Kılıçdaroğlu'ndan Rüşvet Kanıtı
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin grup toplantısında partisinin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mustafa Sarıgül hakkında Başbakan Erdoğan'ın gösterdiği fotoğrafa bir başka fotoğrafla karşılık verdi.
Kılıçdaroğlu'nun CHP Grup Kürsüsü'nden gösterdiği fotoğrafta, 24
Kasım 2013 tarihinde Trabzonspor Akyazı
Tesisleri'nin temel atma törenine katılan protokol görülüyor.
Protokol fotoğrafında 17 Aralık operasyonunda tutuklanan Rıza
Sarraf, işadamı Ali Ağaoğlu, dönemin bakanları Erdoğan Bayraktar,
Suat Kılıç ile Başbakan Erdoğan ve Emine Erdoğan bulunuyor.
Grup konuşmasına ölümlü kazaların artmasına dikkat çekerek başlayan
Kılıçdaroğlu, Esenyurt'ta MHP Seçim bürosuna yapılan saldırıyı
kınayarak; "Seçimler, bir centilmeklik yarışıdır. Şiddet bu yarışta
olmaz. Esenyurt'taki saldırıyı şiddetle kınıyorum. Hiç kimsenin bir
başka siyasal partiyi kaba kuvvetle susturması gibi bir olayı asla
kabul etmiyorum. Demokrasilerde bunun yeri yoktur. MHP camiasına
başsağlığı diliyorum. Ölen kişiye de Allah'tan rahmet diyorum"
dedi.
"27 DOSYANIN TÜMÜ AKLANMIŞ"
CHP lideri Başbakan'ın CHP İstanbul Belediye Başkan adayı Mustafa
Sarıgül hakkındaki iddialarına yanıt vererek şunları kaydetti;
"Erdoğan, geçen gün Ankara'da ilçe belediye başkan adaylarını
tanıyor. Diyor ki 'Pazar gününe kadar Sarıgül dosyasını
açıklamazsan ben açıklayacağım.' Ben de ertesi gün Gaziantep'te
'Açıklamazsan namertsin' dedim. Pazar günü oldu, eline almış bir
fotoğraf, arkadaşlar baktılar o fotoğrafla da oynanmış. O
fotoğrafta bir sürü insanın ismini silmişler, kendi taraflarından.
Başbakan fotoğraf gösterir, buna saygı duyarım. Ama fotoğraf
üzerinde oynarsa, o sahte dijital veriler var ya, onları yapan
adamın o olduğu sonucuna varılır. Madem bir yolsuzluk dosyası
açıklayacaksın, niye fotoğraf gösteriyorsun? Açıklarsın, biz de
sana gerekli cevabı veririz. Olay 2004'te. Parti içinde başkanlık
yarışı var, bunlar olur. Çok şükür şimdi yok, kavga dönemi bitti.
2005 yılında o Kurultay'da tartışılmış. 9 Ağustos 2004'te İçişleri
Bakanlığı Mülkiye müfettişleri olayı araştırıyorlar. Sonucu
aktarıyorum; İmar yasasına aykırı uygulamalar var. 27 yapıdan 5'i
hakkındaki iddialar yerinde bulunmamıştır. Yani, 27 iddianın 5'inde
sorun yok, 22'sinde sorun var demiştir. Danıştay 1. Dairesinde
inceleniyor. Danıştay diyor ki: 22 dosyadan 21'i hakkında
soruşturmaya gerek yok, 1 dosya için soruşturma lazım. 1 dosya
hakkında dava açılıyor, ve sonuç beraat oluyor. 27 dosyanın tümü
aklanmış oluyor. CHP'yi yolsuzlukla suçlamaya senin boyun
yetmez."
