Kefenin neresine dolarları koyacaksın
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Yozgat'ın Yerköy ilçesinde halka hitaben yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a rüşvet ve yolsuzluklar üzerinden yüklendi.
Bahçeli, "Yolsuzluk ve rüşvet 4 bakanla kalmamış, kendisine
doğru tırmanmıştır. İnşallah bu montaj olsun, inşallah Başbakanın
evlatları bu işlere karışmamış olsun. İstiyorum ki ailesi bu işlere
girmemiş olsun. Bu yanlışsa, yargı yolu ile ortadan kalkması lazım.
Eğer doğru ise Sayın Başbakan yazıklar olsun sana. Türkiye'yi bu
hale getirmenin hiç gereği yoktur. Her toplantıda kefenler
gösteriyorsun. 'kefenin cebi mi var?' diyorsun. Kefenin neresine
dolarları koyacaksın. Sayın Başbakan, ya kendini, ya Türkiye'yi
aklayacaksın. Aksi takdirde Türkiye'de sosyal hareketler başlarsa
tehlikeli olur. Sosyal hareketler ve diktatörlerin devrilmesi hep
yolsuzlukla başlamıştır" dedi.
MİLLİ GÖRÜŞ İÇİNDEN GELEN AKIM
Bahçeli konuşmasına, 30 Mart 2014'te belediye başkanlığı seçimi, 28
Ağustos 2014'te Cumhurbaşkanı seçileceğini, 2015'de ise
milletvekili seçimlerinin yapılacağını hatırlattı. Bahçeli, "30
Mart'ı başlangıç kabul edersek, 2015 yılından itibaren Türkiye'nin
kaderi belirlenmiş olacak. 2002'nin 3 Kasım'ında 57. hükümet
görevde seçime gidildi, bir yeni parti kuruldu. Bu, milli görüş
içinden gelen akımın ikiye bölünmesiyle oluşmuş olan bir siyasi
parti. Bu siyasi partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi oldu. O
zaman yaşanan ekonomik sıkıntılar içinde yeni bir partinin
arkasından gitmeyi, Türkiye'nin geleceği açısından umut olarak
görüldü. Vatandaşımızdan yüksek bir destek sağlayıp hem Meclis'te
sayısal çoğunluğu, tek başına iktidar olma imkanı buldu. Bu,
Türkiye için önemli bir siyasi olaydır. Bir siyasi parti düşünün,
çok kısa sürede kuruluyor, arkasından tek başına iktidar oluyor.
Bunu Adalet ve Kalkınma Partisi yöneticilerinin çok iyi düşünmesi
gerekir" dedi.
ERDOĞAN'IN SİİRT'TEN MİLLETVEKİLİ OLMASINI
SAĞLADILAR
Bir noktanın altını iyi çizip, gelişmeleri ona göre iyi anlamak,
iyi görmek gerektiğini belirten Bahçeli, "Adalet ve Kalkınma
Partisi tek başına iktidar oldu, ama Sayın Recep Tayyip Erdoğan milletvekilliğine
seçilme imkanı olamadığı için yakın arkadaşı, beraber kurduğu
partiden şimdiki Cumhurbaşkanı olan sayın Abdullah Gül'e
Başbakanlık görevi üstlenmesini istedi ve o da 58. hükümeti
Cumhurbaşkanının onayı ile görevlendirilerek kurmuş oldu. Ondan
sonra 16 Mart 2003 tarihine kadar Sayın Recep Tayyip Erdoğan bey sadece parti
genel başkanı olarak kaldı. Ama bu süreç içerisinde bir gelişme
oldu. Bu gelişmeyi bilmeniz, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin değerli
yöneticilerinin, özellikle Recep Tayyip Erdoğan beyin bunu size
anlatması lazım. AKP'nin 3 Kasım 2002 seçimlerinden 116 gün sonra
bir miletvekili istifa etti. Boşalan milletvekilliği ile Sayın
Recep Tayyip Erdoğan'ın Siirt'te
Miletvekili olmasını sağladılar. Miletvekili olarak Ankara'ya
geldikten sonra sayın Başbakan, şimdiki cumhurbaşkanı Abdullah
Gül'ün yerine 59'uncu hükümet, Recep Tayyip Erdoğan tarafından
kurulması sağlandı. Şimdi durup dururken seçimler bitmiş hemen
arkasından bir ilden bir milletvekili istifa ettiriliyor, boşalan
milletvekili yerine bir ara seçim yaptırılarak bir milletvekili
seçiliyor ve Başbakan oluyor" dedi.
