'Madende işçiler üzerinde üretime yönelik çok yoğun bir baskı yapılıyordu'

Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasının soruşturmasında şahit olarak ifade veren elektrikçi Abdülhakim Bilen, maden işçileri üzerinde üretime yönelik çok yoğun bir baskı olduğunu söyledi. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye ait Eynez...

Google Haberlere Abone ol
'Madende işçiler üzerinde üretime yönelik çok yoğun bir baskı yapılıyordu'

Manisa’nın Soma ilçesindeki maden faciasının soruşturmasında şahit olarak ifade veren elektrikçi Abdülhakim Bilen, maden işçileri üzerinde üretime yönelik çok yoğun bir baskı olduğunu söyledi. Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'ye ait Eynez Maden Ocağı’nda 301 işçinin şehit olduğu yangınla ilgili soruşturmada ifade veren elektrikçi Bilen, metan gibi tehlikeli gazların oranını gösteren ve belli bir seviyeden sonra sistemi otomatik olarak durduran sensörlerin, üretim amirlerinin baskısıyla sık sık devre dışı bırakıldığını ifade etti.

Bilen, ifadesinde özetle şunları söyledi: “Maden içerisinde çalışan işçiler üzerinde, üretime yönelik çok yoğun bir baskı vardı. Bizim üzerimizde de özellikle arıza olduğunda çok yoğun bir baskı kurulurdu. Bu arızanın hemen giderilmesi yönünde baskı olurdu. Zaten madende sistem gereği taşeronluk sistemi olduğu için baskı çok daha yoğundur, çünkü taşeron dediğimiz ekipbaşları kendi işçilerini toplar, ekiplerini kurar. Hattâ bu taşeron dediğimiz ekipbaşları arasında yoğun bir rekabet vardır. Rekabet, üretime yönelik bir rekabetti. Hattâ en fazla üretimi yapana prim bile verilirdi. Şirkete işçi alımı şu şekilde yapılır: Taşeron dediğimiz ekipbaşları bir komisyon kurar. Bu komisyonda ayrıca şirketin yöneticileri de bulunur. Ekipbaşları gelen işçileri seçerdi, kendi ekiplerine almaya çalışırdı. Ekipbaşlarının seçtiklerini de şirket işe alırdı zaten. Bu alınan işçiler, beş günlük bir taban, yani kazma kürek ellerinde madende çalıştırılır. Daha sonra ekipbaşları, bunları kendi aralarında kendi ekiplerine dağıtırlar. Bu sistem kağıt üzerinde taşeronluk gibi görünmese de aslında uyarlanmış bir taşeronluk sistemidir. Ayrıca ekipbaşları da çalışmazlar, genelde madene geç inerler, birkaç saat sonra da çıkarlardı.”

'SON DÖNEMDE İŞ GÜVENLİĞİ İKİNCİ PLANA ATILDI'

Madende üretime dönük prim yatırıldığını de belirten Abdülhakim Bilen, “Üretim düşünce, 2014 Mart-Nisan ayı itibariyle üretim amirleri ve başçavuşla belli işçilere verilen primler kesildi. Primler kesilince üretim daha da düşmeye başladı. Özellikle son dönemde kömür çıksın diye baskı oluşmaya başladı, iş güvenliği ve emniyet ikinci plana atıldı. İnsan nakil bantları, vardiya giriş ve çıkışlarında insanları taşıdığı için her ihtimale karşı yavaşlatılır ancak fazla vakit kaybı olduğunu mazeret ederek bu bantların hızını arttırmaya başladılar. Hiç yavaş devre dönmedi. Kömür taşınması sırasında olan hızla insan nakil sırasında olan hız aynı seviyeye getirildi. Bunun nedeninin de zaman kaybını azaltmak ve üretimi arttırmak olduğunu söylediler.” dedi.

'MÜFETTİŞLER GELMEDEN 15-20 GÜN ÖNCE HABERİMİZ OLURDU'

Madene müfettişlerin geleceğini 15-20 gün önceden haber aldıklarını vurgulayan Bilen, “Ayrıca müfettişin madene uğrayacağı ve gideceği güzergâh da belli olurdu. Bu güzergâh üzerinde gerekli tedbirler alınır, ev tipi telefonlar kaldırılır, antigrizu telefonlar koyulurdu. En son denetlemede, müfettişlerin A ve H panosuna gideceği söylendi. Bunun üzerine bize bu güzergâhta antigrizu telefonlar ve panoları yerleştirmemizi istediler. Bizim elektrik panolarımız, olması gereken antigrizu panolar değildi ama benzetilirdi. Biz bunları A ve H panosuna yerleştirmeyi yetiştiremedik. Yetiştiremeyince 140 panosunun olduğu alana yerleştirmemizi istediler. Biz de bunun üzerine 140 panosuna yoğunlaşıp orayı denildiği gibi yaptık. Bunun üzerine gelen müfettişler, sadece 140 bacasına girip çıktılar. Ondan sonra başka yere uğramadan çıkıp gittiler. Ayrıca müfettişler, antigrizu pano ve telefonları incelese bunların gerçek olmadığını, bir sıkıntı olduğunu çok rahat anlarlardı.” şeklinde konuştu.

'METAN ORANI DÜŞMEDEN ÇALIŞIYORDUK'

Bilen, sözlerine şöyle devam etti: “Eskiden metan gazı yüzde 1 olduğu zaman sistem kendisini otomatikman kapatırdı. Enerji kesintisi otomatikman olurdu fakat fanlar çalışmaya devam ederdi. Bu oranın metanlı bölgeler için çok yüksek olduğunu söylediler. Bundan dolayı bu oranı yüzde 0,5'e indirdiler. Sonra üretimde sıkıntılar çıkmaya başladı. Sistem çok fazla elektrik kesintisi yaratmaya başladığında üretim amirleri, 'İptal edip geçin.' diyorlardı. Sistemin tekrar açılması için normalde metanın düşmesinin beklenmesi gerekir ama amirler üzerimize çok fazla baskı yaparak, metan düşmeden sistemi açmamızı isterlerdi.” CİHAN

Yorumlar