GYV Başkanı Yeşil: Hizmet, 50 yıldır gizli bir ajandaya sahip olmadı
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Mustafa Yeşil, Hizmat’in yaptığı bütün faaliyetleri kamuoyu önünde ve herkesin katılımıyla yaptığına dikkat çekerek, “Hizmet 50 yıllık süreci içinde hiçbir zaman gizli bir ajandaya sahip olmadı.
Gazeteciler ve Yazarlar Vakfı (GYV) Başkanı Mustafa Yeşil,
Hizmat’in yaptığı bütün faaliyetleri kamuoyu önünde ve herkesin
katılımıyla yaptığına dikkat çekerek, “Hizmet 50 yıllık süreci
içinde hiçbir zaman gizli bir ajandaya sahip olmadı. Bütün
faaliyetlerinin temelini eğitim, hoşgörü ve diyolog ve insani
yardımlar teşkil etti.” dedi.
Mustafa Yeşil, Swissotel’de düzenlediği basın toplantısının
ardından soruları cevapladı. Bir soru üzerine paralel yapı
söylemlerinin içinin boş olduğunu kaydeden Yeşil, “Benim bildiğim
paralel yapıyla alakalı bu noktada, Ağustos ayında, bir ülkede var
olan, devletin dışında farklı maksat ve niyet taşıyan illegal bir
yapılanma, gücünü kanundan ve yasalardan almayan, emir ve
amirlerinin o hiyerarşik yapısından görev çıkarmayan, başka alan ve
başka yapılarla teması olan kim varsa hukuken bunların çıkarılıp
yargılanması gerekli olduğu mevzuunda açıklamalarımız olmuştu.
Fakat bu mesele, paralel yapı kavramı sıklıkla kullanılırken
Camia’nın kastetildiği, hatta bununla alakalı henüz en ufak bir
delil veya bunu güçlendirecek bir olay yada bir vaka olmadığı halde
sıklıkla bu kavramın kullanılması aslında bir hukuki sürecin alt
yapısını hazırlama maksadından daha ziyade, bunun yıpratmaya
yönelik bir algı yönetiminde bir malzeme olarak kullanıldığını
görüyoruz. Yarın bununla ilgili hukuki planda bir soruşturma, elde
ciddi deliller bulunur ve bununla ilgili ciddi adımlar atılır mı?
Arzu ediyoruz ki; hukuk sadece paralel yapıyla ilgili değil
yolsuzluklarla alakalı, yapılan tasfiyelerle alakalı, yapılan
dinlemeler alakalı yapılan fişlemelerle alakalı işlediği gibi,
elbette ki paralel yapıyla da işlemelidir. Varsa tespit
edilmelidir.” ifadelerini kullandı.
Hizmet’in 50 yıllık süreci içinde hiçbir zaman gizli bir ajandaya
sahip olmadığını vurgulayan Yeşil, “Yaptığı bütün faaliyetleri
kamuoyu önünde ve herkesin katılımıyla yaptı. Bütün faaliyetlerinin
temelini eğitim, hoşgörü ve diyolog ve insani yardımlar teşkil
etti. Dolayısıyla eğer bunları suç kapsamına sokabilecek bir
hukukunuz varsa, bunlarla ilgili dava açarsınız ancak bu
yapılanların uluslararası hukuk normlarında suç olmadığını, hukukun
en basit tanımı içerisinde bile suç olmadığını herkes anlar ve
bilir. Ama Hizmet’e izafe edilmek istenen veya zoraki olarak bir
takım yakıştırılmak istenen çalışmalar olabilir mi? Bunlar tabi ki
olabilir ama hukukla ilgili sıkıntı yine hukuk yoluyla aşılacaktır.
Hizmet yine kendi ile alakalı meseleleri varsa hukuka müracaat
ederek ve hukukun yolundan giderek bu meselelerle alakalı da
duruşunu belirleyecektir.” şeklinde konuştu.
‘GAZETE KÖŞELERİNDE TEHDİT DİLİ KULLANAN KÜÇÜK KALEMLER VAR’
“Gazete köşelerinde tehdit dili kullanan küçük küçük bir takım
kalemler var.” diyen Yeşil, sözlerini şöyle sürdürdü: “Yani
bunların tehdit dili kullanmaları, ‘Başbakanlık Teftiş Kurulu’nda
falanların isimleri var. Bunların içeriği alınacak, bunlar
soruşturulacak, bunlar efendim sorgulanacak, bunlar paralel yapı
içerisinde örgüt kapsamı içine alınacak’ gibi söylemleri biz 28
Şubat dönemi içerisinde yaşadık. Bunlar antidemokratik dönemin
sesleri. Biz bu seslere itibar etmiyoruz. Bu ülkede yine hukuk
diyoruz, yine demokrasi diyoruz. Birileri varsın istediği tehdit
dilini kullansın, birileri varsın istediği kadar yıpratıcı
propaganda dilini kullansın. Ama unutmayın ki bunu kullananların
geçmişte, bugün sesleri ve solukları duyulmadığı gibi bugün bunu
kullananların sesleri de yarın duyulmayacaktır.”
