Kırım'ın dünü ve bugününün anlatıldığı konferans yoğun ilgi gördü
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Türk Dünyası Araştırma Topluluğu tarafından referandumla Rusya’ya bağlanan Kırım’ın dünü ve bugünün anlatıldığı “İlk Gurbet-Kırım” başlıklı konferans düzenlendi.
Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Türk Dünyası Araştırma
Topluluğu tarafından referandumla Rusya’ya bağlanan Kırım’ın dünü
ve bugünün anlatıldığı “İlk Gurbet-Kırım” başlıklı konferans
düzenlendi.
OMÜ Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi Mavi Salon’daki etkinliğe,
Gazi Üniversitesi Öğretim Üyeleri Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran ve
Prof. Dr. Haydar Çakmak konuşmacı olarak katıldı.
Açılış konuşmasını yapan Topluluk Danışmanı Prof. Dr. Kenan
Erzurumlu, “Değişen ve gelişen bir dünyada hedef coğrafya
konumunda, her gün yeni bir dünyanın zemini olmak durumundayız.
Dünyadaki güç dengelerinin değişimine şahit olmaktayız. Kırım bizim
ata yurdumuzdur. Şimdi ise Kırım azınlık durumuna geldi. Ülkemizin
böyle kritik bölgelerde gerekli reaksiyonları gösterememesi en
büyük üzüntümüzdür.” dedi. “Kırımın Dünü Bugünü ve Yarını” başlıklı
sunumunda konuşan Prof. Dr. Haydar Çakmak, “Karadeniz çanağında
azımsanamayacak bir Türk halkı vardır. Kırım’a baktığımızda ise
Türkiye’nin tarihte Kırım’la fazla ilgilenmemiş olduğunu
görmekteyiz. Bunun nedeni tabi ki Kırım’ın çok güçlü bir devletin
himayesinde olmasıdır. Keşke Kırım’ı geç keşfetmeseydik.” diye
konuştu.
KIRIM NİÇİN BU KADAR ÖNEMLİ?
Kırım’ın gerek toprak olarak gerekse stratejik olarak çok önemli
bir konuma sahip olduğunu belirten Prof. Dr. Haydar Çakmak,
“Sivastopol bölgesinde özellikle denizin sığ oluşu nedeniyle liman
yapılamamakta. Büyük gemilerin askeri manevraları kısıtlıdır.
Ayrıca Rusya bu bölgede bir etnik temizlik yapmıştır. Türkleri Orta
Asya’ya sürerek Rus nüfuzunu bu bölgelere yerleştirmişlerdir. Bu
bölgenin bizim için önemi ise soydaşlarımızın bulunması ve komşumuz
olmasıdır. Türkiye oradaki soydaşlarımızın hak ve hukuklarını
sonuna kadar savunmalı ve takip etmelidir.” şeklinde konuştu.
KIRIM TÜRKLERİNİN GÖZLERİ YAŞLIDIR
Rusyalı yetkililerden “Kırım Rus toprağıdır” ifadesini duymaktan
üzüntü duyduğunu belirten Prof. Dr. Cemalettin Taşkıran, “Kırım
Türkleri her zaman zulüm çekmişlerdir. Kırım Türlerinin gözleri
yaşlıdırlar ve Rusya ile baş başa kalmışlardır. Savaşalım demiyorum
ama yapacağımız şeyler olmalı. Tarih bize gösteriyor ki bu
coğrafyada güçlü olmak isteyen devletler her zaman şu 3 bölgeyle
ilgilenmiştir; birincisi Kafkasya, ikincisi Kırım, üçüncüsü ise
Tuna havzası, yani Balkanlardır. 430’dan beri Kırım’da Türkler
bulunmaktadırlar. Kırım’a bir müddet ‘Hazarya’ denildiğini de
biliyoruz. Kırım 300 yıllık Osmanlı coğrafyasıdır. Kırım Osmanlı
için çok önemliydi. Kırım 1783’den beri neredeyse Rusya’nın bir
eyaleti haline gelmiştir. Kırım Rusya’ya geçince Ruslar kendi
kültürlerini dayatmaya başladılar.” dedi.
DİLDE, FİKİRDE, İŞTE BİRLİK OLMALIYIZ
Stalin’in dünyanın tanıdığı en büyük cani olduğunu ve milyonlarca
Türk’ü katledip sürdüğünü belirten Prof. Dr. Taşkıran konuşmasını
şöyle bitirdi: “1944’de 15 dakikalık bir müddet verilerek tren
istasyonlarında toplanan Kırım Türkleri çok farklı yerlere sürgün
ettirildiler. Sürgün edilen Kırım Türkü sayısı 500 bin
civarındadır. Bugün 300 bine yakın Türk bulunmaktadır. Boşalan
yerlere ise Ruslar yerleştirilmiştir. Kırımlılar Türkiye demezler,
‘ak topraklar’ derler. Türkiye’yi o kadar çok severler. Rus
donanması Karadeniz’de etkili olamaz o yüzden Kırım’dan asla
vazgeçmezler.”
Öğretim üyeleri ve öğrencilerin katıldığı konferans soru cevap
bölümünün ardından Prof. Dr. Kenan Erzurumlu’nun konuşmacılara
plaket takdimiyle sona erdi. Kongre Kültür Merkezi’nin girişinde
Kırım’la ilgili fotoğraflar da sergilendi.
CİHAN
Yorumlar