'Halk ayakkabı kutularından çıkan dolarları belleklerine kazımış'
CHP Genel Başkan Yardımcısı Umut Oran, bir basın toplantısı düzenleyerek yeni internet yasasıyla ilgili açıklamalarda bulundu.
"Haklar ve hürriyetler yok edilmiş durumda" diyen Oran,
interneti AK Parti'nin gezi olayları sırasında keşfettiğini
belirterek, "Bu alanı kendine çok büyük bir tehdit olarak gördü ve
bu alanda ki faaliyetleri kısıtlamak için apartopar bir çalışma
başlattı. Bu hafta da sosyal medya ile ilgili, internet ile ilgili
TBMM'de bir yasa görüşmesi yapılacak. Şimdi bu sosyal medya 40
milyon yurttaşımızın içinde olduğu, görüş alışverişi yaptığı koca
bir sosyal meydan esasında. Burada tartışılıyor, fikirler
paylaşılıyor. Bu konuda geçen hafta Dünya Yazarlar Birliği çok sert
bir açıklama yaptı ve hükümeti uyardı. Aynı zamanda Gazetecileri
Koruma Örgütü de açıklamaya katıldı. Dediler ki; 'Eğer Türkiye
Büyük Millet Meclisi'nde bu internete özgürlük kısıtlamaları,
internete sansür torba yasa içerisinde geçerse, işte o zaman
Türkiye internete sansürde dünyada 1. sıraya gelir. Ve Türkiye
demokraside artık otoriter bir rejime doğru gider. Sakın bu yasayı
geçirmeyin' diye uluslararası bağımsız kuruluşlar hükümeti uyardı"
şeklinde konuştu.
"OLDU BİTTİYE GETİREREK BURAYA SANSÜR GETİRİLMESİNE MÜSADE
ETMEYECEĞİZ"
Özellikle halkın, milletin tehlikenin farkında olmaları konusunda
uyarıda bulunan Oran yasanın neler getireceği konusunda şu
açıklamalarda bulundu:
Bu hafta TBMM'de torbaya yasanın içerisine konularak geçirilmek
istenen internete sansürde başımıza neler gelecek?
İnternete yayın yapan bütün basın kuruluşları tek bir kararla,
yürütmenin başının kararıyla ya da yürütmenin kararıyla 4 saat
içerisinde kapatılabilecekler. Talimatı verecek bürokrasi 4 saatte
kapatacak. Zaten basın özgürlüğü yoktu internette de basın
özgürlüğü kaldırılacak. Blok yazarları bloklarında yazılar
yazıyorlar. İstenildiği alanda buralara erişim engellenecek. Yani
blog yazarı bloğuna yazı yazamayacak. Yürütmenin başı bir blogda ki
yazıyı beğenmedi. Anında siteyi kapattırabiliyor. Şöyle düşünelim;
40 milyon kişinin paylaştığı sosyal alanda bir kadının yemek bloğu
açtığı var sayalım. Bu kadın hükümete sinirlendi ve yemek bloğunda
serzenişte bulundu. Anında kapatılabiliyor. Bu yasayla böyle bir
hak ele geçirmiş oluyor yürütme. Bu yasayla, yürütme Facebook'da,
twitter'de, ekşisözlük'te ne yazdığınızı kayıt edecek, izleyecek ve
bütün yazılar tek tek fişlenecek. Ve bu blokların sitelerin
sahipleri de kimlikleri ile beraber yürütmeye rapor edilecek. Bütün
vatandaşların internette yaptıkları kayıt altına alınacak,
izlenecek, kullananların profilleri çıkarılacak.
Alışverişlerinizden, elektronik postalarınıza kadar her şey kayıt
altına alınacak. Böyle bir demokrasi olabilir mi? Özel hayatın
gizliliği diye bir şey kalmayacak. Ses bilgileri dahil kontrol
edilecek. Varsayalım skyp üzerinde konuşuyorsunuz, yurt içi veya
yurt dışı... Bütün bu konuşmalar kayıt altın alınacak ve devlet
bunlara istediği zaman erişebilecek. Bütün bu yetkilere sahip
olabilecek. İstediği zaman da şantaj olarak kullanabilecek. Böyle
bir şey olabilir mi? Böyle bir yasa geçebilir mi? Onun iççin ben
bütün yurttaşlarımızı uyarıyorum. Aynı şekilde bu konudan sorumlu
Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Sayın Lütfi Elvan'a da
sesleniyorum; halkımıza internet özgürlüğünü yasaklayan, internete
sansür getiren bu yasayı derhal geri çekmeli. Ve yine Meclis'de
yine sivil toplum örgütlerinin katılımıyla, katılımcı çoğulcu bir
anlayışla uluslararası standartlarda bir düzenleme ve denetleme
yapılacaksa bunu hep beraber yapalım. Lütfi Elvan'a hem
sesleniyorum, hem uyarıyorum. Biz bu konuda beraber çalışmaya
hazırız. Ama oldu bittiye getirerek buraya sansür getirilmesine
müsaade etmeyeceğiz."
