Kadınlar erkeklerle yan yana namaz kılabilir mi?

Diyanet İşleri Başkanlığı, İngiltere'de bir Kilise'de ortaya çıkan görüntüler sonrası artan sorulara cevap verdi.

Google Haberlere Abone ol
Kadınlar erkeklerle yan yana namaz kılabilir mi?

Vatandaşların “dini” sorularını yanıt veren Diyanet İşleri Başkanlığı, son şekilde "Kadınların erkeklerle tıpkı safta namaz kılmasının hükmü nedir?" sorusuna yanıt verdi.

Cemaatle kılınan namazlarda safların düzen ve düzenine riayet edilmesi, Hz. Peygamber (s.a.s.)'in buyruk ve tavsiyelerinin gereğidir. Hz. Peygamber (s.a.s.) namaz saflarını öncelikle erkekler, sonra erkek küçükler en arkada da kadınlar olmak üzere düzenlemiş; "Namazda erkek saflarının en faziletlisi en önde olanı, fazileti en az olanı ise en arkada bulunanıdır. Kadın saflarının en faziletlisi en arkadaki, en az faziletlisi ise en önde olanıdır." (Müslim, Salât, 132; Ebû Dâvûd, Salât, 97; Tirmizî, Mevâkît, 52; Nesâî, İmâme, 32; İbn Mâce, İkâme, 52) buyurmuştur. 

Hanefî mezhebine nazaran cemaatle kılınan namazda, bir hanım veya ergenlik çağına gelen yada yaklaşan bir kız, bir erkeğin önünde veya beraberinde kılacak olursa, aralarında bir örtü ve bunun gibi bir mani veya bir adam boyu kadar yükseklik farkı bulunmazsa arkasındaki ve yanlarındaki erkeğin namazı bozulur (İbn Âbidin, Reddü'l-muhtâr, I, 370, 385-386). 

Başta Şâfiîler olmak üzere Hanefîler'in dışındaki üç mezhebe göre, kadının erkeğin hizasında veya önünde namaza durması, mekruh ise de erkeğin namazını bozmaz. Erkekten ilerde veya tam bitişiğinde namaz kılan kadın, ister mahrem olsun, ister olmasın bu konu ile ilgili bir farklılık yok (Râfiî, el-Azîz Şerhu'l-Vecîz, IV, 340; Hattâb, Mevâhibü'l-Celîl, I, 533; Buhûtî, Keşşâfü'l-kınâ', I, 329; İbn Kudâme, el-Muğnî, II, 249; Abdurrahman el-Cezîrî, Kitabu'l-Fıkhi ale'l- Mezâhibi'l-Erbea, I, 296).

İmama uyan cemaat bir kadından ibaret ise, bu kadının imamın sağında veya solunda değil de daima geri safta durması gerektiği hakkında alimlerin ittifakı bulunmaktadır (İbn Rüşd, Bidâyetü'l-müctehid, Mısır, 1395/1975, I, 149; İbn Abdilber, el-İstizkâr, Beyrut, 2000, II, 167). 

Kaynak: HABER7.COM

Yorumlar