Maden ocaklarında felakete davetiye çıkartan üç büyük hata!
Soma’da yaşanan felaket, Türkiye madencilik sektöründeki çarpıklıkları da açığa çıkardı.
Google Haberlere Abone ol
Madencilerin “hadi hadi” adını verdikleri bu düzen tartışılırken,
temel yanlışları mercek altına alındı. Soma 'da yaşanan facia,
Türkiye’nin en büyük maden felaketi olarak kapkara harflerle tarihe
kazındı. 301 madenci hayatını kaybetti, ocaklar söndü… Felaketin
ardından anlatılanlar ise madencilik sektöründeki çarpıklıkları
ortaya serdi. “Hülle” yönteminden, kaçış odalarının eksikliğine;
madencinin diğer vardiyadaki arkadaşı üretim noktasına gelmeden işi
bırakmadığı “elden ele” sisteminden, kapasiteleri zorlayan üretim
hırsına, tüm bu yanlış uygulamalara temel teşkil eden sektördeki üç
yanlış incelendi 1) RÖDOVANS: *Rödovans sistemi, devletin
madeni kiraya vermesi ve karşılığında madendeki üretimi belirli bir
fiyat üzerinden satın alması şeklinde yürüyor. Türkiye Taşkömürü
Kurumu’nun 80’li yılların sonunda bazı sahalarda başlattığı
uygulama, 2004’te Maden Yasası’nda yapılan değişiklikle yasal
dayanağa kavuşuyor. Ancak rödovansçının hedefi, rezervi en düşük
maliyetle aramak ve işletmek olduğu için, üretim zorlaması ile
çalışanları ve işletmenin güvenliğini tehlikeye
atabiliyor. *Maden sektöründe üretim yapmak, yüksek sermaye
yatırımı gerektiriyor. Rödövans sistemi, gerekli yatırımların
yapılmasını ve yüksek maliyetli iş sağlığı ve güvenliği
önlemlerinin hayata geçirilmesini kısıtlayıcı bir yapı
oluşturuyor.*Diğer yandan, rödovans yani kiralama sürelerinin kısa
olması da yatırımcıları büyük ölçekli yatırımlar yapmaktan
alıkoyuyor. Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK) madencilik sektörüne
yönelik raporunda, rödovanslı maden işletmelerinde genel olarak
rastlanan iş güvenliği eksiklikleri şöyle sıralanıyor:
“Havalandırma genellikle doğal havalandırma yoluyla yapılıyor;
Yeraltı ekipmanları alevsızdırmaz özelliğe sahip değil;
Çalışma yerlerinin en az iki yolla yeryüzüne bağlı olmasına
dikkat edilmiyor; patlamalara karşı önlemler yetersiz kalıyor;
yeterli gaz ölçüm cihazları bulunmuyor; ferdi kurtarıcı teçhizat ya
olmuyor, olanlar da yetersiz kalıyor.” *Türkiye Kömür
İşletmeleri’nin (TKİ) 2012 yılı faaliyet raporuna göre, kurum
müesseselerinde 42 milyon 764 bin 310 ton kömür üretildi. Üretilen
bu kömürün, 11 milyon 68 bin 815 tonu, kurumun yeraltı
işletmelerinde gerçekleşti. 2012 yılı itibariyle TKİ’nin yeraltı
kömür üretiminin yüzde 56’sı rödövans, yüzde 41’i hizmet alım
modeliyle sağlandı. 2) ÜRETTİĞİN KADAR SAT: *Rödovans
sistemiyle kiralanan madenler, üretimlerini Türkiye Kömür
İşletmeleri’ne satıyor. Belli bir tarihe kadar TKİ, her işletmeden
belli bir ölçüde kömür alıyordu. Ancak dört yıl önce “Ne
çıkarırsanız alacağım” dedi. Ve ardından tüm öncelik üretimi
artırmak haline geldi, tabir-i caizse “deli bir üretim sistemi”ne
geçildi. *Şirketler, bu sistemde üretimi artırdıkça, karını
katlıyor. Ancak kardan başka amaç olmadığı için bütün insani ve
çevresel normları çiğnemeyi göze alıyor, bunun için hem işçi
sayısına, hem madenin altyapısına yükleniyor. Sektör
temsilcilerinin anlatımlarına göre, madenlerde en çok üretim yapan
vardiyalar ilan ediliyor, alkışlatılıyor. *Bu sistemin sonucu
olan akıl almaz bir uygulama ise “elden ele” yöntemi. Bu uygulamada
kazma hiç boş kalmıyor; madenciler, diğer vardiyadaki arkadaşı
üretim noktasına gelmeden işi bırakamıyor, böylece üretim hiç
durmuyor.*İşçilerin madendeki çalışma sistemine taktıkları isim ise
“Hadi hadi”. Çünkü en sık duydukları kelime “Hadi”. Taraf Gazetesi,
söz konusu çarpıklığı anlattığı haberinde maden işçilerinin şu
sözlerine yer veriyor: “Beş dakika soluklan, hemen elinde
lambasıyla biri gelir: ‘Hadi hadi hadi’ der. Sen, burası göçecek
ben girmem dersin. O, ‘Hadi hadi hadi’. Çünkü belirlenen miktarın
üzerinde çıkarılan kömürü amirler alıyor. Amir dediğimiz taşeron.
