İzmir Kent Konseyi: İl Özel İdare mallarını takipteyiz

İzmir Kent Konseyi Başkanı Güman Kızıltan ve Konsey Yürütme Kurulu üyeleri, İl Özel İdare mallarının paylaşımına ilişkin görüşlerini açıkladı. Devlet yönetiminde keyfi ve değişik yöntemlerin değil, prensip ve kuralların hakim...

Google Haberlere Abone ol
İzmir Kent Konseyi: İl Özel İdare mallarını takipteyiz

İzmir Kent Konseyi Başkanı Güman Kızıltan ve Konsey Yürütme Kurulu üyeleri, İl Özel İdare mallarının paylaşımına ilişkin görüşlerini açıkladı. Devlet yönetiminde keyfi ve değişik yöntemlerin değil, prensip ve kuralların hakim olması gerektiğine vurgu yapan Kızıltan, Özel İdare mallarının Maliye Hazinesi’ne devredilmesini eleştirerek, konunun acil olarak düzeltilmesi için siyasileri ve bütün İzmir milletvekillerini davet etti.

İzmir Kent Konseyi olarak, ildeki en üst mülki amirliğin söz konusu paylaşıma ilişkin yaklaşımının tipik geleneksel, bürokratik, merkezî vesayetçi ve idari aktör davranışıyla örtüştüğü kanaatini taşıdıklarını kaydeden Kızıltan, “İzmir Büyükşehir Belediyesi, başından beri Özel İdare’ye ait menkul ve gayrimenkullere ilişkin ortaya konulacak tam bir envanter üzerinden hak, konu, aidiyet kriterlerini dikkate alan adil bir paylaşımı arzularken tam bir emrivakiyle karşılaşılmıştır. Valilik makamı, üç gün önce İl Özel İdaresi'nin gayrimenkullerinin tamamının Maliye Hazinesi’ne devredildiğini açıklamıştır. Demokratik yönetişim ve yerel demokrasiye inancın doğası gereği bu sürecin katılımcı ve şeffaf biçimde işlemesi gerekirken valilik makamının tek yönlü olarak almış olduğu karar, yasallık açısından değilse bile meşruiyet açısından yeni sorgulamalara ve tartışmalara yol açacaktır.” dedi.

İzmir Kent Konseyi olarak Büyükşehir Belediyesi’nin müzakereci talebinin salt hukuki değil, aynı zamanda meşru gerekçelere dayandığını düşündüklerini söyleyen Güman Kızıltan, şöyle devam etti: “Söz konusu meşru gerekçeler, İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin Anayasal ve yasal olarak kent bütününde yerel ortak ihtiyaçları tesis etmekle yetkilendirilmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Türkiye’deki bütün şehirlerinin mülki idare yönünden hak ve hukukla idare edilmesi aynı prensipler, aynı yönetmelikler ve aynı kanunlar dahilinde olur. Yoksa birine başka bir yöntem, diğerine başka bir yöntemi tatbik etmek, hiçbir şekilde dürüst bir idarenin başvuracağı yöntem olmamalıdır. Kanaatimizce bir yanlışlık yapılmıştır. Bu yanlışlık akla, hakka, hukuka ve adil bir düzen yapısının kurulması pahasına yeniden gözden geçirilmelidir. Biz muhalefete ve iktidara mensup olan ve İzmir’de milletvekili olarak seçilmiş bütün siyasilerden, bu konuda ortak akılda buluşmalarını talep ediyoruz. Biz hiçbir şeyin tarafı değiliz. İzmir’in ve İzmir’de yaşayanların hak ve hukukunu sonuna kadar takip edeceğiz. Eğer bu kararlar değiştirilmez ve devam edilirse bu mallar kime verilirse verilsin, ne şekilde kullanıldığının takibiyle kendimizi mükellef hissediyoruz. Ortadaki karar sadece yasal açıdan değil, meşruiyet açısından da tartışma konusudur. Dolayısıyla da hızla değiştirilmelidir. İzmir’in hakkı hiçbir şekilde kaybolmamalı, İzmir’e hizmetle mükellef olan yönetimlere bu vazifelerini yerine getirmede yardımcı olacak şekilde kullanım hakkı ortaya çıkarılmalı ve bu hak doğrultusunda İzmirlinin alması gereken haklar ve hizmetler yerine getirilmelidir.” CİHAN

Yorumlar