GYV Başkanı Yeşil: Hocaefendi’nin sözlerine beddua demek kötü niyetli bir tavır

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Mustafa Yeşil, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin sözlerine beddua diyerek nefret üretmenin kötü niyetli tavır olduğunu söyledi.

Google Haberlere Abone ol
GYV Başkanı Yeşil: Hocaefendi’nin sözlerine beddua demek kötü niyetli bir tavır

Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Mustafa Yeşil, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin sözlerine beddua diyerek nefret üretmenin kötü niyetli tavır olduğunu söyledi. Hocaefendi’nin konu hakkında değerlendirmesine kendisini de katarak başladığını ifade eden Yeşil, kimseye lanet ettiğine dair bir ifade bulunmadığına dikkat çekti.

Fethullah Gülen Hocaefendi'nin sözlerinin 'beddua' olarak değerlendirilmesi ve çarpıtılmasına GYV Başkanı Mustafa Yeşil net cevap verdi. Samanyolu Haber Genel Yayın Yönetmeni Metin Yıkar’ın sorularını cevaplayan Mustafa Yeşil, Fethullah Gülen Hocaefendi’nin, herkul.org internet sitesinde 20 Aralık’ta yayınlanan sohbetindeki sözlerinin ‘beddua’ olarak değerlendirilmesine yönelik açıklamada bulundu. Yeşil, Hocaefendi'nin sözlerini beddua diye vererek nefret üretmenin kötü niyetli bir yaklaşım olduğunu belirterek, “Hiç kimsenin etrafında milyonlar, nefret diliyle oluşmaz. Hizmetle ilgili iddia edilen meselelerden biri tutsaydı, Hizmet bugünlere gelemezdi. Hocaefendi, o değerlendirmesine kendini de katarak başladı. Hocaefendi'nin kimseye lanet ettiğine dair bir ifade bulamazsınız. Mülâane, haklılığı ispatlamada çok önemli bir usüldür." dedi.

Hocaefendi’nin 40 – 50 yıldır yaptığı konuşmalar ve ortaya koyduğu aktivitelerle tanınan bilinen bir insan olduğunu ifade eden Yeşil, “Hocaefendi’nin ifade ettiği, bizim İslami literatür ve kültürümüzde mülâane diye tabir edilen o meseleyi, ‘Lanet etti, beddua okudu’ kavramları içerisinde vererek oradan bir başka nefret üretmek, bir başka öfke üretebilmek zannediyorum ancak kötü niyetli insanların yaklaşımıyla gerçekleşir.” diye konuştu.

İDDİA EDİLEN MESELELERDEN BİRİ TUTSAYDI HİZMET BUGÜNLERE GELEMEZDİ

Sevgi ve şefkat tanımının Hocaefendi’nin hayatında en fazla kullandığı kavramlardan olduğuna dikkat çeken Yeşil, “Bugüne kadar yaptığı her şeyi sevgi ve şefkatle yaptı. Hiçbir insanın etrafında milyonlar nefret dili kullanarak oluşmaz. Bugün Hocaefendi’nin ve ortaya koyduğu projelerin etrafında rahatlıkla milyonlarca insandan bahsedersiniz. Yolsuzluklarla birlikte başlayan bir iddia ortaya atıldı. Benzer şeyleri çok yaşadık. Hizmet bu ülkede 50 – 60 yıldır faaliyetleriyle, icraatlarıyla ortada. Her dönem bir şeyler ortaya atılır, bir takım iddialar gündeme gelir. Gündeme gelen iddialar konuşulur, bunu gündeme getirenler kaybolur, iddialar kaybolur. Berrak ve pir-u pak olarak Hizmet yoluna devam eder. Bu zamana kadar Hizmet ile ilgili iddialardan bir tanesi tutsaydı, ki yüzlerce iddia gündeme gelmiş ve konuşulmuştur; Hizmet o yaralı haliyle bu günlere gelemezdi. Hatırlayanınız var mı? Mesela şöyle 20 yıl geriye dönelim; Hizmet’e atfedilen, iddia edilen meseleler neydi, Hizmet o gün nelerle gündeme geldi? Hangi şeylerle itham edildi? Hangi iftiralara maruz kaldı? Ve o gün o iftiralarla, o iftira atanlar nerede? Ve bu gün Hizmet dün atılan iftiraların hangisiyle anılıyor? Hangisiyle zikrediliyor? Zannediyorum hatırlayanınız olmayacaktır. Bu da bunun gibi bir mesele."

