koşulları göz önünde bulundurduğumuzda, bu alanda yapılan tüm planlamalar da cevabını buluyor. Yapılması planlanan NES (Nükleer Enerji Santrali), halen işletilmekte olan Termik Santraller (TS) ile HES (Hidroelektrik Santrali) bir kenara dursun; termik santrallerin ve kömür ocaklarının özelleştirme politikalarıyla daha düşük operasyon girdisiyle daha hızlı ve daha fazla -daha yoğun enerji üretimi kurgulanıyor.” diye konuştu.

Kaçmaz, TMMOB Maden Mühendisleri Odası'nın 2010 tarihli 'Madenlerde Yaşanan İş Kazaları Raporu'ndan alınan verilere göre, 1983-2010 tarihleri arasında 27 yılda aynı anda üçten fazla işçinin öldüğü 17 adet ölümlü iş kazası meydana geldiği ve bunların sonucu 636 kişinin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Kaçmaz, şöyle devam etti: "Yine aynı raporda; Soma’da yürütülen çalışmalarla ilgili saptamalar yapılmış, gittikçe daha derinlere inmeye başlayacak olan çalışmaların, yetersiz iş sağlığı iş güvenliği önlemleriyle ve teknik olarak yetersiz şekilde yürütüldüğüne vurgu yapılmıştır. Son yıllarda özellikle rödovans yoluyla yürütülen çalışmaların derhal terk edilerek, çalışmaların gerekli güvenlik tedbirleri alınarak kamu eliyle yürütülmesi gerektiğinin altı çizilmiştir.

Yani özetle; yeraltı kömür işletmelerinde ocak planının hazırlanmasından başlayarak, üretim süreçleri eksiksiz ve tam bir şekilde yapılmalı, üretim süreçleri anlık ve sürekli denetlenmeli, aykırılıklar hiçbir maliyet gözetilmeden ivedi olarak giderilmelidir. Soma adeta ‘kap-götür’ şeklinde devredildi. Soma’da yaşanan katliam da farklı şekilde oluşmadı. Türkiye Kömür İşletmeleri’nin yıllarca görece daha güvenli şekilde işlettiği ocakların, daha fazla kömürün daha ucuza işletilmesi amacıyla başlatılan peşkeş çekme süreciyle başladı."

EMO Adana Şube Başkanı Mehmet Mak ise iş sağlığı ve iş güvenliği konusunun toplumun her kesimini yakından ilgilendirdiğini, Soma'daki maden faciasında bunun somut olarak yaşandığını söyledi. Mak, oda olarak bu tür etkinlikleri sürdüreceklerini de sözlerine ekledi.

CİHAN

Yorumlar