'HSYK 2012 - 2016 Stratejik Planı' çöpe gitti
HSYK yetkilerini Adalet Bakanına devreden kanun teklifi, yumruk, tekme ve küfürlerin havada uçuştuğu, burunların kanadığı görüşmelerin ardından kabul edildi.
HSYK yetkilerini Adalet Bakanına devreden kanun teklifi, yumruk,
tekme ve küfürlerin havada uçuştuğu, burunların kanadığı
görüşmelerin ardından kabul edildi. Kanun teklifinin kabul
edilmesiyle 'HSYK 2012 - 2016 Stratejik Planı' da çöpe gitti.
HSYK Genel Kurulu'nun 14 Mart 2012 tarihli oturumunda, 155 sayılı
kararı ile kabul edilen ve 2012-2016 yıllarını kapsayan Stratejik
Plan, bir bütün olarak yargı sisteminin tüm kurumlarını ve
aktörlerini ilgilendiriyordu. Hazırlanan bu planla, hem yargı
camiasının hem de tüm halkın beklentilerine cevap vermeye
çalışılıyordu. Stratejik planda tehditler, "Kamuoyunda yargıya
güvenin yeterli düzeyde olmaması; Kurulun yetkisinde olmayan birçok
hususun da kuruldan bekleniyor olması; mahkemelerdeki iş yükünün
giderek artması; hakim ve savcı sayısının yetersiz olması, içtihat
hukukunun yeterince gelişmemiş olması; adaylık sürecinin yetersiz
ve verimsiz geçmesi; hukuk öğreniminin yetersizliği." diye
sıralanıyordu.
Kurulun misyonu olarak ise "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı
ilkelerini esas alarak yargı hizmetlerinin adil, hızlı ve etkin bir
şekilde yürütülmesini sağlamak amacıyla hakim ve savcılarla ilgili
iş ve işlemlerin adalet, tarafsızlık, doğruluk, dürüstlük,
tutarlılık, eşitlik, ehliyet ve liyakat ilkeleri çerçevesinde
yürütülmesini temin etmektir." şeklinde ifade ediliyordu.
Planda amaçlar, şöyle özetleniyor: "Yargı bağımsızlığını ve
tarafsızlığını güçlendirmek; hakimlik ve savcılık teminatını
güçlendirmek; yargıya güveni artırmak; yargının etkinlik ve
verimliliğini artırmak; hakim ve savcıların mesleki yetkinliğini
geliştirmek; yargı teşkilatını yeniden yapılandırmak; mahkeme
yönetim sistemini geliştirmek; kurumsal altyapı ve kapasiteyi
güçlendirmek."
2012-2016 Stratejik Planı'nda 8 amaç, 39 hedef ve 137 faaliyet
öngörüldü. Bu kapsamda, "Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile
ilgili bilimsel çalışmalar yapılması, Adalet Bakanlığı,
üniversiteler ve STK'lar ile birlikte yargı bağımsızlığı ve
tarafsızlığını güçlendirmek amacıyla çalışmalar yapılması, hakim ve
savcıların atama ve nakilleri ile ilgili sistemin yeniden
düzenlenmesi, yargıya güveni olumsuz yönde etkileyen unsurların
belirlenmesi için çalışmalar yapılması, yargı etiğinin
içselleştirilmesi ve kamuoyunda farkındalığın artırılması amacıyla
çalışmalar yapılması, hakim ve savcılara yönelik şikayetlerin
azaltılması amacıyla çalışmalar yapılması; Adalet Bakanlığı ile
işbirliği yapılarak işi az olan veya coğrafi olarak birbirine yakın
olan adliyelerin merkezi adliyelerle birleştirilmesi, ağır ceza
mahkemelerinin yeniden belirlenmesi; idari yargıda istinaf
mahkemeleri kurulup idari yargı teşkilatının yeniden
yapılandırılması; Teftiş sisteminin etkinlik ve verimliliğini
artırmak amacıyla çalışmalar yapılması." isteniyor.
Yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını güçlendirmek için bağımsızlık,
yargının herhangi bir kişi, kurum ya da örgüte bağlı olmaksızın,
görevini ifa edebilmesini ifade ederken tarafsızlık, hâkim ve
savcının kişisel duygu ve düşünceleri ile inanç ve değerlerinden,
her türlü önyargı ve peşin hükümden sıyrılarak yürürlükteki
mevzuata ve vicdanına göre karar verebilmesini ifade ediyor.
Yargı bağımsızlığı iç ve dış bağımsızlık ile kurumsal ve bireysel
bağımsızlık olarak iki ayrı başlıkta ele alınıyor. Dış bağımsızlık;
öncelikle yargı organının, yasama ve yürütme organlarına karşı
bağımsızlığını ifade etmektedir. Bunun yanında yargı mensupları ve
organlarının diğer kişi, kurum ve örgütlerden, örneğin siyasal
partilerden, sivil toplum örgütlerinden, medyadan, davanın
taraflarından veya davayla ilgili menfaati olan kişilerden de
bağımsız olmaları gerekiyor.
İç bağımsızlık ise yargı mensupları ve organlarının kendi
içlerinden gelebilecek müdahalelere karşı korunmalarını ifade
ediyor. Hâkim ve savcıların meslektaşlarından, istinaf veya temyiz
mercilerinden gelecek her türlü müdahale, telkin ve talimata karşı
kendilerini güvende hissetmeleri, yargı bağımsızlığı adına önemli
görülüyor.
Bireysel bağımsızlık, hâkim ve savcıların bireysel olarak baskı,
müdahale ve telkinlere maruz kalmaması gerektiğini ifade ederken;
kurumsal bağımsızlık, yargı organlarının, örneğin mahkemelerin ve
savcılıkların her türlü müdahaleden uzak kalmasını ifade ediyor.
CİHAN
Yorumlar