HOCAEFENDİ'NİN DUASINI ANLATTI

Mustafa Yeşil, Hizmet'in alakası olmadığının defalarca ifade edilmesine rağmen, yolsuzluklar operasyonu meselesinin de müfteri odaklar tarafından, dün olduğu gibi ısrarla ve bir şekilde getirilip, Hizmet'in bu noktada bir rövanşı olarak lanse edildiğini belirtti ve Hocaefendi'nin sözlerini şöyle açıkladı: "Dikkat ederseniz Hocaefendi bu iddia ve bu isnatlar karşısında bir cümle kullandı. Kendisini de içine katarak söylediği cümle çok önemlidir. 'Bu yolsuzluk operasyonlarını yapan insanlar ki ben binde birini tanımam. Bizi de onların içinde zikrediyorlar. Kendimi onların içinde kabul ederek, gerçekten bu ülkenin geleceğini ipotek altına alacak işler yapıyorsak, bu ülkenin ikbalini idbara çevirecek hamleler yapıyorsak, bu memleketin geleceğini karanlığa itecek işler yapıyorsa, yolsuzlukla aslında murad edilen milletin hukukunu gasp edenlerin cezalandırılması değil, milletin kendinin cezalandırılmasıysa ve bu niyetlerle bu işler oluyorsa Allah bizim ocaklarımıza ateş salsın.' Dikkat ederseniz ilk değerlendirme ve ilk cümle kendisinden başlayarak yola çıktı. 'Sizler bunları bize iddia ediyorsunuz. Bu iddia ettiğiniz meselelerin zerresinin bu noktada bizimle bir ilgisi varsa eğer, biz bu noktada Allah'ın bize vereceği bütün musibet ve belaya razıyız.' Ve dönüyor karşı tarafa; 'Siz bunları iddia ederken bizim yaptığımızda bu kadar kararlıysanız, tersine siz hazır mısınız? Yani hayır biz değil, siz, evet bizim de böyle bir niyetimiz yoksa Allah'ta bizim ocaklarımıza ateş salsın diyebiliyor musunuz?' Mesele bu, bu duaya amin der misiniz?"

'HOCA MÜMİNLERE, İKTİDARA LANET ETTİ' DEMEK DÜPEDÜZ ÇARPITMA VE İNSAFSIZLIKTIR.

Hocaefendi’nin, hiçbir mümine, hiçbir ehli imana, insanlardan herhangi birine lanet ettiğine dair bir ifadesi ve beyanının bulunamayacağını anlatan GYV Başkanı Yeşil, Hocaefendi’nin “Şahsi haklarımı bilin ki bugüne kadar bana eziyet edenler, hatta daha öte gidiyor. Bundan sonra eziyet etmiş olanlar, edecek olanlar. Ben ferdi haklarımın hepsini helal ettim, helal ediyorum.” sözlerini hatırlatarak; “Şimdi bunu ifade etmiş bir insan kime niye niçin lanet etti veya mülâaneye girdi soruları sorulmadan, düzden ve yekten itham edep, fevkalade yıpratan ve tahkir eden bir üslupla “Hoca müminlere lanet etti. İktidara lanet etti. Masum insanlara lanet etti. Kavramlarıyla bunu vermek düpedüz çarptırma, insaftan ve izandan mahrumiyettir.” ifadelerini kullandı.

Mustafa Yeşil, Hocaefendi’nin bu mülâane yaklaşımını: “Dinimize göre, özellikle eşler arasında, bir kişinin kendi eşiyle alakalı, zina isnadı karşısında, ispatlamakta aciz kaldığında, kendi eşinin böyle bir suçu yaptığına dair delilsizliği karşısında Kur’an’ın ifadesi: “Dört şahit getirememe karşısında dört yemin, arkasından ‘Evet ben yalan söylüyorsam, Allah’ın laneti benim üzerime olsun. Ama hayır sen yapmadım diyorsun, sen söylüyorsan Allah’ın laneti senin üzerine olsun’ tarzında bir mülâane ile boşanma tahakkuk eder. Ondan sonrası artık Cenab-ı Hakk’ın o husustaki icraatına ve o husustaki muamelesine kalmış. “ şeklinde anlattı.

MÜLAANE HAKLILIĞI ORTAYA KOYMADA ÇOK ÖNEMLİ USÜL VE YOLLARDAN BİRİSİDİR

Hocaefendi’nin bir kişi ya da gruptan bahsetmediğini belirten Yeşil, “Bu iddiayı yapanlar ve bu iddiaya muhatap olan kendisi, kendini katarak söylüyor. Ben bu noktada Hocaefendi’nin iddia ettiği bu mülâaneye dahilim diyorsa bir insan; orada evet, ‘bunu Hizmet, bu manada milleti yıpratmak için, milleti cezalandırmak için milleti kaosa sokmak için yapıyor’ iddiasına çok inanması ve güvenmesi gerekir. İnanıyorsa evet kendini ona muhatap edebilir." dedi. Yeşil ayrıca, Mülâaneye yönelik şunları söyledi: “Bu bir yoldur. Adeta siz kavramların sözlerin bittiği yerde, ikna ve inandırma adına kendinize güven ve itimadınız adına ortaya koyduğunuz çok önemli bir argümandır bu mesele. 'Ben güveniyorum. Ben böyle bir şey yapmadım. Ki böyle bir şey olmadı. Olduysa buyurun işte ben Allah’ın lanetini üzerime davet ediyorum. Sen doğru ve bu noktada kararlıysan, buyurun sen davet et' gibi aslında bu noktada kendi iddia ve kendi ifadesinin haklılığını ortaya koymada çok önemli usül ve yollardan birisi.”
CİHAN

Yorumlar