Hâkim Soyer: Aile mahkemeleri ve hâkimlerin uzmanlık eğitimi yetersiz

İzmir Üniversitesi Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde “Kadın, Şiddet ve Hukuk” paneli düzenlendi.

Google Haberlere Abone ol
Hâkim Soyer: Aile mahkemeleri ve hâkimlerin uzmanlık eğitimi yetersiz

İzmir Üniversitesi Kadın Çalışmaları Araştırma ve Uygulama Merkezi tarafından, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü çerçevesinde “Kadın, Şiddet ve Hukuk” paneli düzenlendi. Rektör Prof. Dr. Kayhan Erciyeş’in açılış konuşmasından sonra söz alan İzmir 13. Aile Hâkimi Ali Soyer, 84 ilde ve birkaç büyük ilçede aile mahkemesi bulunduğuna dikkat çekti. Bir aile mahkemesinde günde 12–13 dava görüldüğünü, bunlara ek olarak en az beş tane de kadına şiddet içerikli dosyayı değerlendirdiklerini belirten Soyer, İsveç’te aynı pozisyondaki bir hâkimin yılda 165 dosyayı değerlendirdiğini aktardı. Soyer, hâkimlerin aile içi ve kadına yönelik şiddet gibi konularda yeteri kadar uzmanlık eğitimine sahip olmadığını da söyledi. İzmir’de 24 saatte tedbir kararı çıkarılabildiğini ancak bunu uygulayacak yeterli kolluk kuvveti bulunmadığını vurgulayarak, “Televizyonda şiddet nedeniyle hayatını kaybeden kadınların haberlerini izlerken, 'Acaba benim önüme gelen bir dava dosyası mı?' düşüncesiyle büyük stres yaşıyorum.” dedi.

Kadına şiddetin eğitim seviyesi gözetmediğine dikkat çeken Rektör Erciyeş ise, “Kadınlarımızın üretkenliğine baktığımızda, kadın öğretim üyesi sayısı son 10 yılda yüzde 67 artarak 118 bin kişi olmuş. Bu oranda, birçok batı ülkesinden öndeyiz. Türkiye’de fen bilimlerinde yüzde 36, yer bilimlerinde yüzde 25 oranında kadın akademisyen bulunuyor. Mühendislik bölümlerinde ise kadın oranı yüzde 29 ile yüzde 11 kadın akademisyeni bulunan Amerika’nın önünde ancak kadına şiddet, eğitim düzeyi gözetmiyor ve ne yazık ki basında sadece şiddete uğrayan kadınların haberleri ve yapılmaması gerekenler yer alıyor. Bu konuda temel sorunun ne olduğuna ilişkin akademik çalışmalar yetersiz kalıyor.” şeklinde konuştu.

Adli tıp uzmanı Prof. Dr. Serpil Salaçin de kadına uygulanan şiddetin, sağlıklı yaşama hakkını ihlâl anlamına geldiğini kaydetti. Salaçin, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2012 yılında yaptığı Toplumsal Cinsiyet Eşitsizliği Araştırması'na göre Türkiye’nin 135 ülke arasında 124. sırada bulunduğunu ifade etti. Eğitim ve sağlık imkanlarına ulaşma, ekonomik ve politik güç başlıklarında yapılan değerlendirme sonuçlarını aktaran Prof. Dr. Salaçin, “Türkiye, Avrupa ve Asya merkezli ülkeler sıralamasında, kadınların eğitim ve sağlık olanaklarına ulaşımında Azerbaycan ve Malta’nın da gerisinde, ekonomik güç sıralamasında da Lübnan, Ürdün ve Malezya’nın gerisinde, yalnızca İran’ın üzerinde yer almaktadır.” dedi. Türkiye’de kadınların yüzde 25’inin eşi ya da tanıdığı kişilerin şiddetine, yüzde 50’sininse cinsel şiddete uğradığını, şiddetin sebepleri araştırılırken mutlaka erken yaşta evlilik ve çocuk pornosu konularının da araştırılması gerektiğini söyledi. Serpil Salaçin, şiddet gören kadınların yaşadığı psikolojinin, uzun süreli işkence mağdurlarıyla aynı olduğunu savundu.

Konuyu Medeni Kanun açısından değerlendiren İzmir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Medeni Hukuk Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Tuba Kutoğlu, evlilik yaşı konusuna değindi ve çocuk evliliklerinin, 18 yaş altı evlenmelerin kanunen yasaklanmasıyla çözülemeyeceğini söyledi. 18 yaş altında yapılan bütün evliliklerin, Türkiye’nin de imzası bulunan uluslararası sözleşmelere aykırı olduğunu belirterek, “Bizim yasal çocuk gelinlerimiz var, bir de yasadışı çocuk gelinlerimiz var. Dinî nikâh adı altında yapılan evlilikler için evlenme sınırı olan 16 yaş, ebeveynleri bir noktaya kadar engelleyebiliyor.” açıklamasında bulundu. CİHAN

Yorumlar