Kanaat önderleri:Çözüm süreciyle birlikte bölge ekonomik olarak da desteklenmeli

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) tarafından düzenlenen 'Çözüm Süreci: Beklenti ve Temenniler Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, çözüm süreci bağlamında kimlik, dil, eğitim ve kültür alanlarında atılan ve...

Google Haberlere Abone ol
Kanaat önderleri:Çözüm süreciyle birlikte bölge ekonomik olarak da desteklenmeli

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) tarafından düzenlenen 'Çözüm Süreci: Beklenti ve Temenniler Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. Bildirgede, çözüm süreci bağlamında kimlik, dil, eğitim ve kültür alanlarında atılan ve atılacak olan demokratikleşme adımları, bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracak kalıcı ve güçlü sosyoekonomik adımlarla da desteklenmesi gerektiği ifade edildi.

    YYÜ Stratejik Araştırmalar Merkezi tarafından 21-22 Mayıs 2014 tarihleri arasında düzenlenen 'Çözüm Süreci: Beklenti ve Temenniler Çalıştayı'nın sonuç bildirgesi yayınlandı. YYÜ Prof. Dr. Cengiz Andiç Kültür Merkezi'nde düzenlenen ve Ağrı, Bitlis, Muş, Hakkari, Siirt, Şırnak ve Van illerinden Sünni, Alevi, Kürt, Türk gibi toplumun her kesiminden toplamda 72 kanaat önderinin konuşma yapmıştı. 'Çözüm Süreci: Beklenti ve Temenniler Çalıştay'ı sonuç bildirgesi bugün yayınlandı. Çalıştaya katılan kanaat önderlerinin hemen hemen hepsinin tartışmalarda ve yaptıkları önerilerde 'özerklik,' 'federatif yapı' ve 'bağımsızlık' gibi seçeneklerden ziyade 'birlikte yaşama iradesinin' daha güçlü olduğunu vurgulayarak, bu yönde adımlar atılmasının daha anlamlı olabileceği belirtilen sonuç bildirgesinde, çalıştayda katılımcıların dile getirdiği hususlar ise başlıklar halinde değerlendirildi.

    Kürt sorununun son 30 yıldan bu yana yaklaşık 50 bin cana, milyarlarca dolarlık ekonomik kayba mal olmuş Türkiye'nin en büyük sorunu olduğu hususunda katılımcıların hemfikir olduğu ifade edilen bildirgede, "Bu sorun bölgedeki tüm gelişmeleri etkileyebilen bir boyuta sahiptir. Çözüm sürecinin başarıya ulaşması durumunda bölgedeki ekonomik yatırımlar artacak, bölge ve Türkiye insanının sosyal ve ekonomik refah düzeyi yükselecek, turizm canlanacak, bölgeye huzur ve sükunet gelecektir. Çözüm sürecinin bu açıdan oldukça büyük bir önem arz ettiği belirtilmiştir. Çözüm sürecinin sürekli olarak canlı tutulması için Türkiye toplumunun tüm kesimlerinin bu sürece aktif olarak katılması en önemli teklifler arasındadır. Yüzüncü Yıl Üniversitesi'nde atılan bu anlamlı adımı bölgedeki ve Türkiye'deki diğer üniversiteler de desteklemelidir. Kentlerde bu süreci aktif tutacak ve ileriye taşıyacak gönüllü temsilcilerden oluşan sivil inisiyatif gruplarının oluşturulmasının yararlı olacağı belirtilmiştir. Çözüm sürecinin zor bir süreç olduğunu, bu süreç boyunca kimi zaman provokasyon ve kasıtlı engellemelerle karşılaşılabileceği endişesi paylaşılmıştır. Söz konusu provokasyon ve engellemelerin süreci amacından uzaklaştırmasına fırsat verilmemelidir." denildi.

    Anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik çabaların devam etmesinin barış ve çözüm sürecinde önemli bir konu olduğu da dile getirilerek "Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da eski yer isimlerinin iadesi önemli bir adımdır. Bunun daha kapsamlı olmasının yararlı olacağı üzerinde durulmuştur. Bölgede kırsal alanda ilköğretime devam eden Kürt çocuklarının eğitim öğretiminde görevlendirilecek öğretmenlerin pedagojik formasyon hususunda yeterli ve donanımlı olması istenmektedir. Kürt sorunun anlaşılması için tarihsel, sosyolojik ve psikolojik düzlemde lisansüstü çalışmalar ve araştırmalar yapılmalı, bu alanda yapılan çalışmalar teşvik edilerek desteklenmelidir. 'Faili Meçhul' ölümler ve kayıplar konusunda atılan adımların devam etmesinin sürece bakışı olumlu etkilediği ifade edilmiştir." ifadelerine yer verildi.

    Çözüm süreci bağlamında kimlik, dil, eğitim ve kültür alanlarında atılan ve atılacak olan demokratikleşme adımları, bölgeler arası gelişmişlik farkını ortadan kaldıracak kalıcı ve güçlü sosyoekonomik adımlarla da desteklenmesi gerektiği ifade edilen sonuç bildirisinde, çözüm sürecinde dinin rolü de ele alındı.

    Açıklamada, "Çalıştaya katılan kanaat önderlerinin kahir ekseriyeti, çözüm sürecinin her aşamasında dinin çok önemli işlevleri olduğunu vurgulamışlardır. Katılımcılar, bu açıdan özel olarak din adamlarının, genel olarak da Diyanet İşleri Başkanlığı'nın süreçte daha aktif bir rol alması gerektiğinin altını çizmişlerdir. Diyanet İşleri Başkanlığı'nın sürece ilişkin kısa, orta ve uzun vadeli projeksiyonlar geliştirmesi sürece olumlu katkılar sağlayacaktır. Bölgede yaşayan, bölgenin dini ve toplumsal yapısı konusunda farklı bir bakış açısına sahip Bediüzzaman Said-i Nursi öğretisinin konuyla ilgili açıklamalarının, konunun anlaşılmasında ve çözüm yaklaşımlarında önemli bir perspektif oluşturduğunun önemi belirtilmiştir. Bu alandaki çalışmaların derinleştirilmesinin sürece pozitif katkılar sağlayacağı belirtilmiştir. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da eğitim veren medreselere verilen önemin devam etmesi ve sunulacak desteklerin, sorunun anlaşılması ve çözümündeki önemi vurgulanmıştır. Doğu ve Güneydoğu Anadolu'da görev yapan müftü, imam ve diğer din görevlilerin vaaz ve hutbelerini bölgenin sosyokültürel yapısına uygun olarak yapmaları psikolojik zeminde sürece önemli bir girdi sağlayacaktır." denildi. CİHAN

Yorumlar