"BU YASAMA ALANINA BİR DARBEDİR"
Umut Oran konusun kuvvetler ayrılığına uymadığını belirterek, "Daha
yasa geçmeden yürütme veya yürütmenin başı bir emir veriyor.
Demokrasilerde kuvvetler ayrılığına uymayacak bir emir veriyor.
Diyor ki; bu konularla ilgili yayın yasağı getir. Bağımsız tarafsız
olması gereken yargı ne yapıyor? Yürütmenin talimatını emir kabul
ediyor, başüstüne diyor ve yürütmenin talimatı ile ilgili bütün
konuları yasaklıyor. Yasakladığı alan yasama alanına kadar
gelebiliyor. Böyle birşey olamaz. 90 yıldır böyle birşey yaşanmadı.
Bu topraklarda bu cumhuriyette hiç bir zaman yargı yasamaya darbe
girişiminde bulunmadı. Bu bir darbe girişimidir. Yani bu yasama
alanına bir darbedir. Bu yasama faaliyetine yapılmış bir darbedir.
Bu suçtur, cezası da hapistir. Kim yaptıysa; yürütmeyse yürütme,
yürütmenin başı ise yürütmenin başı, ilgili bakansa ilgili bakan,
bürokrasi ise bürokrasi, yargı ise yargı... Bana getirilen bu
tebligat, bu millete yapılmış bir anayasal bir suçtur, ceza
mahkemesi suçudur ve biz gerekli işlemlerini başlatacağız. Bana
gönderilen bu kararı hiçbir şekilde dikkate almadım. Benim için bu
karar yok hükmünde bir karardır" diye konuştu.
"DOĞRUYSA DOĞRU, DE, YANLIŞSA YANLIŞ"
Oran 17 Aralık operasyonu ile ilgili de açıklamalarda bulundu.
"Asıl olan ortada bir yolsuzluk ve rüşvet skandalı var" diyen
Oran,
"Yine Türkiye Cumhuriyeti'ne 90 yıldır ilk defa yaşanan bu
boyutlarıyla... 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu var.
Operasyonda çok ciddi iddialar ortaya konuştu. Bu operasyonda 4
bakan istifa etmek zorunda kaldı. Yine bu operasyonda istifa eden
bakanlardan bir tanesi, başbakanı işaret ederek, "Asıl suçlu
sensin, bütün emirleri ben senden aldım. Yargınlanması, istifa
etmesi gereken sensiz" dedi. Bütün bunları yaşadık. Asıl olan
ortada bir sürü bilgi kirliliği var. Bizde milletvekiliyiz. Yasama
faaliyetleri arsında millet bize soruyor, 'Nedir bunun gerçeği?'.
Biz cevap verme zorunluluğu içerisindeyiz. Bizde bu soruları
derleyip, toplayıp ilgili mercilere bu soruları soruyoruz. Kimdir
yürütmenin başı, Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan... Biz ona soru
soruyoruz, 'Ortada böyle iddialar var bunlar doğru mudur?, Yanlış
mıdır?'. Doğruysa doğru, de, yanlışsa yanlış. Ama cevap ver. Yasam
faaliyetlerinde sorulan sorulara, yürütmenin başındakiler cevap
vermek zorundadır. Eğer bu konuda gereğini yapmıyorlarsa suç
işliyorlardır." ifadelerini kullandı.
SABAH VE ATV'NİN SATIŞI
Umut Oran, "Sorduğumuz sorular neydi bizim? "Sabah ve ATV'nin devri
ve satın alınması için devri için Sayın Başbakan'ın iş adamlarında
para topladığı doğru mu? Bunlar yazıldı çizildi, ses kayıtları var.
Bizde soruyoruz, 'var mı böyle birşey'. Ortada daha önce 1.1 milyar
dolara satın alınan ve o grubun yönetim kurulu başkanı da Sayın
Başbakan'ın damadıydı. O grup kamu bankalarından kredi aldı. Şimdi
de o banka töhmet altında ve satın alan kuruluş daha düşük bir
fiyata satıyor". Bizde bunu soruyoruz" dedi.
İş adamlarında bir havuz oluşturulduğunu belirten Oran, "Bir havuz
oluşturulduğundan bahsediliyor. İş adamlarında bir havuz
oluşturulmuş. Bunlarla ilgili bilgiler var, isimler var. Biz de
soruyoruz, 'bunlar doğru mu? Siz böyle bir talimat verdiniz mi?
Hatta bu talimatı eski Ulaştırma Bakanı Sayın Binali Yıldırım'a mı
verdiniz?'. Ses kayıtlarında öyle dinleniyor. Biz de soruyoruz,
halkın adına soruyoruz, millet adına soruyoruz, 'bu işin
koordinasyonunu siz eski bir bakana mı verdiniz? Hatta bu işi takip
eden sizin oğlunuz mu?'. Sorduğumuz sorular bunlar. Bunları
yasaklamak yerine gerekli cevabı verirsiniz. Hiçbir cevap vermemek,
kendinizi de şüphe, zan altında bırakıyorsunuz anlamına geliyor"
şeklinde konuştu.
