Koncuk: 1980 darbesinde bile kamu idarecileri görevden alınmadı
Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından yaşanmayan kıyımlara bugün şahit olduklarını söyledi.
Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk,
12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından yaşanmayan kıyımlara bugün
şahit olduklarını söyledi. Yüz bine yakın okul idarecisinin
görevden alınmasını ve dershanelerin kapatılmasını öngören
düzenlemenin yasalaşmasına tepki gösteren Koncuk, 12 Eylül 1980
darbesi gerçekleştiği dönemde bile okul idarecilerinin görevden
alınmadığına dikkat çekti.
Türk Eğitim-Sen Bursa 2 Nolu Şubesi tarafından düzenlenen
toplantıya katılan Kamu-Sen Genel Başkanı İsmail Koncuk, dün gece
TBMM’de tartışmaların eşiğinde yasalaşan ‘Milli Eğitim Yasası’nı
sert dille eleştirdi. 28 Şubat sürecinde görevden alınanların
çıkarılan kanunla haklarının iade edildiğini hatırlatan Koncuk,
şunları kaydetti: "28 Şubat cunta anlayışı ile okullarımızda,
devlet dairelerinde inançlarından dolayı pek çok kamu çalışanı
görevlerinden ayrılmak zorunda kalmıştı. Başörtülü oldukları için
görevlerinden atılan öğretmenlerimiz geri döndürüldü. Dün 28
Şubat’tı. 28 Şubat mantığını yerden yere vuran bu siyasi iktidar,
sivil bir darbeyle sayıları 80 bini bulan, 73 bini okul müdür,
müdür yardımcısı olmak üzere, üst düzey bürokratları, il, ilçe
müdürlerini, müdür yardımcılarını bir kalemle görevlerinden aldı.
Bu 80 bin kişinin kanunen görevi bitti. Öyle gün gelecek ki, hem de
çok uzakta olmayan bir gün, 28 Şubat 2014 mağdurlarının hakkını,
şerefli siyasetçiler, adam gibi bu ülkeyi yönetmek iradesindeki
siyasetçiler bu insanlara teslim etmek zorunda kalacaklar.”
DARBECİ DÖNEMİ BİLE GEÇTİ, 12 EYLÜL’DE BİLE OKUL MÜDÜRLERİ GÖREVDEN
ALINMADI
Askeri vesayetle mücadele edeceğini açıklayan hükümetin, siyasi
vesayet uyguladığını ileri süren Koncuk, şöyle konuştu: “11 yıldır
darbeyle, askeri vesayetle, mücadele edeceklerini söyleyenlerin
bugün açıkça benzeri yöntem ve teknikleri Türkiye’de her alanda
hakim kılmaya çalışmaları, askeri bir vesayet değilse siyasi bir
vesayet dönemidir. Aynı metodu, aynı anlayışı, hatta darbeci
mantığı bile aşan uygulamalara şahit oluyoruz. 12 Eylül askeri
darbesini birçok arkadaşımız hatırlıyor. 12 Eylül’de okul
müdürleri, müdür yardımcıları, başka kurumların idarecileri,
görevden alınmış mıydı? Alınmadı. Darbeci anlayış bile bir devrim
yapılmasına rağmen, askeri bir devrim yapılmasına rağmen bu
insanları, okul idarecilerini görevden almamışlardı. Siyasi
anlayışlarına göre görevden alma, anlayışını sergilememiştir. Bugün
maalesef ileri demokrasiyi nutukları atanların askeri darbelerin
mantığını anlayışını aşan esasen insan haklarıyla demokrasiyle,
yakından uzaktan alakası olmayan uygulamalarını gördük ve görmeye
devam ediyoruz."
KANUNU TANIMAYACAĞIZ
Başkan İsmail Koncuk, Türkiye’nin bu uygulamalarla, antidemokratik,
insan haklarına dayalı bir yönetim anlayışına yakışmayan
uygulamalarla ‘gelişmiş ülkeler’ seviyesindeki yerini gelişmemiş
ülkeler seviyesine gerilettiğini söyledi. Türkiye’nin Kopenhag
kriterlerine imza koyduğuna dikkat çeken Koncuk, Kopenhag
kriterlerinin insan hakları, demokrasi, hukukun bağımsızlığını
öngördüğünü hatırlattı. Koncuk şunları söyledi: "Bu yaşanılanlar
demokrasinin neresinde var? Çıkardığınız kanunlar yöntemleri
bakımından demokratik gibi görünebilir. TBMM’de çoğunluğunuza
dayanarak kanun çıkarabilirsiniz. Bu yönüyle demokratik olabilir
ama kazanılmış haklara darbe vurarak, insanları siyasi
kimliklerine, dünya görüşlerine göre, ayrımcılığa tabi tutarak,
çoğulcu anlayışı terk ederek kanun yapmanın demokrasiyle falan
yakından uzaktan alakası yoktur. Bu kanunu tanımayacağımız
Bursa'dan ifade ediyorum."
