'Kırmızılı Kadın'da polisler birbirini suçladı

Gezi olaylarındaki "Kırmızılı kadın" davasında üç polis tanık olarak dinlendi

Google Haberlere Abone ol
'Kırmızılı Kadın'da polisler birbirini suçladı

Gezi Parkı vakaları esnasında kamuoyunda ''Kırmızılı kadın'' şekilde gündeme gelen Ceyda Sungur'a biber gazı sıktığı gerekçesiyle ile alakalı dava açılan polis memurunun yargılanmasına devam edildi. Biber gazı kullanmak ile alakalı şahitler çelişkili anlatım verdi.

İstanbul 73. Asliye Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmaya, şikayetçi Ceyda Sungur ile sanık polis memuru Fatih Z. katıldı.

TALİMATI KİM VERDİ?

Duruşmada Şahit şekilde dinlenilen zamanın İstanbul Emniyet Müdür Yardımcısı Ramazan Emekli, gaz sıkma ile alakalı sanık polis memuru Fatih Z'ye yönelik bir talimatının olmadığını söyledi.

Söz konusu tarihte Gezi Parkı'nda bir hadise olduğunu öğrendiğini anlatım eden Emekli, "Olay yerine gittim. Birkaç insanın iş oluşturan iş makinelerinin üstüne çıktığını gördüm. Orada vazife oluşturan çevik takat polislerinin, zabıta memurlarıyla göstericiler içinde set kurduğunu gördüm. Aralarında devamlı itiş-kakış, zabıtanın vazifesini yapmasını engelleme vardı. Ben 'sık' diye bir emirde bulunmadım" dedi.

Hakimin gösterdiği fotoğraflardaki krem gömlekli insanın kendisi olduğunu doğrulayan Emekli, hakimin "Sık emri verdiniz mi?" sorusuna karşılık da kendisinin çevik takat amirleri varken gaz sıkmakla görevli polis memuruna direk şekilde talimat veremeyeceğini, Fatih Z'nin sebep gaz sıktığı ile alakalı bilgisi olmadığını söyledi.
Fatih Z'nin gaz sıktığı görüntüleri basından izlediğini aktaran Emekli, toplu değil münferit olayların olduğunu ve gaz sıkılacak bir vaziyet yaşanmadığını öne sürdü.

''EMRİ MÜDÜRÜM VERMİŞTİ''

Diğer tanıklardan komiser yardımcısı Mehmet Zeki Bayrak da hadise günü Çapa Tıp Fakültesi Hastanesi'nde vazife yaptığını ve buyruk üstüne Gezi Parkı'na gittiğini anlatım ederek, parkta toplu bir gösteri olduğunu fakat fasıla fasıla münferit gösterilerin de gerçekleştirildiğini anlattı. Bayrak, "Münferit şekilde bize pet şişeler atılıyordu. Gaz sıkılması anlamında konumum itibarıyla takdir kullanma yetkim yoktur. Gaz kullanma talimatını Ramazan Emekli müdürüm vermiştir. Ben sesini duydum. Herkesin duyacağı bir biçimde gaz sıkılması emri verdi. Gaz sıkma vakayı olduktan sonra Murat Metin Odabaşı amirimiz bize emri Ramazan müdürün verdiğini söyledi" diye konuştu. Diğer Şahit çevik takat amiri Mesut Karabıyık da görüntülerde kendisinin cazibe açısından ötürü görünmediğini ve gaz sıkma emri vermediğini dile getirdi. Sanık Fatih Z'in kendi çevik grubunda olduğunu ve biber gazı sıkma makinesi şekilde model 5'i kullandığını belirten Karabıyık, "Fatih Z'in biber gazı sıktığını görmedim, sıkması anlamında de herhangi bir talimatım olmamıştır" dedi. Duruşma ertelendi.

İDDİANAME: GÖREVİ KÖTÜYE KULLANMA SUÇU

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanmakta olan iddianamede, Gezi Parkı eylemleri sırasında, 28 Mayıs 2013'te İTÜ Taşkışla Kampüsü sularında fazla aşırı sayıda göstericinin katılımıyla fiil yapıldığı belirtilerek, gösteriye katılmak amacıyla hadise yerine giden Ceyda Sungur'a ve etraftaki kimi kişilere, herhangi bir İkaz yapılmadan Fatih Z. yönünden biber gazı sıkıldığı kaydediliyor. İddianamede, şüphelinin biber gazını kullanırken “toplumsal vakalarda görevlendirilen personelin hareket, usul ve esaslarına dair yönerge ile göz yaşartıcı gaz silahları ve mühimmatları kullanım talimatları"na' marjinal devinim ettiği savunularak, eylemin bir tüm biçiminde "görevi kötüye kullanma" suçunu oluşturduğu aktarılıyor. "Şüphelinin savunmasının oluş ve dosya kapsamına marjinal bulunduğu ve bu sebeple üstüne atılı suçu işlediği anlaşılmaktadır" ifadesi yer saha iddianamede, polis memuru Fatih Z'nin "görevi kötüye kullanmak" suçundan 1 yıldan 3 yıla kadar hapisle cezalandırılması istek ediliyor.

İddianameyi kabul eden İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi, sanığın "görevi kötüye kullanmak"tan TCK'nın 257/1. maddesi kapsamında 1 yıldan 3 yıla kadar cezalandırılmasının istendiğini ve 8 Aralık 2010'da maddeye ait değişiklik yapılarak ceza üst sınırının 2 yıla indirildiğini belirterek, bu halde davaya bakma görevinin Sulh Ceza Mahkemesi'nde olduğunu kaydetmişti. İstanbul 4. Asliye Ceza Mahkemesi görevsizlik kararı vererek dosyayı 18. Sulh Ceza Mahkemesi'ne göndermişti. Düzenlenen yeni hukuk kapsamında barış ceza mahkemelerinin kapatılmasına karar verilmesinin ardından, dosya bu kere İstanbul 73. Asliye Ceza Mahkemesi'ne gönderilmiş ve sanığın 1 yıldan 2 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması istemiyle dava bu mahkemede görülmeye başlanmıştı.

Kaynak: HABER7.COM

Yorumlar