İşçileri ne kadar çok çalıştırırlarsa, ceplerine o kadar para
giriyor.”*Soma Kömür İşletmeleri, Eynez’de 2011’de planladığından
519 bin ton, 2012’de 1,2 milyon ton fazla üretim gerçekleştirdi.
2012’de de fazla kömür miktarı yüzde 47’yi buldu.*Soma Holding’in
internet sitesinde yer alan bilgilere göre, şirket Soma’da tamamı
yeraltından yıllık ortalama 6 milyon ton kömür üretiyor ve TKİ’ye
satıyor. 3) EN DÜŞÜK FİYATI VERENE İHALE: * İhalede
devlete satacağı kömür için en düşük teklifi veren şirket, madeni
işletiyor. * Soma Holding’in sahibi Alp Gürkan, iki yıl önce
verdiği röportajda “TKİ, Soma’da kömürü kendisi çıkarırken tonunu
130-140 dolara mâl ediyordu. Biz ihaleye girip, TKİ’ye yüzde 15’lik
rödovans payı dahil tonunu 23.80 dolara çıkarma taahhüdü verdik”
demişti.*İhaleyi düşük fiyata alan işletmeci başta güvenlik olmak
üzere diğer altyapı harcamalarını kısıyor. Yani bu model daha fazla
altyapı yatırımlarını teşvik etmek yerine daha fazla üretimi teşvik
ediyor. *İşyeri güvenliğinin, 2004’ten bu yana hızlanan
madenlerin özelleştirilmesi süreciyle daha da kötüye gittiği
görüşleri var.*Sektör temsilcilerine göre Soma’da hizmet alımı,
Zonguldak bölgesinde ise rödovans modeli uygulanıyor. Hizmet
alımına “taşeronluk sistemi” gözüyle baktıklarını söyleyen Genel
Maden İş Sendikası Başkanı Eyüp Alabaş, bunu şöyle anlatıyor: “Ton
başına kömür çıkartma maliyetini en ucuz teklif eden şirkete yetki
veriliyor. Şirket, kömürü devlet adına çıkartıyor, pazarlama
yetkisi yok, TKİ’ye belli bir alım fiyatından kömürü veriyor, TKİ
aldığı kömürü başka santral veya kurumlara pazarlıyor. Devletin kar
etme mantığı ile çalışılıyor.”*Taşeronluk sistemi ile rödovans
sisteminin farkını sorduğumuz Alabaş, şöyle konuşuyor: “Rödovans
sisteminde belirli bir saha var, bu sahada belli bir miktarda kömür
var. TKİ ya da Türkiye Taşkömürü İşletmeleri (TTK), ‘Bu sahada
yıllık ne kadar kömür üretebilirsin’ diyor ve sahasını şirkete
kiraya veriyor. ‘Kömür çıkarma x devlete ödeyeceği rödovans bedeli’
sonucu en yüksek bedeli taahhüt eden şirket kiralamaya hak
kazanıyor. Kömürün pazarlaması şirketin sorumluluğunda, çıkarsa da
çıkarmasa da kirasını ödüyor. Taş kömürü daha çok rödovans, linyit
ise taşeron sistemiyle çıkarılıyor diyebiliriz.” Atılması
gereken bazı adımlar:*Özellikle taşeron şirketler ve bütün
işverenlerin üstündeki bu baskıları ortadan kaldıracak yeni
düzenlemeler öngörülmeli. *Gerekli iş sağlığı ve güvenliği
tedbirleri alınmayınca işyerlerindeki faaliyetlerin durdurulması
sağlanmalı.*Dünyadaki en üst seviye teknolojik sistemlerin hayata
geçirilmesi sağlanmalı. *Denetim etkin kılınmalı, yaptırımlar
caydırıcı hale getirilmeli. *Maden ocaklarında taşeron sistemi
kaldırılmalı.*Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 176 sayılı
madenlerde iş sağlığı ve güvenliği sözleşmesi onaylanmalı.Hürriyet
Yorumlar