Hindistan’daki serveti bıraktı, Anadolu’nun yardımına koştu
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, bu sayısında ilginç bir hayat hikayesini kapak konusu yaptı.
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi, bu sayısında ilginç bir hayat
hikayesini kapak konusu yaptı. Balkan Savaşları’nda Osmanlı’ya
yardım için babasının büyük servetini bırakarak Hindistan’dan
Anadolu'ya gelen Abdurrahman Peşaverî’nin hayat hikâyesi, ilgi
çekici olduğu kadar ibret verici. Annesinin ısrarlı ‘dön’
çağrısına, “Anadolu işgal altındayken dönemem!” diye karşılık veren
Peşaverî, hayatını Anadolu’nun düşman işgalinden kurtuluşu için
feda eden kahramanlardan.
Yedikıta Tarih ve Kültür Dergisi nisan sayısında Anadolu
topraklarının düşmandan kurtuluşu için büyük fedakârlıklar gösteren
Hindistanlı bir kahraman Abdurrahman Peşaverî’yi kapak konusu
yaptı. Mücahit Arslan'ın yazdığı makalede, şu bilgilere yer
veriliyor:
Abdurrahman Peşaverî, o devirde Hindistan’ın Kuzey Batı Sınır
Eyaleti olan bugün ise Pakistan’ın Haybet-Peştunya Eyaleti’nin
başkenti Peşaver’de 1886 yılında doğdu. Ülkenin en zengin
müteahhitlerinden Gulam Samdani’nin oğlu olan Abdurrahman Peşaverî
Osmanlı tarihine merakı, Türkler hayranlığı ve sevgisinden dolayı
ise 'Türkî Lala' lakabıyla anıldı. Hindistan’da Aligah Özel İslam
Okulu’nda okurken Birinci Balkan Savaşı’nın başlaması üzerine Hint
Müslümanlarının kurduğu ‘Hilal-i Ahmer Cemiyeti Türk Yardımlaşma
Fonu’na yardım için arkadaşlarına önderlik yaptı, öğle yemeği
paralarını vererek katkıda bulundu.
ELBİSE VE KİTAPLARINI SATTI, YARDIMA KOŞTU
Osmanlı’ya yardım edebilmek için Hindistan Müslümanlarının büyük
gayretine hatta bunun için fakir ailenin çocuğunu satışa
çıkarmasına gözyaşlarıyla şahitlik eden Peşaverî, büyük bir
iştiyakla yardım toplama çalışmalarına öncülük etti. Aynı zamanda,
toplanan paraların ulaştırılması ve Osmanlı ordusuna yardım için
İstanbul’a gönderilecek Hindistan Hilal-ı Ahmer Cemiyeti Tıbbiye
heyetine gönüllü olarak yazıldı. Kendisine engel olacağını
bildiğinden ailesinden habersiz yola çıkmış, parası olmadığından
ise elbise ve kitaplarını satarak yol masraflarını
karşılayabilmişti.
HABERLERİYLE HEM AĞLATTI, HEM SEVİNDİRDİ
Balkan Savaşı’nın hemen ardından Aralık 2012 tarihinde İstanbul’a
gelen Abdurrahman Peşaverî, cepheye giderek hastabakıcılık
görevlerinde bulundu. Aynı zamanda da cepheden aldığı haberleri
Hindistan’a iletti. Hindistanlı Müslümanlar, Peşaverî’nin 26 Mart
1913’te gönderdiği telgrafta, “Edirne ellerimizden kaydı gitti.
Allah bizleri korusun. Bu menfur hadise karşısında çaresizliğimizi
tarif bile edemiyorum. Lakin takdir-i ilahiye kim karşı koyabilir.”
haberiyle üzüntüden gözyaşlarına boğulurken, 22 Temmuz 2013
tarihinde, “Türk ordusu şükürler olsun Edirne’yi kurtardı.”
müjdesiyle sevinç gözyaşlarıyla bayram yapmışlardı.
SULTAN REŞAT KUCAKLAYARAK TEBRİK ETTİ
Hintli Müslümanların yardım heyeti, görevlerinin ardından
İstanbul’a oradan da ülkelerine döndü. Peşaverî’nin de bulunduğu
heyet dönmeden evvel Sultan Reşat’ın huzuruna çıkarıldı. Padişah,
saray mensuplarının şaşkın bakışları altında gözyaşları içinde her
tek tek sarıldı, her birerini taltif etti.
“ANADOLU İŞGAL ALTINDAYKEN DÖNEMEM”
Hindistan yardım heyetinden bazıları geri dönmeyip Anadolu’nun
kurtuluş mücadelesi için İstanbul’da kalmayı tercih etti. Bunlardan
biri de Abdurrahman Peşaverî idi. Rauf Orbay, Peşaverî ile
ilgilendi, onun harp okuluna kayıt yaptırmasına önayak oldu.
Birinci Dünya Savaşı başladığında Gelibolu’da teğmen olarak savaşan
Peşaverî, üç kez yaralandı. Bu arada oğul özlemiyle yanıp tutuşan
annesinin, “Dön” çağrılarına, her seferinde, “Anadolu işgal
altındayken dönemem.” diyerek karşılıksız bırakmıştı.
TÜRKİYE’NİN İLK BÜYÜKELÇİSİ OLDU
İstanbul’un İtilaf Devletleri tarafından işgal edilmesi üzerine bir
süre gizlenen Peşaverî, Anadolu’ya geçerek Kuvayı Milliye’ye
katıldı. Burada İngilizce yazışmalarında görev aldı ayrıca Anadolu
Ajansı'nın kuruluş çalışmalarında da bulundu. Ajansın ilk personeli
olarak kayıtlara geçti. Yunan mezaliminin dünyaya duyurulmasında
büyük çaba sarf etti. Milli Mücadele’de büyük yararlılıklar
gösteren Peşaverî, Ağustos 1920’de Afganistan’a 'Fevkalade
Murahhas' unvanıyla ilk Türk Büyükelçisi olarak atandı.
Haziran 1922'de görevi Medine Müdafii ve Çöl Arslanı Fahreddin
Paşa’ya devreden Abdurrahman Peşaverî Türkiye’ye döndü. Rauf
Orba'ın yanında görev aldı. Mayıs 1925 gecesi Beşiktaş’tan
Nişantaşı’na evine dönmekteyken silahlı üç kişinin saldırısına
uğradı. Bekçiler tarafından yaralı olarak hastaneye kaldırıldı.
Tedavisi için bir ay uğraşıldı ancak kurtarılamayarak vefat etti.
Ölümü, Hindistan’da büyük üzüntüye sebep oldu. Kabri, Maçka
Mezarlığı’nda bulunuyor. Kabrini tespit çalışmaları devam
ediyor.
CİHAN
Yorumlar