"KENDİ İMZASIYLA, KENDİ SAHTEKARLIKLARINI PARLEMENTO'YA
BİLDİREN BİR BAŞBAKAN"
Kemal Kılıçdaroğlu, Başbakanlık Personel Prensipler Genel
Müdürlüğü'ne ait olduğunu savunduğu bir belge açıklayarak;
"Başbaanlık Personel Prensipler Genel Müdürlüğü'nün bir yazısı,
altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan yazıyor. 22 Ocak
2004'te yazmış. Yazıda, Adalet Bakanlığı'ndan bir yazı gelmiş
dokunulmazlık dosyasıyla ilgili, o da TBMM'ye gönderiyor. Erdoğan
zimmetle suçlanıyor. Kamu taşıma biletlerinde kalpazanlık, resmi
evrak ve kayıtlarda sahtecilik, cürüm işlemek için teşekkül
oluşturmak fiillerinden ötürü dosyası var, belgeleri var,
'dokunulmazlığını kaldırın' diye Erdoğan imzalıyor. Kendi
imzasıyla, kendi sahtekarlıklarını Parlemento'ya bildiren bir
Başbakan. Bunu herkesin görmesini isterim" diye konuştu.
KILIÇDAROĞLU, KÜRSÜNDE FOTOĞRAF GÖSTERDİ
CHP lideri, kürsüden bir fotoğraf göstererek, Başbakan Erdoğan
hakkında iddialarda bulundu. CHP lideri şu iddiaları kürsüden dile
getirdi; "Fotoğraf nasıl olurmuş, bir de ona bir örnek vereyim. 24
Kasım 2013. 17 Aralık operasyonundan 3 hafta önce. Üzerinde oynama
yok, fotoğraf bu. Sadece üstlerinde kimlerin olduğu yazılı, tek
ilave bu. Kim var burada; Reza Sarraf var şu anda hapiste,
bakanlara rüşvet veren. Ali Ağaoğlu var, hani özel imar durumunu
yaptıran. Suat Kılıç var, gensorudan kurtulan, Altındağ'da iş
yürüten. Erdoğan var, başçalan. Bu tablo devlet protokolü, Başbakan
"o tarihte operasyon yapılmadı, ben bunların ne olup olmadığını
bilmiyordum' diyebilir. Ama diyemez, biz onu da biliyoruz. 18 Nisan
2013, bu olaydan çok önce. MİT, Başbakan'ın önünde 3 sayfalık bir
rapor koyuyor, raporun sonuç bölümünü okuyorum size: Reza Sarraf'ın
Ekonomi Bakanı Çağlayan ve İçişleri Bakan Güler ile
mevcut ilişkisinin ortaya çıkması halinde, sözkonusu hususların
hükümet aleyhine kullanılabileceği değerlendirildi. Başbakan'a
söylüyor bunu. Bu ne yaptı; gitti şu pozu verdi. Yani 'Benim
haberim yoktu' diyemez. Ben onun için buna 'Başçalan' diyorum.
Senin haberin olmadan bu tablo oluşamaz. Bu adam ne yapmış, Zarrap;
bir bakana 700 bin liralık kol saati verdi ya, işte o adam bu.
Başka? Yine bize gelecek olan fezlekeleri bekliyorum. Bir bakana 28
kez rüşvet veriliyor. Toplamı 52 milyon Dolar. Bir başkan bakana 10
kez rüşver veriliyor, toplamı 10 milyon dolar. Bunlar istifa etti
malum. Bir başka bakana 3 kez rüşvet veriliyor, toplamı 1,5 milyon
Dolar. Baş aktör, Başbakan'la aynı safta, oturuyorlar burada. Bu
Zarraf'ın bir konuşmasını okumak isterim. Mahkeme kararıyla alınmış
tapeler bunlar. Bir bakana 500 bin dolar rüşvet gönderecek. Telefon
ediyor arkadaşına diyor ki; "Abi yarın güzel bir tane çikolata
yaptır, bir tane de çikolata kutusu al, içine 500 bin dolar
yerleştir. Sadık biliyor, o İstinye tarafında bir yer var ya,
Egemen'e gidiyor, daha önce de göndermiştik ya 500, 500. Kimin
bilgisi dahilinde bunlar oluyor, başçalan'ın bilgisinde. Sıradan
bir olay değil bunlar. Hala kalkmış, yok 2004'te bu oldu, 2005'te
bu oldu. Açıkca söylüyorum, yolsuzluk nerede olduysa açıkca üstüne
gitmeyen namerttir diyorum. Sen önce onu yap bakalım.'Herkesin
eline vicdanına koyması lazım."