ŞİKAYET ETTİĞİN İÇ VE DIŞ ODAKLAR İKTİDAR
BAHŞETTİ
Başbakan Erdoğan'ın hükümeti yıkmak için iç ve dış odakların
kendisiyle uğraştığını iddia ettiğini öne süren Bahçeli,
"Milletvekili olmadan Türkiye'de iktidar olmanın yolunu, bu iç ve
dış odaklar, şikayet ettiklerin sana iktidar bahşetmişlerdir. Bunu
niye anlatmıyorsun. Bu iktidar tam 11 yıldan bu yana ülkeyi
yönetiyor. 11 yılda tek başına iktidar olmuş, siyasi parti
programında, seçim beyannamelerinde neyi vaad etmişse, onu
aşabilecek bir güce sahiptir bu iktidar. Bugün geldi, yüzde 36'dan
başlayan yükseliş, üçüncü dönemlerinde Meclis'te 326
milletvekilliğine sahip oldu ve yüzde 51'le tek başına iktidarını
devam ettirdi. Milletimizin yüksek bir desteği oldu. Yakın siyasi
tarihimizde hiçbir siyasi partimize nasip olmamıştır" dedi.
GÜÇ İHTİRASINA BÜRÜNDÜ
Kuvvetler ayrılığında yasama ve yürütme gücünün AKP'nin, sayın
Erdoğan'ın elinde, denetiminde olduğunu belirten Bahçeli, "Bu
önemli bir siyasi güçtür. Bu gücü akıllı kullanmak lazımdır.
Ülkenin geleceği için değerlendirmek lazımdır. Ülkeyi daha güvenli
bir ortama getirebilirdi. Fakat Erdoğan siyasi iktidar döneminde
milli görüş gömleğini bir kenara çıkarıp koydu. Onun yerine
Erdoğan'a yeni bir siyasi gömlek giydirildi. İşte bu gömleği
giydikten sonra sayın Erdoğan'a şöyle bir kıvrılma, kırılma ortaya
çıktı. Güç ihtirasına büründü. Yasama bende, yürütme bende, öyleyse
basını medyayı da demokratik toplumlarda 4. kuvvet olarak
görüyorsak, 'burayı da ele geçirmek lazımdır' dedi. Basını ve
medyayı da koydu, bir güç alanı daha yaratmak istedi. Ancak bu da
yetmedi. Çünkü güç ihtirası ortaya çıktı" dedi.
KİBİR VE GURURUN İŞARETİDİR
Bu vebalin altında Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da kalacağını
belirten Bahçeli, "Bir üçüncü kuvvetin olduğunu da biliyor. Bu
kuvvet yargıdır. Yargı her ülkede bağımsız ve tarafsız olursa
önemli görevi yerine getirebilir. Yasama ve yürütmeyi denetler,
toplumdaki adaletsizliği giderecek bir milli kurum olarak kendini
gösterir. Erdoğan'ın 'al ananı da git' deyip, herkesi hakir
görmesi, kibir ve gururun işaretidir. Yasama, yürütme ve yargı da
bende olması lazımdır diyor. Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nu
kurdu. Hakim ve Savclıar Yüksek Kurulu'ndan bir gün rahatsızlık
duydu, yargıyı siyasallaştırma, kontrol altına alma, kuşatma,
sonunda da atamaları daha da derinleştirerek bazılarını tasviye
ederek, yargıyı AKP'lileştirme noktasına kadar geldi. Bu zihniyetin
tehlikeli gidişin başlangıç olmuştur. Sayın Erdoğan artık ben
Başbakan değil, tek adamım, her şey benden sorulur. Ben ne dersem o
olur, istediğimi tasfiye eder, vesayetime alır statikoyu değiştirir
veya korur, şunu yaparım, bunu yaparım diyor" dedi.
ESAT GARDAŞI VARDI
Sayın Başbakan'ın ikide bir Ortadoğu'ya gidip, her şeye karıştığını
öne süren Bahçeli, Türkiye'de diktatör olma hevesiyle diktatör bir
rejime gitmeye başladığını söyledi. Bahçeli, "Sayın Başbakan yüzde
51'e sahibim, millet benim yanımdadır, diğerleri biri ana
muhalefet, biri yavru muhalefet diyerek küçük görmeye başladı.
AKP'ye oy vermiş kardeşlerim buraları iyi görün, iyi düşününün.
Bunu görmezseniz, Ortadoğu'daki gelişmeleri bir gözden geçirin.
Tunus, Mısır, Libya, arkasından Suriye, ondan evvel de Irak.
Karışan Tunus'tan sonra Mısır'da Mursi'de gitti, istikrar kalmamış,
gece gündüz çatışıyorlar. Daha sonra Suriye. Esat gardaşı vardı, Bu
gardaş ne oldu?, düşman oldu. Şimdi Suriye'de herkes 130 bin insan
iç çatışmada hayatını kaybetti. 2 milyon insan, Suriyeli ülkesini
terk etmek zorunda kaldı. 700 bini de Türkiye'ye geldi. Ben varsam
Suriye, Mısır, Tunus halkı var gibi anlayış. Bu anlayış Türkiye'ye
yansıyor. Sosyal kargaşa Türkiye’de bir başlarsa, bin yıllık
kardeşliğimiz tehlikeye girer" diye konuştu.