"BURADA BİR BASKI VAR"
Oran çok büyük baskı altında yasama faaliyetlerini sürdürdüklerine
dikkat çekerek, "Şu anda Türkiye'de siyaset
yapmak, muhalefet yapmak son derece zor. Halkında sorunları var,
vatandaşında derdi çok büyük. Bunu saygıyla görüyoruz ama bütün
belediyelerimiz şu anda denetim altında. Bütün belediyelerimizde
sürekli müfettişler var. İl başkanlarımızın, milletvekillerimizin
evlerine hırsızlar giriyor, birileri giriyor. Paraya pula
dokunmuyorlar, sadece evraklara, bilgisayarlara dokunuyorlar. Biz
bunlardan şikayet etmiyoruz ama böyle bir gerçek var. Bu bir
tehdit, bu esasında bir engelleme. Meclis'de komisyonlarda yaşanan
olayları görüyorsunuz. İlk defa bu yasama döneminde Meclis
faaliyetleri canlı olarak yayınlanmıyor. Birşey kaçırılıyor
ortadan. Kararların nasıl çıktığını görüyorsunuz. Zorbalıkla,
kavgayla, tekme tokatla... 10 gün önce arabama saldırıda bulunuldu,
camı kırıldı, içinde sadece benim evrak çantalarım alındı. Ben bunu
hiç dikkate alamadım. Usulen polise verdik ama ben hiç dikkate
almadım. Bizim sonuçta ne verilmeyecek hesabımız var, ne de
kimseden korkumuz var. Ama olaylara böyle baktığım zaman, burada
bir baskı var. Benim büyükşehir belediye başkan adayımın ofisi
kurşunlanıyor, il başkanımın, milletvekillerimin evine hırsız
giriyor. O zaman demek ki biz izleniyoruz, takip ediliyoruz. Her
konuda baskı ve tehdite maruz bırakılıyoruz. Buradan bu çıkıyor"
dedi.
İnternette yolsuzluk ve rüşvet konusunda kampanya olduğunu işaret
eden Oran, "Gençlerimizle gurur duyuyorum. Muazzam bir kampanya var
internette, yolsuzluk ve rüşvete karşı" dedi.
"SORUMLULUĞUNUZU VE GÖREVİNİZİ YAPIN"
İnternet konusunda Ulaştırma Denizilik ve Haberleşme Bakanı Sayın
Lütfi Elvan ve TBMM Başkanı Cemil Çiçek ile telefonda görüştüğünü
belirten Umut Oran, "Konuyla ilgili yanlış yapıldığını, çok büyük
bir hata yapıldığını, sehven olduğunu ve bunun en kısa zamanda
düzeltileceğini ifade etti. Ben kendisine, 'bu yasayı geri çekin ve
şu anda sansür uyguladığınız sitelerden de bu uygulamanızı geri
çekin' dedim. Tekrar ediyorum, şu anda sansür uyguladıkları
sitelerden, haber sitelerinde sansürlerini geri çekmeleri
gerekiyor. Anayasaya ve Türk Ceza Kanunu'na göre bir suç işlendi ve
bitti. Bunun cezası verilecek, bizde bunu takip edeceğiz. Biraz
önce Sayın Cemil Çiçek aradı, olaydan geç haberinin olduğunu
söyledi. TBMM'de hiçbir milletvekilinin yasama, anayasala haklarına
hiçbir kısıtlamam getirilemeyeceğini söyledi. Ben de kendisine 'ben
haklarımı biliyorum, ama sizin yapmanız gereken şey, milletin
hakları gasp edilmiş durumda. Siz Meclis'in namusunun bekçisisiniz.
Yasamanın başı olarak yürütmeye mi, bildireceksiniz. Bir an evvel
yasamanın başı olarak sorumluluğunuzu ve görevinizi yapın' dedim"
şeklinde konuştu.
"HALK AYAKKABI KUTULARINDAN ÇIKAN DOLARLARI BELLEKLERİNE
KAZIMIŞ"
Oran konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.
Yasanın parlamentodan bu hafta geri çekilmesi gerektiğini belirten
Oran "Hep beraber baskı yapmamız gerekiyor. Geri çekilmiyorsa da bu
yasaya genel kurulda geçit olmayacak" dedi. Oran konu hakkında
hafta sonu İstanbul'da yapılacak olan mitinge de katılacaklarını
bildirdi.
Umut Oran Ak Parti'nin oylarının 30'lara kadar düştüğü ve en büyük
problemin yargı bağımsızlığı konusu olduğunu belirterek, "Ekonomi,
rüşvet ve yolsuzluk konularında çok büyük bir kırılganlık var. Halk
artık bu ayakkabı kutularından çıkan dolarları belleklerine
kazımış. Artık vicdanına da oturmuş. 54 gün sonra son sözü milllet
verecek. Seçim güvenliği de bir soru işareti Türkiye'de. Daha yeni
kaybettiklerini görüyorlar. Bunları yapabiliyorlarsa kaybettikleri
zaman neler yapabilirler? Bu büyük bir panik ve bundan dolayı da
her şeye müdahale ediliyor" şeklinde konuştu.
Yorumlar