KAZANILMIŞ HAKLAR GERİ ALINMAZ
Türkiye’de 2 milyon 600 bin kamu çalışanı bulunduğuna işaret eden
Koncuk, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın, 657 Sayılı Devlet
Memurları Kanunu’nda değişiklik yapma sinyali verdiğini ifade etti.
Koncuk, "Başbakan, Pakistan dönüşü, 657’de değişiklik yapacağını
açıkça söylemiştir. Artık gerisi kamu çalışanlarına kalmış. Ya kamu
çalışanları cumhuriyet tarihinin devlet memurları yönünden en
önemli kazanımı olan iş güvencelerine sahip çıkacaklar ya da iş
güvencelerini hep birlikte kayıp edecekler. Buna karar vermek kamu
çalışanlarının idarelerine bağlı. Tüm kamu çalışanları iradesini
ortaya koyarken sarı sendikadan yana koyuyorsa, kendilerini masada
açıkça satan, hem de üç günde pazarlayan bir sendika anlayışına
gümbür gümbür gidip üye oldukları sürece kamu çalışanlarının ne
ekonomik anlamda ne sosyal anlamda hiçbir geleceğinin kalmayacağını
bilmemiz lazım. İlk dersi, tüm kamu çalışanlarının kendilerini
pazarlayan sarı sendika anlayışına ders vererek, muhataplarına,
ağababalarına bir selam göndermeleri artık mecburiyet haline
gelmiştir.” şeklinde konuştu.
EKONOMİ FRENİ PATLAMIŞ KAMYON GİBİ
Ülke ekonomisinin iyi günler yaşamadığını dile getiren İsmail
Koncuk, "Maalesef freni patlamış bir kamyon gibi." ifadesini
kullandı. Cari açığın 65 milyar dolara ulaştığını vurgulayan
Koncuk, bunun acısının dar ve sabit gelirlilerin çekeceğini
söyledi. Bir ülkede siyasi istikrarın zedelenmesi halinde ona bağlı
olarak ekonomik krizlerin birbiri ardına geleceğini savunan Koncuk,
şöyle devam etti: "Şu anda esasen 17 Aralık operasyonuna bağlansa
da Türk ekonomisi 2010 yılından bu yana hep geriye doğru gidiyor.
17 Aralık operasyonuyla siyasi güvensizlik başladı. Gelişmiş
ülkelerin insanlarına uyguladığı yolu terk eder orman kanunlarıyla
yönetilen bir ülke haline getirirseniz dünyada itibarınız kalmaz.
Size güvenmez kalmaz. Türkiye siyasi güvensizlik içinde devam
ettiği sürece Türkiye’ye sıcak para akışı kesilmiştir. Döviz ve
faizler yükselirken, yatırımlar azaldı. Bu da Türkiye’nin
işsizliğin daha da artacağı anlamına geliyor."
Türk ekonomisinin çok kötü günler yaşadığını ileri süren Koncuk,
2014 yılında cari açığın 80 milyar dolarlar civarına çıkacağını
savundu. Enflasyonun artmasının kamu çalışanlarını doğrudan
ilgilendiren bir durum olduğunu anlatan Koncuk, sözlerini şöyle
tamamladı: "Çünkü daha önce imzalanan toplu sözleşmede enflasyon
farkı yoktu. Enflasyon yüzde 20 dahi çıksa siz enflasyon farkı
alamayacaksınız. 2014 yılında ortalama maaş artışınız 5.2’dir.
Birilerinin yüzü kızarması lazım. Yüzde 15 gibi enflasyonla karşı
karşıya kalırsak aradaki fark nasıl ödenecek kamu çalışanlarına?
Kamu çalışanlarının 720 günü çalınmıştır. Ömrümüzün 2 yılı acemi,
iş bilmez, yandaş sarı sendikalar tarafından çalınmıştır. Kamu
çalışanları için o 2 yılın satılmışlığın, bir anlamı varsa bütün
kamu çalışanları bunu iradesini ortayla koyarak göstermek
durumundadır. Biz Kamu-Sen olarak kamu çalışanlarımız ve aziz
milletimiz için bundan sonrada mücadelemize hız kesmeden devam
edeceğiz. Bu mücadelede anlayışı siyasi düşüncesi, dünyaya bakışı
ne olursa olsun bütün kamu çalışanlarını Kamu-Sen çatısı altında
toplanmaya çağırıyorum."
CİHAN
Yorumlar