Kuraklık korkusu çiftçileri kara kara düşündürüyor
Yurt genelindeki kuraklık tehlikesi, en çok İç Anadolu Bölgesi'ni vurdu. Çiftçileri kara kara düşündürürken,Uzmanlar son yağan yağmurların sadece toprağın hararetini aldığını belirtti.
Yurt genelindeki kuraklık tehlikesi, en çok İç Anadolu
Bölgesi'ni vurdu. Çiftçileri kara kara düşündürürken,Uzmanlar son
yağan yağmurların sadece toprağın hararetini aldığını belirtti.
Konya Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bilimi ve Bitki
Beslenme Bölümü Öğretim Üyesi Doç.Dr.Mehmet Zengin, Cihan Haber
Ajansı'na kuraklıkla ilgili açıklamalarda bulundu.
Türkiye'nin her yerinde kuraklık olduğunu Konya'da bunun daha
yüksek oranda hissedildiğini söyleyen Doç. Dr. Zengin,
Çiftçilerin kuraklıktan dolayı kara kara düşündüğünü kaydetti.
Zengin, yaptıkları bilimsel çalışmalar ve meteoroloji verilerine
göre Konya'nın ekim, kasım ve aralık aylarında aldığı yağış
miktarının bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 48 daha az
olduğunu aktardı.
Bunun üzüntüsünü yaşarken ocak ortasında kar yerine yağmur
yağdığını hatırlatan Zengin, "Tabi yağışın yağmur formu kar formu
kadar yeraltı ve yer üstü su kaynaklarını besleyemez. Ama yine de
damlasına bin şükür. Bu ocak ayı yağışıyla açığı yüzde 48’den yüzde
20'ye düşürdük. Şubatta yağış olmadı ama şubatın sonuna
gelmediğimiz için şubatla ilgili bir istatistiksel bilgi
veremiyoruz." dedi.
KURAKLIK VE DON UYARISI
Zengin, şöyle devam etti: "Maalesef sonbaharda buğday ekili
alanlarımızda hem sulanan alanlarda hem de nadas iyi
yapılmadığından kıraç alanlarda iyi bir tohum yatağı hazırlığı yani
kök bölgesinde yeterli rutubet olmaması, Ekim ve Kasım aylarının
sonbahar sıcaklık ortalamasından düşük seyretmesi nedeniyle
buğdaylarımızda çok iyi bir çıkış olup 3-5 cm yapraklı boya
gelmeyince kışa güçlü bir giriş olmadı. Kimi tarlalarda buğday yeni
ekildi, soğuk başladı, rutubet yok, çimlenme yok tohum toprak
altında öylece bekliyor. Umarım Aralık ortası Ocak başı arasındaki
yüksek donlardan etkilenmeyecektir. Çünkü bu dönemde kar örtüsüz
açık arazilerde 20 santigrat derecelere varan kuvvetli donlar
görüldü. Bu tehlike yaratabilir ve yeni çimlenmiş küçük buğday
fidecikleri dondan zarar görür. Yapraklar yeterli büyüklüğe
ulaşmadığından, hücrelerinde yeterli şeker depolayamadığından
bitkicikler soğuktan darbe aldı. Çünkü arazi üzerinde adeta kar
yorganı hiç olmadı. Ova ve tepelik arazilerde alabildiğince buğday
tarlaları açık donlara maruz kaldı. Bundan sonraki dönemde önümüzde
uzun bir mart ayı var. İlkbaharın ilk ayı olan martta Konya Kapalı
Havzası yağış alır diye umut ediyor ve dua ediyoruz. Yağış tatmin
edici olsa bile kışa güçlü girmeyen bir buğday kendini
toparlayamayacak, fenolojik devrelerde bir sapma meydana gelecek ve
buğdayda en az yüzde 20 verim yaşanacak diye
değerlendiriyoruz."
"ÇİFTÇİ NORMAL SULAMA YAPARSA ÜRÜNÜNÜ KURTARABİLİR Mİ?"
