‘İslam Dünyasında Misyoner Orduları’ kitabı raflarda
Tarihçi yazar Dr. Ahmet Uçar’ın ‘İslam Dünyasında Misyoner Orduları’ adlı kitabı raflarda yerini aldı.
Tarihçi yazar Dr. Ahmet Uçar’ın ‘İslam Dünyasında Misyoner
Orduları’ adlı kitabı raflarda yerini aldı. Çamlıca Basım Yayın
tarafından yayınlanan kitapta misyonerlerin dinî, siyasî, sosyal,
sıhhi, kültürel faaliyetlerden yararlanarak Müslümanları
Hıristiyanlaştırma çabaları anlatılıyor.
Kitapta bir rapora yer veriliyor. Osmanlı Devleti’ne 23 Ekim
1917’de sunulan raporda Protestan misyonerlerin gücü şöyle
aktarılıyor:
"Çok büyük miktarda para harcayan söz konusu misyoner cemiyetleri
bu devirde yarısı İslam topraklarında olmak sureti ile dünyada 124
bin 373 misyoner tarafından idare edilen, 3 bin 838'i ana ve 34 bin
719'u yardımcı merkez olmak sureti ile 38 bin 557 misyonerlik
merkezine maliklerdir. Misyonerlere bağlı olarak dünyada 86
üniversite ve kolej, 522 öğretmen ve ruhban mektebi, bin 714
yüksekokul, 30 bin 185 ilkokul ve 28 bin 952 pazar günlerine mahsus
olmak sureti ile pazar okulu bulunmaktadır. Bu okullar 412 bin 44
profesör, öğretmen ve yardımcı öğretmen tarafından idare olunmakta
ve buralara bir milyon 478 bin 193 talebe devam etmektedir.
Bunların dışında misyoner cemiyetleri 576 hastane, bin 77 klinik, 3
yardım müessesesi ve hastabakıcı kadınlar yetiştirmek üzere 98
mektebe maliktir."
‘İslam Dünyasında Misyoner Orduları’nda anlatılanlara göre o dönem
Protestan misyonerlerin önderi Yahudi orijinli Amerikalı Misyoner
Samuel Zwemer misyonerlere şu taktiği veriyor:
“Müslümanlara İslamiyet’ten vazgeçmelerini telkin etsek bunu
yapmazlar. Bunun yerine onlara İslamiyet’in çok büyük ve mükemmel
bir din olduğuna, mücevher yüklü büyük bir gemiyi andırdığına,
ancak geminin yükün ağırlığı nedeni ile su almaya ve batmaya
başladığına işaret etmeliyiz. Onlara geminin yükünü sahile
çıkarabilmesi için önemli gözükmeyen kimi yüklerini denize atmaları
gerektiğini telkin etmeliyiz. Mübah ve müstehab’dan başlamalı,
sünnetle devam etmeli, sonra da vacip ve farz geminin tüm yüklerini
attırmalıyız. Gemi karşıya geçse de boş geçmeli.”
Tarihçi Yazar Dr. Ahmet Uçar, bu taktiğin bir hayli etkili olduğunu
ve devam ettiğini dile getiriyor.
Osmanlı Hariciye Nezareti Şube-i Mahsusa Müdür-i Umumîsi Ahmet
Muhtar Bey’e 23 Ekim 1917’de elden verilen misyonerlik raporunda
Müslümanların nasıl Hıristiyanlaştırılacağı kitapta şu şekilde
belirtiliyor:
“Misyonerlerin birini Hıristiyanlaştırma faaliyeti üç safhaya
ayrılır. Birincisi sohbet, gazete, dergi, kitap ve risaleler yolu
ile doğrudan doğruya İncil’in hükümlerini neşr ve telkin; ikinci
olarak tıbbî misyoner cemiyetleri; üçüncü olarak da mektepler
vasıtasıyla Hıristiyanlığın öğretilmesi ve Hıristiyanlık
terbiyesinin verilmesidir.”
Kitapta misyoner doktorların, misyonerlerin en önemli unsuru olduğu
vurgulanıyor. Çünkü bir tabip, her yere girer ve etki yapar.
‘İslam Dünyasında Misyoner Orduları‘nın cümlelerine göre misyoner
dernekleri; insan sever, yardım sever ve barışçı bir görüntü
sunuyorlardı.
Osmanlıda faaliyet yürüten Hıristiyan Gençler Cemiyeti (Young Men’s
Christian Association) amacını Osmanlıca nizamnamesinde ‘gençleri
dönemin ruhuna göre yetiştirmek için eğitim vermek‘ olarak ilan
ediyordu. Ancak İngilizce nizamnamede amacın gençler içinde
‘Hazreti İsa’nın ideallerini ve Hıristiyanlığı yaymak’ olduğu
açıklanıyordu.
Misyoner Anna A. Millige’nin deyimi ile teşkilatın ‘Türkiye’de
Hıristiyan azınlıklarda millî şuur ve Amerikan sevgisini
kuvvetlendirmek, Müslümanları, her türlü yöntemi kullanarak
Hıristiyanlaştırmak’ olmak sureti ile iki türlü etkinliği var.
Kitaba göre sportif faaliyetler, ilmi toplantılar, eğitim ve
öğretim faaliyetleri, maddi yardımlar, sinema ve tiyatro
etkinlikleri misyonerlerin en önemli silahlarıydı. Ayrıca Ermeni ve
Rum gençleri ile Müslüman gençlerin kaynaşması için birlikte piknik
ve kamplara götürülüyor, burada fuhuş olayları bile cereyan
ediyordu.
Kitapta ilgi çeken konulardan biri de gençlerin kimi sorularla
kafalarının karıştırılmasıydı. Misyonerler, kendilerince
İslamiyet’in temeli olarak gördükleri kimi yanlış fikirleri, sanki
İslam akaidinin temeli gibi sunarak gençleri ikna etmeye
çalışıyordu.
Abdullah Cevdet, Selim Sırrı (Tarcan), Cenab Şahabeddin, gazeteci
Baha Bey gibi daha çok materyalist aydınlara seminerler verdiriyor,
bilhassa İslamiyet ile ilgili Müslüman gençlerin kafalarını
karıştırıyordu.
Gençlerde çok etkili olan misyonerler, faaliyetleriyle bilhassa
Maraş ve İstanbul’da genci Hıristiyanlaştırdı. Maraş’ta Hüsnü oğlu
Mustafa, Tapucu Remzi, Ali Avni, Mustafa oğlu Davud, kardeşi Nuh ve
Ali oğlu Mehmet Hulusi başta olmak sureti ile ondan fazla Türk din
değiştirerek Hıristiyan olmuştu. İstanbul Hıristiyan Gençler
Cemiyeti üyelerinden Harputlu Mehmed Şerif, Çarşıkapı Amerikan
Hastahanesi müstahdemi Talat, aynı hastanenin kapıcısı Şevket,
Evkaf Müsteşarının kızı, Şeyh Nâbi Efendi’nin kızı da
Hıristiyanlaşanlar arasındaydı. Ayrıca meşhur şâir Tevfik Fikret’in
oğlu Haluk ve Ahmed Cevdet Paşa’nın torunu İsmet, Hıristiyan
olmakla kalmamış; biri papaz, diğeri de rahibe olarak
Hıristiyanlığın hizmetine girmişti.
CİHAN
Yorumlar