Yolsuzluk ve rüşvet konusu Türkiye'nin gündemi olmuş. Erdoğan
işsizlikden esnaf kardeşimizden, çiftçimizden yetim öksüz
kimsesizden bahsediyor mu? Türkiye'nin diğer sorunlarından
demokratik açılım denen zırvadan halen bahsediyor mu. Neden
bahsediyor sadece ve sadece yolsuzluk ve rüşvet sorgulamasıyla
kendisine komplo kurulduğundan bahsediyor. Hakim ve savcılar yüksek
kurulunun yasasını değiştiriyor. Niye bunu yapıyorsun, eğer
yolsuzluk ve rüşvete varsa yasama yürütme sensin yargıyı da
kuşattın. İşte burada hep beraber düşünmeliyiz. İşsizlik toplumun
huzurunu bozar. Yolsuzluk ve rüşvet bir hastalık ve kangrendir.
Devleti çökertir. Türkiye'nin en önemli gündemi yolsuzluk ve
rüşvettir. 17 Aralık 2013 günü hiçbir siyasi parti gözden uzak
tutmamalıdır.
17 Aralık sabahı yapılan tutuklamaları hatırlatan Bahçeli, 4
bakanın çocuğunun, bürokrat ve işadamlarının tutuklandığını
hatırlatan Bahçeli, İranlı bir çocuk avucunun içine 4 bakanı almış,
700 bin liralık hediye saat getiriyor. Altın kaçakçılığı ve kara
para aklama. Sayın Erdoğan bunların üzerine gitmesi gerekirken,
görmezden geliyor, komplolar kurulduğunu, kendisine yönelik bir
korkudan şüpheleniyor ki yolsuzluk ve rüşvet olmadan devletin bütün
imkanlarını savcılara yüklüyor. 71 günde 8 bin polisimiz, 28
valimiz savcı ve hakimlerimiz yer değiştirmiş. 2 gün evvel basına
düşen bu montajdır, montajla karalıyorlar diye bir olay ortaya
çıkıyor.
KEFENİN NERESİNE DOLARLARI KOYACAKSIN
Baba oğul görüşmesinin başlangıcıdır. Yani anlaşılıyor ki 17 aralık
günü sabah 6.30 ile 7.30 arasında soruşturmaların başladığını duyar
duymaz, 8.30'da oğlu ile konuştuğu anlaşılıyor. Oğluna diyor ki
evde ne var ne yok sıfırla, amcana gönder, abine gönder, şuraya
buraya. Bir kaç tane işadamı yakın olanları, Yasin el Kadıyı
söylüyor daha farlı şeyler söylüyor. İşte o telaş korku
zannediyorum. Erdoğan bey yolsuzluk rüşvet 4 bakanda kalmamış,
kendisine doğru tırmanmıştır. İnşallah bu montaj olsun, inşallah
başbakanın evlatları bu işlere karışmamış olsun. İstiyorum ailesi
bu işlere girmemiş olsun. Bunu yanlışsa yargı yolu ile ortadan
kalkması lazım. Doğru ise sayın başbakan yazıklar olsun sana.
Türkiye'yi bu hale getirmenin hiç gereği yoktur. Her toplantıda
kefenlerle gösteri yapıyorsun. Kefenin cebi mi var diyor. Kefenin
neresine dolarları koyacaksın" diye konuştu.
DİKTATÖRLERİN DEVRİLMESİ
Bahçeli konuşmasının son bölümünde sosyal hareketlerin ve
diktatörlerin devrilmesinin yolsuzlukla başladığını hatırlattı.
Bahçeli, "Sayın Erdoğan ya kendini aklayacak, ya Türkiye'yi
aklayacak. Aksi takdirde Türkiye'de sosyal hareketler başlarsa,
tehlikeli olur. Sosyal hareketler ve diktatörlerin devrilmesi hep
yolsuzlukla başlar. Bakın araştırın, Dünyada diktatörler nasıl
gitmiştir. Ukrayna'yı görüyorsunuz. Devlet Başkanı evini barkını
terk edip kaçtı. Böyle bir Türkiye'yi yaşamamak lazım. Aziz
vatandaşlarım sandığa gidiniz, oyunuzu veriniz. Sandıklarda oyunuzu
sahipleniniz. 30 Mart'ta bir uyarı yapabilirsiniz. Bu sayede
iktidar kendisini gözden geçirecektir. Bugünkü iktidarı sandıkta
uyaralım. Gerekli tedbirleri almazsan 51'le geldin, 51'le gidersin
diyelim" diye konuştu.
Yorumlar