‘SORUŞTURMALARI AÇAN SAVCILAR DA CUMHURİYET’İN SAVCILARI’
Soruşturmayı açan savcıların da yürüten polislerin de Cumhuriyet’in
savcıları ve polisleri olduğunu vurgulayan GYV Yönetim Kurulu Üyesi
Tercan Ali Baştürk de, şunları söyledi: “Bu insanların mazilerinde
çeşitli aidiyetler olabilir. Bunların bir kısmı Alevi olabilir, bir
kısmı Sünni’dir, bir kısmının dini duygu ve düşüncesi yoktur, bir
kısmı farklı etnik gruptan olabilir. Hiçbir bir insanın tekdüze
yapıda olmasını bekleyemezsiniz. Zaten son 15 yılda Türkiye bu tür
fişlemelerin, bu tür tek tip insan yetiştirme modelinin yok olması
için çalışıyoruz. Birgün vakfımıza daha önce hiç görmediğimiz bir
beyefendi geldi. Yetkili birisini aradığını söyledi ve ben muhatap
olmak durumunda kaldım. ‘Sürgüne gönderilen polislerden birisinin
abisiyim. Biz yedi sülale ülkücü kökenli bir aileyiz. Bu hareketle
uzaktan yakından hiçbir alakamız yoktur. Madem ki harekete
mensubiyetimiz iddia edilerek sürgün yedik, kardeşim dedi ki bana,
‘ git bu vakfı bul, beni oraya kaydettir, ben oranın üyesi olayım.’
Biz de güldük. Yazıktır günahtır. Biz 5 bin diyoruz ama 5 bin polis
yerinden edildi. Bu 5 binin yerine de birileri gelecek. Bunlar
içerisinde araştırıldığında her dünya görüşünden, her etnik gruptan
her mezhepten insanlar var. Buradaki püf nokta, bu insanlar
yolsuzluk soruşturmasına karıştı mı karışmadı mı? Muhtemel bir
soruşturmaya karışacaklar mı karışmayacaklar mı? Cemaat bunun
perdelemesidir. Bizim yüreğimizi acıtan budur. Bu insanların
cemaatçi yaftasıyla mağdur edilmesi, ortada somut bir suç
olmamasıdır. Bu konuda iki tane ispat gerekir. Bir; bu insanların
bir yere aidiyeti, bu aidiyet saikiyle TCK’ya aykırı bir suç
işlenmesi lazım. Bunlar olmadan yapılan her şey göreceksiniz
yargıdan geri dönecektir. Bir programda seyrettim, bir yorumcu
‘Adliyeye atanan yargıçlardan 6’da 5’i AK Parti ilçe başkanıydı’
diyor. Şimdi bundan sonra insanlar, davalarda köken araştırmasına,
mezhep araştırmasına, dünya görüşü araştırmasına mı
gidecekler.”
‘MİLLETVEKİLLERİ HAKİKAT DİLİNİ DEĞİL HAKARET DİLİNİ
KULLANIYOR’
Adıyaman Milletvekili’nin ‘badem bıyıklı neo-con’ benzetmesini de
değerlendiren Mustafa Yeşil, “Konuşmaya hukuk hakikat
perspektifinden bakmazsanız, istediğiniz yakıştırmaları
yapabilirsiniz. B arkadaşımız, 11 yıldan beri tanıyamadığı bu
insanları 17 Aralık’tan sonra sabah uyandığında onları neo-con
olarak mı tanımış. Neo-con tabiri, Hizmet ile telifi yapılamayacak
bir tabirdir. Tabi, Hizmet siyaseten, partizanca bir siyaset
gütmediğine, 50 yıllık hayatı şahit. Bu ülkede hukuka dayanarak,
demokrasiye dayanarak, siyasetle alakalı, siyasi temsilcilerle
alakalı, projeleri ile alakalı bazen destek maksatlı bazen de
tenkit maksatlı projeler yapmaktadır. Artık, adeta
milletvekillerinin her biri şirazeden çıkmış olan söylemlerine bir
yenisini ben nasıl ekleyebilirim gayreti içinde olduğunu görüyoruz.
Her biri bir zırvaya başka bir zırva ilave ederek maalesef hakikat
dilini değil, hakaret dilini kullanmakta bir biriyle yarışıyorlar.
Bunun, vekaletini temsil ettikleri millete karşı ben saygısızlık
olduğunu düşünüyorum.” eleştirisinde bulundu.
CİHAN
Yorumlar