"SENİN NÜFUZUN OLMASA O PARA ORAYA GELİR Mİ?"
Kılıçdaroğlu, TÜRGEV Vakfı ile iddialarda bulunarak; "TÜRGEV diye
bir vakıf var. Erdoğan ailesinin kurduğu. Başında da Bilal oğlan
var. 'Benim oğlumla uğraşmayın' diyor. Sevgili Recep bey, biz senin
oğlunla boşuna uğraşmıyoruz. Sen bulunduğun makamı kullanarak
oğluna nüfuz ticareti yapıyorsun. Sen 'Şu ihaleyi sana vereceğim,
rüşveti de oğlumun vakfına öde' diyorsın. Senin nüfuzun olmasa o
para oraya gelir mi? O arsa oraya bedeva verilir mi? Sen o
çocukları alığ yolsuzluk batağına sürüklemedin mi? Bir baba
evladını nasıl bu konuma düşürebilir. Benim vicdanım sızlıyor" diye
konuştu.
"BAKANLARI DA YÜCE DİVAN'A GÖNDER"
Kılıçdaroğlu, iş adamı Ali Ağaoğlu ile ilgili olarak şu iddiaları
gündeme taşıyarak şunları söyledi; "Fotoğrafta Ali Ağaoğlu var.
Bakırköy'de arası var, imar durumunu değiştirecek, değiştiremiyor.
Nereye gidiyor, Başçalan'a gidiyor. Diyor ki 'Ben bu imar durumunu
değiştirmek istiyorum.' O da Erdoğan Bayraktar'a talimat veriyor,
'Gereğini yapın' diyor, hemen yapılıyor. Yine mahkeme kararıyla
tespit edilen konuşma tutanakları, İBB'den biriyle konuşuyor. Şöyle
söylüyor "Orada bak, şunu söyleyin, bak ben onu Bakanlık'a
yaptırmadım, açık net konuşuyorum Başbakanlık'a yaptırdım. Ben de
gittim sayın Patron'a söyledim, Büyük Patron'a. O direk Bakan'a
talimat verdi, 'Halledin burayı' dedi, hallettiler." Sonra AK Parti
İstanbul İl Başkanı bundan rahatsızlık duymuş. Babuşçu, 11 Ocak
2013'teki telefon konuşmasında şöyle söylüyor "Yani büyükşehirde
reddedilen bir dosya, hiç büyükşehire uğramamış olsa neyse, ondan
sonra Bakanlık'a gidiyor, özel proje. İstanbul'da yapılan tek özel
proje" diyor. Ali Ağaoğlu'da şöyle diyor; "Ha şeyde, ama onu Büyük
Patron'un talimatıyla yapılan bir şey." Ağaoğlu'da bu fotoğrafta
Büyük Patron'un yanında oturuyor. Bu fotoğrafı yandan gazeteler
internet sitelerinden sildiler, elimize geçmesin diye. Ama biz
CHP'yiz. Bildiğin halde yolsuzluk yapanlarla kolkola geziyorsun,
uyarıldığın halde. O fezlekeleri gönder, bakanları da Yüce Divan'a
gönder. Yoksa daha çok belge açıklayacağım."
"İKİ VİLLA UĞRUNA DEVLETİN VALİSİNİ SATTI"
CHP lideri, Urla'da bir koyla ilgili iddialarda bulunarak; "Urla'da
bir koy, 1. derece SİT alanı. Kazmayı vurdunuz mu tarih fışkırıyor.
İnşaata başlamış, kim; Mustafa Latif Topbaş. Önemli bir işadamı.
Ama bu 'sayın Başbakan' demiyor, 'Ağabey' diyor. Vali diyor ki
'Kardeşim yasa var, genelgeler var, kanun var, inşaat yapamazsın.'
O da ağabeyine şikayet ediyor 'Ağabey villa yapacağım, iki villa da
size ait malum. Bu vali izin vermiyor." Başçalan ne yaptı? İki
villa uğruna devletin valisini sattı. Ve onu gönderdi başka yere.
SİT alanı orası. Devlet yönetimi böyle olmaz. Saygı, şeffaflık
gerekir" diye konuştu.
Yorumlar