Korumaya alınmayan 600 yıllık caminin kemerleri çalındı
Diyarbakır’da bir dönem fabrikaya dönüştürüldüğü ortaya çıkan ve yeniden tescil edilen İbni Sin Camii’nin tarihi kemerleri çalındı.
Diyarbakır’da bir dönem fabrikaya dönüştürüldüğü ortaya çıkan ve
yeniden tescil edilen İbni Sin Camii’nin tarihi kemerleri çalındı.
4 ay önce Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu
tarafından ‘korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı’ olduğu
belirtilerek ‘birinci grup’ sit alanı olarak tescil eden eserle
ilgili önlemler alınmayınca caminin omurgasını oluşturan kemeri
yıktırıldı, son derece önemli olan kemer taşları ise çalındı.
Diyarbakır’da aralarında İslam’ın büyük kumandanlarından Hz. Halid
Bin Velid’in oğlu Hz. Süleyman’ın da aralarında bulunduğu 27 şehit
sahabe kabrinin olduğu İçkale bölgesinde kentsel dönüşüm projesi
uygulanıyor. Büyükşehir Belediyesi, TOKİ, Diyarbakır Valiliği ve
Sur Belediyesi tarafından yürütülen bu dönüşüm süreci kapsamında
geçen yıl yıktırılan bir çeltik fabrikasının İbni Sin Camii olduğu
ortaya çıktı. Kemerli yapıya Müze Müdürlüğü yetkilileri eserin cami
değil değirmen olduğunu rapor haline getirdi. Ancak bölgede
inceleme yapan çok sayıda bilim adamı, sanat tarihçisi ve uzmanlar,
eserin müzenin raporunun aksine İbn-i Sin Camii olduğunu belirtti
ve bununla ilgili belgeleri açıkladı. Bunun üzerine devreye
Diyarbakır Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu girdi. Kurul,
Dicle Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kenan Haspolat’ın
başvurusu üzerine ilk önce eserin tüm yönleriyle incelenmesi
yönünde karar aldı. Detaylı inceleme kararında eserin harç
analizleri yapıldı, Diyarbakır Vakıflar Bölge Müdürlüğü'nden
taşınmaza ait vakfiye istendi. Tapu Müdürlüğü'nden de tüm
dönemlerine ait tapu bilgileri kurulu gönderilmesi istendi. Geçen
yıl Kasım ayında toplanan kurul üyeleri tarihi eseri ‘birinci grup
yapı’ olarak tescilledi. Kararda, “Sur ilçesi Cevatpaşa
Mahallesi’nde bulunan Hz. Süleyman Camii karşısında yer alan
tapunun 33 ada 10 nolu parselinde kayıtlı kemerli yapı, ‘Korunması
gerekli taşınmaz kültür varlığı’ özelliği gösterdiğinden 2863
sayılı kanunun tespit ve tescil ile ilgili 7’nci maddesi uyarında
birinci grup yapı olarak belirlenmesine karar verildi.” denildi.
Böylece tarihi caminin kurtarılması için önemli bir adım atılmış
oldu. Kurulun kararından sonra ilgili kurumların ‘sit alanı’ olan
bölgede tescillenen eserle ilgili çalışma yapması gerekiyordu.
Ancak tescil kararının üzerinden 6 ay geçmesine rağmen eşsiz tarihi
yapı bir kısmı boşaltılan gecekondu bölgesinde sahipsiz bırakıldı
ve korunması adına hiçbir çalışma yapılmadı. Bir iki ay önce balli
ve tinerci gençlerin merkezi haline gelen caminin son günlerde
hırsızların hedefi oldu. Kimliği belirsiz kişi ya da kişiler
caminin omurgasını oluşturan ve son derece önemli olan kemerlerini
yıktı ve işlemeli taşlarını çaldı. Kemerlerin altında bulunan
tarihi sütunlar ise toprağa gömülü olduğu için çıkartılıp
götürülemediği görüldü.
HASPOLAT: BU BASİT BİR HIRZSIZLIK DEĞİL
Tarihi eserin tescillenmesini sağlayan Dicle Üniversitesi Öğretim
Üyesi Prof. Dr. Kenan Haspolat, eserin 19. yüzyıl Diyarbakır şehir
planına göre İbn-i Sin Camii olduğunu hatırlattı. Haspolat, “
Burası 600 yıllık camii. Anıtlar Kurulu'nda kemerli tarihi olarak
tescillendi. Buranın karşısında 27 şehit sahabenin yattığı mekan
var. Bu mekan 2 milyar Müslüman’ın ortak ziyaret mekanıdır ve dar
bir alan. Burası yani İbni Sin Camii büyük bir imkan olarak kendini
gösterdi. Burası Anıtlar Kurulu'ndan geçtikten sonra rölöve ve
restorasyon yapılıp ister bir mescit, isterse şehit sahabeler
camiin bir mütemmimi olarak düzenlenmesi gerekiyordu. Ancak tarih
tekerrür ediyor. Cumhuriyetin başlarında cami ve mescitlere yapılan
hakaret tekrarlanmaya başladı. Resmi kurumları tenzih ediyorum. O
zamanlar mescitler satılıyordu ancak şimdi buradaki kemerli yapı ne
çini var ne altın var sökülüp götürülmeye başlandı. Buranın hızlı
bir şekilde planının yapılması, ihaleye verilmesi ve kısa süre
içinde karşısındaki 27 şehit sahabenin lojistik merkezi yapılmalı.
İstanbul’da Eyüb-el Ensari Hazretleri var. Ona yapılan hizmetler
kat kat daha da yapılsın. Burada 27 şehit sahabenin bulunduğu
yerdeki altyapısızlığı Yaradan'a havale ediyorum. Basit hırsızlık
algılamıyorum. Bu kemeri neden sökersin. Bu manevi yapıya hücum
olarak algılıyorum. Buraya, kanunlara göre çivi çakılamaz. Ancak
burada kemerler sökülüp götürülüyor. Bunlara müsaade edilmemesi
gerekiyordu.” diye konuştu.
CİHAN
Yorumlar