'HSYK teklifi 'güçler ayrılığı ilkesinin' dinamitlenmesidir'
Çukurova Hukukçular Derneği Başkanı Burkay Dikici, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısının değiştirilmesine yönelik girişimi, yargı bağımsızlığı olan ‘güçler ayrılığı ilkesinin' dinamitlenmesi olarak değerlendirdi.
Çukurova Hukukçular Derneği Başkanı Burkay Dikici, Hakimler
Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) yapısının değiştirilmesine
yönelik girişimi, yargı bağımsızlığı olan ‘güçler ayrılığı
ilkesinin' dinamitlenmesi olarak değerlendirdi.
Siyasi iktidar ile birlikte bir kısım muhalefet partileri ve
hukukun bel kemiği olan hukuk mensuplarını temsil eden bazı
kesimlerin ülkenin asıl gündemini değiştirme çabasına girdiğini
aktaran Dikici, yakın tarihin en ciddi ‘rüşvet ve yolsuzluk
soruşturmasının’ tüm engellemelere rağmen sürdüğünü aktardı. Siyasi
iktidarın, bu soruşturmayı örtbas etmek adına adalet kurumunu,
yargıyı kullandığını vurgulayan Burkay Dikici, “Adalet maalesef
hesaplaşma alanı haline getirilmiş, adalete olan inancın
yitirilmesine, itibarının zedelenmesine yol açılmıştır. Türk Ceza
Kanunu’nun 3’üncü maddesinde kanunun uygulanmasında hiç kimseye
ayrıcalık tanınamayacağı belirtilmiştir. Bir biri ardına yapılan
hukuki düzenlemeler maalesef ülkemizi ‘yargı bağımsızlığı’
kavramından uzaklaştırmıştır.” dedi.
Anayasa değişikliğinin temel tartışma noktası olan HSYK’nın
yapısının iyileştirilmek bir yana yandaş yapılabilmek adına
çökertildiğine dikkat çeken Avukat Dikici, “Bu değişiklikten önce
adalet bakanının toplantılarda bulunması dahi eleştiri konusu iken,
şu an gündemde olan teklife göre yargı bağımsızlığının teminatı
olan HSYK doğrudan tayin, terfi ve sorumluluk yönünden Adalet
Bakanlığı’nın memuru haline getirilmek istenmektedir.” diye
konuştu.
Yapılması gerekenin kurumun bağımsızlığını artırmak olduğunu dile
getiren Dikici, “Tüm dünya uygulamaları bu yönde olduğu halde
ülkemizde yandaş yargı yaratma çabaları, kaygı vericidir. Bu durum
demokrasinin temel ilkesi yasama, yürütme, yargı bağımsızlığı olan
‘güçler ayrılığı’ ilkesinin dinamitlenmesidir. Siyasal iktidar bu
yasal düzenlemelerden sonra yasama organının da feshi yoluna da
acaba gidecek midir?” ifadelerini kullandı.
Türk milletinin her zaman hukukun üstünlüğüne inandığını belirten
Dernek Başkanı Dikici, “Hukukun üstünlüğüne en başta uyması gereken
iktidar sahiplerince binlerce yıldır sahip olduğumuz ‘töre konuşur
hakan susar' anlayışına hukukun üstünlüğü ve devlet sisteminin
çökmemesi adına uyulması şarttır.” açıklamasında bulundu.
Siyasi iktidarın yargıdan elini ve ayağını bir an evvel çekmesini
isteyen Dikici, yargının bağımsızlaşması için yeni adımların
atılmasının elzem olduğuna dikkat çekti. Siyasal iktidarın yasal
düzenlemeleri, kimsenin, hiçbir grubun veya siyasetin etki
edemeyeceği hale getirmek için yapması gerektiğine işaret eden
Dikici, “Ancak bugün yapılanlar maalesef bunun tam tersi
düzenlemelerdir. Yasal düzenlemeler yargı bağımsızlığı için
yapılmalıdır. Yandaş yargı için değil!” dedi.
ADALET SİYASİ HESAPLAŞMA ALANI DEĞİL
Barolar Birliği Başkanının, sivil inisiyatif adı altında bir
süredir ‘yeniden yargılama’ bahanesi altında bir dizi girişim ve
temaslarda bulunduğunu hatırlatan Dikici şunları söyledi: “Özel
Görevli Mahkemelerle ilgili görüşlerini dile getirmektedir. Bu
tartışmayı başlatan fitil ise Sayın Başbakanın danışmanlarından
gelmiştir. Bu tartışmalardan sonra; TSK, YARSAV ve Barolar Birliği
gibi kurumlar devreye girmiş ve ardından Sayın Başbakan yeniden
yargılamaya sıcak baktığını açıklamıştır. Bu bizce siyasal
iktidarın alışık olduğumuz gündem değiştirme çabasından başka bir
şey değildir. İddia olunan rüşvet ve yolsuzluk soruşturmasının
örtbas edilmeye çalışması ve gündem değiştirme çabasına adalet maşa
olarak kullanılamaz. Yeniden yargılama ceza kanunlarından
düzenlenmiş olup, bununla ilgili elde edilen bir delil veya şartlar
var ise hali hazırda mevcut yasal mevzuat çerçevesinde
değerlendirilebilecek haldedir. Hukuki durum bu şekilde iken
yeniden yasal düzenlemeye ihtiyaç yoktur. Bize göre amaç; Yeniden
yargılama değil, özel mahkemelerin yetkisinin kaldırılarak bu
mahkemelerce yapılan tüm yargılamaların yok hükmünde olmasının
sağlanmasıdır. Bu durum bizlerin kabul edemeyeceği kadar ağır
sonuçlar doğuracaktır. “
CİHAN
Yorumlar