Çiftçilerin normal sulama ile ürününü kurtarabileceğine işaret eden
Zengin, "Çimlenme ile kardeşlenme arasındaki dönemde tabandan
yeterli suyu aldığı kadarki etkiyi göstermeyecek. Yani illa yağmur
suyu, kar suyu yeraltı suyu olacak tabi. Taban araziler mart
sonlarına doğru su kusar. Böyle ıslak dönemler bu yıl
gerçekleşmeyecek gibi göründüğünden yapılan yağmurlama sulamalar
çok doyurucu olamayacak veya değerli çiftçilerimiz daha fazla
enerji harcayacaklar. Bu yıl kuvvetli kar yağışları olmadığı için
bundan yoksunuz. Bundan sonra yağmurlamayla çiftçilerimiz tabi mart
yağışlı geçmezse mart ortasında, martta yağış olursa nisan başından
itibaren en az 3 kez 6'şar, 7'şer saat sulama yapacaklar. Bu kısmen
zayıflığı giderecektir ama tabandan yani ilk dönemden güçlü olduğu
kadar bir etki göstereceğini zannetmiyorum. Mart ve Nisanda yağış
olmazda kıraçlardaki ekinlerimizin durumu daha kötü olacaktır."
ifadelerini kullandı.
"İKLİM DEĞİŞTİ, SICAKLIKLAR ARTTI"
Donlu dönemlerinin atlatıldığını ancak kar örtüsü olmaması halinde
2010 yılındaki ekili alanların darbe yiyeceğini aktaran Zengin,
şöyle devam etti: "Bunun yanında şöyle de bir durum var. İçinde
bulunduğumuz günlerde yağış yok, Şubat ayı da kış ayıdır. Önceki
yılların sıcaklık ortalamasına göre günümüzdeki Şubat sıcaklıkları
8-10 santigrat derece daha yüksek seyrediyor. Kök bölgesinde ise su
az, dolayısıyla bitkilerde randımanlı bir gelişim olmayacak. Su
yok, sıcaklık yüksek olursa üst gübreler aksi tesir yapabilir.
Bunların temelinde yatan asıl sebep küresel iklim
değişiklikleridir. Bu konulara çiftçilerimiz dikkat etmeliler."
şeklinde konuştu.
"ÇİFTÇİLER TOPRAĞINA AZOTLU GÜBRE KULLANSINLAR"
Çiftçilerden toprak analizleri ve uzman tavsiyelerine göre
özellikle azotlu gübre kullanmalarını isteyen Zengin, "Henüz Mart
ayı gelmeden buğdaylar kardeşlenme döneminde girmeden, azotu alma
dönemi başlamadan, şubat başında tarlalarına üre gübresi atmaya
giden çiftçilerimiz oldu. Konya koşullarında, İç Anadolu
şartlarında şubatta bitki çalışmazken, fizyoloji durgunken, toprak
soğukken verilen üreden bitkiler faydalanamaz ki. Toprak soğuk,
rutubet yok, yağış yok. Bunun için çiftçilerimiz üre gübresini
kardeşlenmeden önce vermesinler. Üreyi de çok veriyorlar. Biz
'Dekara, bin metrekareye 12-15 kilogram verebilirsiniz' diyorsak
sulu alanlar için 20 kilogram veriyorlar. Her bir dekar için 3-5
kilogram fazla azot havaya amonyak gazı şeklinde buharlaşırsa
küresel ısınmaya sebep olur. Küresel ısınma küresel iklim
değişikliklerini meydana getiriyor. Maalesef kimi yörelerde
soğuklar, kimi yörelerde kış ortasında sıcaklar, kuraklıklar
meydana geliyor. Ortalama 7 yılda bir kurak periyot yaşıyoruz.
2007'de bir kurak kış yaşadık. 2014’de yine öyle bir durumdayız.
Ama Allah'tan ümidimizi kesmiyoruz. Çiftçimiz kendine düşeni doğru
yaparsa gerisini Allah'a bırakırsa ilerde güzel şeylerin olacağını
düşünüyorum, ama önceki bereketli yağışları yaşamadığımız için
doğrusunu söylemek gerekirse ister istemez karamsar oluyoruz." diye
konuştu.
CİHAN
Yorumlar