Kocakarı soğuklarının kıyametle ilgisini sorguladı
İnsan ve Hayat dergisi, 11 Mart’ta başlayan soğuk havaların hikâyesini anlatmak için ‘Kocakarı Soğuklarının Kıyametle Alakası Ne?’ başlıklı bir yazıya yer verdi.
İnsan ve Hayat dergisi, 11 Mart’ta başlayan soğuk havaların
hikâyesini anlatmak için ‘Kocakarı Soğuklarının Kıyametle Alakası
Ne?’ başlıklı bir yazıya yer verdi. Osmanlı basınından yaptığı
iktibaslarla tanınan araştırmacı-yazar Yavuz Selim Uysal, kocakarı
soğukları sözcüğünün orijinalinin berdü’l acûz olduğunu belirterek,
şunları kaydetti:
“Berdü’l acûz, halk dilinde ve Türkçe’nin en nâdide lügatlerinden
biri olan Kâmus-ı Türkî’de de kocakarı soğukları olarak geçiyor.
Kocakarı soğukları diye bilinen ve (Rumi takvime göre) Şubat ayının
son günlerinde ortaya çıkan (Miladi takvime göre 11 Mart) berdü’l
acûz soğukların sonu anlamına gelmektedir. Bu, Hicri 1303’de yani
kullandığımız Miladi takvime göre 1887’de Mehmed Şemseddin Efendi
tarafından çıkarılan Çocuklara Talim Dergisi’nde geçiyor. Dergi, 5.
sayısında bu konuya bir açıklık getirmiştir. Çocuklara yönelik bir
dergi olmasına rağmen berdü’l acûz’ün teferruatlı şekilde
anlatılması ilgi çekiyor. Şu an halkın bir bölümü berdü’l acûz’ü
kocakarı soğuğu olarak biliyor. “
Berdü’l-acüz’ün lügat anlamının detaylandırıldığı yazı şöyle
başlıyor:
“Berdü’l acûz fırtına gibi olup kocakarı soğuğu olarak
anılmaktadır. Bu soğuk ve fırtınanın vaktini bildirmek için
takvimlerin kimisi berd-i acûz ve berdü’l acûz yazar. Kimisi de
husum fırtınası diye beyan eder. Buna kocakarı soğuğu olarak
ananlar galiba berd-i acûz yazan takvimlerde bulunan acûz sözünü,
kocakarılara denilen acüze zanneylediklerinden ötürü ‘kocakarı
soğuğu’ diyorlar. “
Yazıda kocakarı soğuğunun halk hikayelerinden alıntılandığı ifade
ediliyor. Buna göre vaktiyle kocakarının biri kırda keçilerini
otlatmaktayken birdenbire şiddetli ve soğuk bir fırtına çıkmış. Bu
sebeple hem kendisi hem de keçileri donmuş, helak olmuş.
Yavuz Selim Uysal, soğukların sebebini helak olan Âd ve Semud
kavminden söz ederken, şöyle anlatıyor:
“Âd kavmi, Âd-ı ûla ve Âd-ı âhir olmak kaydıyla ikidir. Hud
Aleyhisselâm Âd-ı ûlâ kavmine gönderilmiştir. Bu kavmin soyu da Âd
bin Avs, bin İrem, bin Sam, bin Nuh Aleyhisselâm’dır. Başka
kavimlere verilmeyen boy pos, güç kuvvet de bu kavme verilmiş.
Gayet verimli topraklar üzerinde yaşayan bu kavim iman etmediği
için helak olmuştur. Bereketleri kesilmiştir. Bugün bu araziler
Hadramut’tan Yemen’e kadar olan yerlerdir, yağmursuz ve kurak
topraklardır. Bunlar gökteki aya taparlardı. Aya tapmaktan
vazgeçmeleri ve Hazreti Allah’a ibadet etmeleri için Hazreti Hûd
bunları dine davet ettiyse de kabul etmediler. Hûd Aleyhisselâm’a
türlü türlü ezâ ve cefâ eylediler. Bu sebeple, Hak Teala hazretleri
bu Âd kavmini tahminen bundan 4 bin 438 sene evvel, (Yani
günümüzden yaklaşık 4 bin 558 sene evvel) (Rumi takvime göre) şubat
ayının yirmi altıncı günü (Miladi takvime göre 11 Mart) başlayan
şiddetli soğuk ve fırtına ile helak edilmiştir.
Bu fırtına, Kur’ân-ı Kerim’de El-Hâkka suresinde mealen: ‘Semud ve
Âd kavimleri kıyameti yalanladılar. Semud kavmi korkunç bir nâra
ile helak edilirken Âd kavmi azgın bir fırtına ile helak edildi.
Allah o fırtınayı yedi gece, sekiz gün arka arkaya musallat etti’
beyan buyrulduğu gibi sekiz gün yedi gece devam etmiş. Fırtınanın
sonunda Âd kavmi ‘içleri kof hurma kütükleri gibi yıkılıp
kalıvermişler’. İşte bu sebeple her sene şubatın yirmi altıncı
gününden itibaren sekiz gün yedi gece, takvimlerin kimisi ‘husum
fırtınası’ yazar. Ayette geçen huşumun lügat manası: Şeâmet,
bahtsızlık, birdüziye (yeknesak) olan zarar ve fenalık. Husum
kelimesi ile fırtınanın hiç kesilmeden art arda yedi gece devam
ettiği manası anlaşılmıştır.”
Uysal, berd-i acüz sözünü de “Berd, Arapça’da soğuk demektir. Acüz,
kuyruk, son ve nihayet manasındadır. Bu halde berd-i acûz yahut
berdü’l acûz soğuğunun nihayeti ve sonu demektir. Şubatın yirmi
altısından sonra, ilkbahara on bir gün kaldığı cihetle kış
mevsiminin bitmek üzere bulunduğunu bildirmek için takvimlerde son
soğuklar manasına olarak, husum fırtınası yerine berd-i acûz
sözlerini yazarlar. Tefsir-i Kebir de bu bilgileri tasdik edici
mahiyettedir. Bu günlerin, Eyyamü’l-acûz (kocakarı fırtınaları)
günleri olduğu da iddia edilmiştir. Çünkü Âd kavminden bir kocakarı
fırtınanın ulaşamayacağını zannettiği bir yere gizlenmiş. Fırtına
onu da sekizinci gün oradan çıkarmış ve helak etmiştir. Bu
günlerin, kışın son günleri olduğu da belirtilmiştir.” diye
açıklıyor.
CİHAN
Yorumlar